bugün

2. Sayidaki yazilmis en guzel hikaye.
akışkan bir hikaye.. nereye koysan akmak istediği yere çekiyor insanı. neler hissettiğimi anlatayım bir kalemde:

--spoiler--
adam ölümün korkunçluğunu hissetti.
ölüm deniz suyu gibi soğuk bir şekilde tüm gemiye doldu. adam, adeta su alır gibi ölüm aldığını hissetti geminin.
ışıklar da kapandılar. korkunç bir karanlık ölümle beraber tüm kamaraları dolaştı. karanlık da ölüm gibi yumuşak adımlarla gezdi odaları. adam ağlamaya başladı karanlığın içinde... sabah olup olmadığını da anlamasının imkanı yoktu. gözleri karanlığa alıştığında çok hafif bir şekilde bir şeyleri görebildiğini fark etti.
yalnızlığı görüyordu ama. boşluğu görüyordu ama. yarı baygın ölümü bekliyordu, ölümü göremiyordu ama seziyordu.
--spoiler--

üzüldüm

--spoiler--
adam gözlerini tam uyku ile kapatacakken yeniden onu gördü.
içinde inanılmaz bir sevinç başladı.
fare yaklaştı, yaklaştı... adamın yanında bir şeyler yemeye başladı.
adam birden kamil ile sahilde çiğdem çitleyerek muhabbet ettikleri günleri düşündü.
sanki yanındaki kamilmiş de çiğdem yiyormuş gibi hayal ederek fare'yle konuşmaya başladı:
"fare, fare ne biçim ad be. yakışır mı delikanlı adama böyle ad? senin adın, dumlu olsun. niye dumlu deme. bilmiyorum anlamını. ne bakıyorsun be? sen işine bak yemeğini ye. dinleme beni.
--spoiler--

umutlandım

--spoiler--
'uyuşamayız, yollarımız ayrı...
sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi'
hey dumluuu gitme, sadece şiir bu. kediyi duyunca korktun tabi. sendeki de can.
--spoiler--

güldüm

--spoiler--
fare:
"kaç saat önce indi buraya?"
"bilmiyoruz kaptan..."
"huzur içinde yatsın."
--spoiler--

hüzünlendim

eklemek istediğim bir kaç şey daha var:
-linkler arası müzikleri dinlerken tam yettiğini farketttim yani şarkı bittiği anda ben de diğer linke kadar olan yazıyı okumuş oluyordum.

ayrıca bir de eleştirmek gerekirse. 1. tekil şahısla başlayan hikaye neden tanrısal bakış açısıyla devam ediyor? hikayenin bütünlüğünü bozmuş.