bugün

gerçekte olmayan durumdur. ne üniversite de ne lise de olması imkansız olan şeyleri diziye dökmek gereksizlik ve aptallık diye düşünüyorum. (bkz: pis yedili) (bkz: gunesi beklerken) ya yeni içerik üretin yada gerçekçi olun biraz.
amerikaya özenince böyle oluyor.
tamamen yanıltmadır.

(bkz: college fuck fest)
Fakirin çekememezligi.
doğrudur. kolejde lise okuyan birisi olarak açıklık getirebilirim;

- çoğu baba parası yiyen, dünyanın ne demek olduğunu bilmeyen, mağaza kültürüyle yetişmiş adamlardır.

- binlerce liraya aldıkları takı, kolye, yüzük, bileklik gibi aksesuarlarının 1 ay lafını yaparlar.

- defileye gider gibi okula gelirler, kesinlikle dış görünüş onlar için her şey demektir.

- çoğu yavşak müziği olan pop dinler.

- köy okuluna yardım için eşya toplarken playstation konsolunun memory card'ını koyan gerizekalılarını görmüşümdür.

- içkiyle tanışmayanlarının bir çoğu kola manyağıdır. günde 5-6 tane kola içen gerizekalı tipler vardır.

- liseye gidene kadar çoğu ağzına içki bile sürmemiştir ki bu aptal adamlar ilk önce ağızlarını viskiye sürerler. 40 yıllık içiciler sanki amk.
dizilerde bu şekilde gösterildiği için normal yaşamda kolejliler insanların gözünde kötü görünür. ne kadar yanlış.
doğru değil hiçbir türlü.
normalde beş kat daha orospu çocuğu tipleriz, çok ciddiyim.
boyle gostermeseler o aptal dizilerine konu bulamazlar.
bir de isin olmazsa olmazi maclar, bugune dek kolej takiminin kazandigi gorulmemistir, aklima gelmisken yazayim dedim baslikla alakali olmasada.
(bkz: genç kolejliler rahatsız) diyor bir arkadaşım.
ön yargı aşılamaktır. çok büyük bir ayıp.

birde özel üniversite tam burslu okuyanlar hep fakir olur vay anasını buda yetmez arkada oturan çocuk tembeldir, her yakışıklı gitar çalar.

(bkz: klişeler)
valla aynen ya, imkanım olmadığı halde zevkine girdiğim ödüllü sınavlardan civardaki bütün kolejlerden teklif aldım, en sonunda birine gittim 3 sene orada okudum geçti gitti. gitmeden önce de dizilere çok itibar ederek yanlış düşüncelere kapılmamıştım aslında ama okuldan mezun olduktan sonra kesin kanaat getirdim ki hiç öyle havuz partisine çağırıp gelen orta halli arkadaşının elbiseleri ile dalga geçerek onu millete madara eden bir arkadaş da, ona gülen bir topluluk da görmedim. evet, dönemin en modern makinaları cihazları onlarda varken bende yoktu ama yine de problem olmadı hiç.
her okulda vardır o çocuklardan kolej olmasından değil artist olmasından ortaya çıkmıştır bu durum.
hababam sınıfından bu yana devam eden bir gelenektir.
tecrübeyle kanıtlanmış çocukluk travmalarımın sebebidir. Orta düzey gelirleri olan sınıfımıza babaları tüpraşta mühendis olan beş zengin bebesinin gelmesiyle ortaokul dönemimiz sınıfca katledilmiştir. Sınıf farkı var gibi bakmaları, kale almamaları, nasıl bir şeyse sırf zevk için dalga geçmeleri ve fiziksel şiddete kadar giden hareketleriyle başlığı beynime kazımıştır.
kolejdeki temizlikçi de başörtülü, dindar ve cahil olarak gösterilir nedense.
türk dizilerinin ne kadar berbat durumda olduğunun en açık göstergesidir. Koç lisesinde bile bu tür vakalar olmamaktadır.
tüm hayatım boyunca kolejde okumuş biri olarak söylüyorum dizilerdeki gibi olmasa da zenginlikle küçük yaşta, çabalamadan tanışan çocukların gözlerinden küstahlığı, tembelliği, kibiri görebilirsiniz.
doğrudur. kolejde okumuş biri olarak tastikleyebilirim. tamam şu maddi durumla dalga geçme, fakir olanı ezme gibi şeytani şeyler abartıdır ama kolej ortamı az çok aynıdır. lise 1de tüm kızlar lens takardı mesela, hatta irem diye bir gerizekalı yüzme dersleri esnasında havuza lensle dalıp "çok güzel oluyo suyun altında gözümü açıyorum ama ıslanmıyo gözlerim" dediğinin ertesi günü kocaman davul gibi gözlerle gelmişti.

henüz 14-15 yaşında ki 20/25 kişinin kendi arabası vardı. hatta bir çocuk okula atv ile gelip giderdi. bir gün bahar şenliğinde cemi kenara çekip içtiği/çektiği herşeyi gördüğümü, o nedenle eve taksiyle gitmesini söyledim. yarım saat sonra arabası hurdaya çıkmıştı. mucizevi bir şekilde kimsenin burnu bile kanamadı. babasını arayıp gülerek anlattı, hiç unutmam. babası çarptığı adamın hasarını karşıladı ve aralarında kalması için yüklü bir miktar para ödedi, cemi arabaya attı ve gittiler. 1 hafta sonra çocuğun yeni arabası vardı.

kızlar okula makyajsız ve fönsüz gelmez, her gece kesin birinin evinde parti olur, dedikodu manyaklığı vardır.
en basitinden şöyle örneklendireyim: kantine gidiyorum, adam "bana da bi kola alsana" diyor, alıyorum getiriyorum. teşekkür ediyor, yanağımdan öpüyor. bu kadar. eline telefon yapışık dolanan safinaz tipli kızlardan biri anında fotoğrafını çekiyor. işte o fotoğraf 10 dakika içinde tüm okuldaydı. bluetooth özelliğine sahip tüm telefonlarda, yani burslular dışında herkeste.

yani hiç kötü gösteriliyor filan demeyin, zaten durum kötü. bu da ankaranın tedden sonraki en iyi ve en büyük koleji, isim vermiyorum. kolej ortamında ergenlerin hepsi yetişkin hayatı yaşamaya çalışıyor. tabi bunun içinde paranın vermiş olduğu güçle yaşanan eğlenceli olaylar, ama aynı zamanda milyonlarca çirkinlik, milyonlarca yıpranmışlık var. kolejde okumuş olmak bana ilerde nasıl bir ebeveyn olmam gerektiğini öğretmiştir en çok.
Yesilcama doymamis senaristlerin zenginlere bok atmasi.
bir kere o mudurden korkacaksin. okulun sahibi bile olsan insan o mudurden tirsar. bende bu sene koleje gidecek bir lise ogrencisi olarak sunlari belirtmeliyim; aga gariban, fukaranin tekiyim. burslu giriyorum. insallah ezilip, buzulmem. siki tuttum.