bugün

genelde sanat dünyasında gördüğümüz sıradanlaşan kullanım kalıpları.
çeşitli anlatım kavramlarını içinde barındıran, yıllardır insanların ağzına sakız edilmiş, ezber kelime ve cümlelerden ibaretlerdir. bunlardan birkaçı:

- yaşamak istiyoruz!*
- sevgilimden ayrıldım, moralim bozuk.*
- dönen dünyamı? yoksa benmiyim?*
- nayırr, nolamazz.. ( cüneyt abiden )*
- gökyüzü neden mavi?*
- sarışının adı, esmerin tadı.*
- eğitim şart!*
- seni seviyorum.*
- sorun sende değil bende.*
- ingilizce konuşanı anlıyorum, ama cevap veremiyorum.*
- su içsem yarıyor.*
anti klişe timi olaya müdahale etmelidir.
"abi şimdi karşıdan iki tane kız gelse"*
öss ve muadili sınavlar öncesi "olum bu sene soruları tübitak hazırlıyormuş"
sınav sonrası da "olum o soru yanlışmış iptal olcakmış zaten". *
'Sen öğrenci adamsın cıkar elini cebinden.'
'Biz öğrenciyiz abi yap bi güzellik'.
milyonlarca klişe var ama bir tanesi var ki bayılıyorum.

'bu askeriye de hep iyi yerleri kapıyo'
onun, bunun, şunun, herkesin tekrar tekrar etmesi.
şu sözlük klişelerden arındırılırsa, entrylerin en az yarısı buda milyonlarca entry eder, çöpe gider.
*iyi insan lafının üstüne gelir.
*iti an çomağı hazırla.
en kanıma dokunan da olur olmaz şeyler başımıza gelir ve hemen ardından "burası türkiye" diye geçiştirilir.
burası türkiye'yse sen de türk vatandaşısın la y.rraam!! diyesim gelir böylesine.
Birde işverenin söylediği klişeler vardır ki onları şu şekilde maddeleyebiliriz:
-Maaş zamanı görüşürüz.
-Senden daha fazlasını bekliyoruz.