bugün

knut hamsun...
nobel edebiyat ödülü sahibi norveçli yazar...

norveç'in naziler tarafından işgali sonrası bir nazi yandaşı olmuştur.
hatta hitler'in önünde boyun eğerek onunla tokalaşması, aldığı nobel ödülünü hitler'e armağan etmesi norveçliler için bir utanç kaynağıdır.
görsel

norveçliler bu enstantaneyi savaş boyunca hiç unutmamışlardır.
ülkelerinin gururu olarak gördükleri bir yazarın, işgal kuvvetlerinin tarafında olması norveç halkının yüreğine oturmuştur.

lakin 1945'te savaş bitmiş, norveç kurtulmuştur.
knut hamsun ise hayatına devam etmektedir. norveçliler kendisine kızgın ve küstür.
ama yine de kimse bir şey demez, kimse saldırmaz, protesto etmez...

günlerden bir gün bir genç kız elinde kitaplarla knut hamsun'un evinin önüne gelir.
yazar pencereden kızı izlemektedir.
kızla göz göze gelirler.
kız elindeki kitapları yazarın evinin önüne bırakır ve arkasını dönüp gider...

ardından yaşlı bir adam gelir yazarın evinin önüne.
onun da elinde kitaplar vardır, o da kitapları sessizce bırakır gider.

ardından bir anne iki çocuğuyla gelir, ellerinde kitaplar...
sonra başkası, bir başkası, bir başkası...

norveçliler ellerindeki tüm knut hamsun kitaplarını sessizce yazarın evinin önüne bırakıp giderler.

knut hamsun'un evinin önüne bırakılan kitaplardan bir dağ oluşmuştur.

kitap yığını büyüdükçe halkına ihanet eden yazar küçülür. nihayet kafayı yer ve bu şekilde ölür...

demek istediğim şu ki, bugün türkiye'deki gazetecilere, aydınlara, yazarlara, sanatçılara baktığımızda pek çoğunun menfaati için kendilerini sattıklarını, güce boyun eğdiklerini görüyoruz.

bu kişiler emin olsunlar ki türk milleti de bunları unutmayacak.
evet, belki norveçliler gibi bir tepki verecek kültürel birikime sahip olmayabilir bizim halkımız, ama halkına sırtını dönüp güce tapanları asla unutmaz, unutmayacak...
harika bir insan öyküsü.
tarih her ihaneti mutlaka yazar.
ve her ihanetin ödenmesi gereken mutlaka bir bedeli vardır.

not: ar edene...
maalesef bizim tarihimiz refik halit karay gibi af hikayeleriyle dolu. halk galeyana gelip işini bitirmeseydi atatürk büyük olasılıkla ali kemal'i bile affederdi.
türkiye'de olsaydı hadise çok değişik olurdu tabii.. hain eğer iyi bir sanat eseri ortaya koyabildiyse her suçu affedilir..

o yüzden norveç'in kişibaşı mili geliri türkiye'nin dört katı..

norveç'te haine, asalağa, parazite, katile prim vermiyorlar, nefes alma hakkı tanımıyorlar..
Biz kitap yakıyoruz. Kitap okuyup aldığı kitabı iade etmek, Avrupanın aydın halkına ait bir eylem.
Knut hamsun yukarıdaki entaride görüleceği üzere, nazileri övücü söylemler söylediği için ve hitler'in önünde kafasını eğdiği için norveçliler ona tavrını sert bir şekilde koymuştur.. Norveçliler, Knut hamsun'un kitaplarını, hamsun'un kapısına bırakmışlardır. Bunun nedeni de, ulusuna bağlılıktır. Bağımsızlık isteğidir. Norveç, içindeki hainlere prim vermez, onları şişirmez. Tavrını net olarak koyar. iki yüzlü davranmaz.

Bizim asalak, satılmış Türk entellerine gelince, nerede katil, eşkıya, terörist varsa sırf iki güzel söz söyledi veya eser verdi diye şişirirler dururlar. Bunun için, tepki gösterdiğinizde de sizi faşist ilan ederler. Halbuki en ala faşist bunlardır. En ala torpilci ve kayırmacı bunlardır. Çünkü yoldaşlarını ne Tür pislik yaparlarsa yapsınlar kollarlar. Pislik yapmış yoldaşlarını, süper sanatçı, çirkin kral, über solcu diye önümüze ittirmeye çalışırlar medya aracılığı ile.. Sözde bu aydınımsı asalakların hepsi haindir.. Vatansız ve milletsiz kılıç artıklarıdırlar..