bugün

süzülüyor pare pare duyguların eserikli halleri. dolaşıp dünyayı geliyor insanın ruhuna, dokunuyor. acıtıyor sürtüne sürtüne sıvayıp geçtiği her hücresini ruhun. tek değildir hiç bir ruh. bu yüzden her ruh aynıdır biraz biraz. hepsi aynı şehirde toplanmış, tesadüf mü? her biri diğerinin kötülük eksiklerini tamamlıyor. serseri gibi dalıp çıkıyor insanın mahremiyetine. utanmıyor, korkmuyor. insanlığından azletmiş! gözler gördüğü, zihin aklettiği sürece ayırdediyor bu kirlenmiş ruhları, özünü yitirmiş harcanmış ruhları. işte vakit uzaklaşma vaktidir. uzaklaşmak? kim demiş bir volkan patladığında şehir kendini koruyabilir? depremler olduğunda binalar olduğu gibi kalır? hayır! uzaklık korumaz insanı kendini kaybetmiş ruhların zararından!..

gücüm yok evet. ben güçsüz biriyim! hayatım boyunca hiçbir zaman yalan karşısında iftira karşısında sessiz kalamadı ruhum. hep üzüldü. hırpalandı. bu ilk değil. yaşadığım ilk değil. daha önce de oldu. çok tanıdık şu anda içimin çalkantısı bana. hala yüzümün sıcaklığı soğumadı. dayanamıyorum içinde çirkinlik, sinsilik, hinlik olan kötülüklere.

gelsin biri yumruk atsın, dövsün, çarpsın yerden yere. bir damla göz yaşı dökmem! gelsin biri yaptığım hatadan beni ömür boyu cezalandırsın, tek kelime etmem! ama yapmadığım bir şey karşısında haksızlığa uğramak ve bunu düzeltemiyor olmak beynimi sarsıyor, ruhumu ezip geçiyor.

çok beddua ettim bugün. yine ediyorum, dinmiyor nefret ateşim: allah acısını çıkarsın. dilerim bu yaşattığının karşılığını alır! hiç affedici olamayacağım maalesef!..