bugün

yer yarılsada içine balıklama atlasamda bu rezillikten kurtulsam modudur.

(bkz: gaz çıkarmadım sevgilim o kalbimin sesi)
Yazın ortasında kafayı kazıttıktan sonraki günlerde etrafta dolaşırken her an. Sebebi ise kafa derisinin güneş görmeyip bembeyaz süt gibi kalmış olmasıdır.
webcam' ın açık olduğu unutularak, ev haline dönülen anlardır.
yer yarılsa da beni o halde görenler içine düşse denilen andır.

bunu ben bikaç kere yaşadım hepsinin ortak bi yönü ise osuruktan meseleler olmasıdır...

bi keresinden ablamların evine giderken müthiş bi gaz birikintisi mevcuttu bağırsaklarda... öyle ki bağırsaklar bağırsakta kurtulsak gibisinden mesajlar veriyordu, karnımı yırtarcasına 'osur ulan artık osursana' diye haykırıyordu ki adeta, bende siteye doğru giden patikamsı yolda kulağımda kulaklıklar kafamdaa kimseyi deli sikmediyse bu saatte burda gezmez düşüncesiyle, götümü yırtarcasnına (bir patlama gibisinden düşünün ama uzun bir patlama) osurdum... hemen ardından arkama reflex olarak bir döndüm ki ne göreyim aq...20 yaş civarında ahu gözlü nehir gibi saçları 1.80 boyu babyface yüzü ile baktığım (saniyenin yaklaşık binde biri) sürede bana cennetten düştüğünü düşündürten (aslına bakarsanız bi sikime benzemiyor olabilir o kadar zamanda ufak bi silüetini gördüm işte) kız yaklaşık 3-4 metre gerimden geliyordu... işte o an aklıma yer mi yarılsın, uzaylılar mı beni gelsin ışınlasın, o kızın mı başına oracıkta tuğla saksı bi bok düşsün de ölsün o olayı orada kapatacak ne varsa geldi aq. uzaylılar kaçırsa en güzeli olurdu 'ben deyil yeaaa uzaylılar osurdu!uçan daireden geldi o ses' diye inkar yolları bulurdum... yer yarılsa 'eee koca yerküre kolay yarılmıyo yarılırken çıktı muhtemelen o ses' derdim... kız ölse ki en yüksek ihtimal bu o kadar gaza maruz kalınca yaani * gelen polislere 'valla kız son nefesini götünden verdi gitti allah gani gani rahmet eylesin' derdim...

nitekim hiçbiri olmadı şimdi ise 'bi daha arkama bakmadan osurursam götümü sksinler' diyorum. bir daha böyle birşeyi yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim...

entryden çıkarılacak ders: kuytu muytu demeyin osurmadan önce arkanıza bakın.
arkadaş ortamında gülmekten osurmaktır. *
don giymeyi sevmeyen erkeğin, fermuarını açık unuttuğu an olsa gerek.

şimdi düşününce, yarın gerçekten unutuyor muşum bi de!
maazallah diyeyim.
neme lazım, korkan morkan olur, adımız çıkar şahin k'ya,
inmez badi nuri'ye...
hem bir de patron yediremez kendine filan, işten çıkarır, kalırız dımdızlak.
(#10166522) işte bu.
kaçmak isteyip kaçamadığın andır.

yaklaşık 2 sene evveldi...içinde kayıtlı olduğum üniveriste sanki götümü sikiyormuş gibi ben başka okula geçecem diye tutturdum. neyse öss ye zaten başvurmuştum önceden...sınava şöyle 1.5 2 ay kala sınava girmeden bikaç soru çözelim bari hesabı istanbul aksaray civarındaki dersanelere denemelere gidip yazılmaya başladım. sınav dersanesinin aksaray şubesinde türkiye geneli deneme sınavı gördüm, sınav da eski dersanemdi hem gidip türkiye genelindeki seviyemi ölçmüş olurum hem de sınav dersanesinin başka şubesi de olsa havasını tekrar solumuş olurum diye düşünüp dersaneye deneme günü gittim ki birde ne anımsayayım bu koduğumun dersanesinin havası bende fena gaz yapıyomuş...şimdi hatırlamıyorum ama akşamda ne yediysem onlada birleşince hayvani bi metan gazı birikti bağırsaklarda...hani osururken arkamda biri kiprit çakmak falan çaksa ne sınav dersanesi kalır ortada ne aksaray kalır büyük konuşmiyim ama istanbul bile yanar kül olur öyle böyle değil yani...efenim sınav başladı ilk başlarda gazım var ama ulan sınav sonuna kadar tutarım kendimi heralde dedim unutmuşum sınav 3.5 saatmiş aq böyle sınav mı olur lan...neyse aradan bi yarım saat geçince baktım ufak sancılar başlıyo dedim alttan üstten salıyim bari...bi saat böyle ufak göz yaşartıcı burun mandallatıcı küçük saldırılarla geçti...ama bi saatin sonunda kendimi sıktım sıktım sıktım sıkkkktıııııımmmmm 'zooooorrrttttt'...evet sonundan o büyük sarsıntı gerçekleşti...öğrenciler etrafa saçıldı bir anda kodlama kağıtlarının hepsi duvarlara yapışmıştı...dersanede yangın var butonuna basıldı kaçan kurtuluyodu...hayır bunların hiçbiri olmadı. o denli şiddetli bi osurağa hiçkimse gülmedi bile...daha sonra üstünde bulunduğum sandalyeyi falan oynatıp sesler çıkarmaya çalıştım hani 'ben osurmadım sıra kaydı ondan çıktı ses' ayakları yapmaktı maksadım. şimdi kalksam gitsem 'ortalığın amına kodu gitti' derler diye düşündüm...ben yapmadım önümdeki yaptı falan gibi bişeyler bulmaya çalıştım ama ne çare herkes biliyodu evet osuran bendim. ama kaçamadım bile sınıftan herkesin arkamdan gülmesine sınav gözetmeninin manidar manidar gözüme bakmasına göz yumamazdım...ben yapmadım ayağı öekiyim 10 dakkaya kalkarım dedim ve öylede yaptım...evet koca sınıfın içinde herkes full konsantreyken osurdum ve kimse buna tepki vermedi...işte öss sisteminin 18 19 yaşındaki gencecik çocukları nasıl baskı altına aldığını onları nasıl hissizleştirdiğini görüyorsunuz(ulan yine konuyu değiştirip benim osurduğumu unutmanızı mı sağlama çalışmaları bunlar).

bilimin şu osuruğa bi çare bulması lazım artık...almanlarda ayıbı yokmuş oraya mı yerleşsem acaba?
en son örneğini orta birinci sınıfta gördüğüm dil bilgisi yanlışı. benim bildiğim, zarftan sonra fiil değil sıfat kullanılır...
genelde basuru olan yağız anadolu delikanlılarının alnı secdeye değip totosunu doktora dönme anı. bide utanmayı bastırmak için "ya hocam kusura bakmayın" lafı da vardır ki...
(bkz: bogutay koş anket yapicez)
(bkz: ay ben utanırım)
teeyy yıllar önceydi daha ortaokula gidiyordum. düşünün o zamanlar daha ortaokul neyse. abimle bir tane bankta oturmuş kendi çapımızda muhabbet ediyorduk ta ki benim gözüm aramızda üç bank bulunan dedelere kayana kadar. gözüm kaymaz olaydı. o kadar kaydı ki bir an için kendimi onların muhabbetinin içinde görüp, lafa girdim... lafa girdiğim mesafe de üç bank uzaklık, te allahım yaaa... o kadar alakasız bir şekilde girdim ki aynı zamanda yerin dibine girdim... dedenin bir tanesi eğilmiş yanındaki dedeyle muhabbet ediyordu ama kulakları ağır işittiği için bağırıyordu...bir de benden tarafa dönük olması ve gözlerinin hafif şaşı olması beni ister istemez muhabbete dahil etti...dede diğer dedeye hitaben :

-nerelisin sen? (burada bağırıyor ve ben de o kadar mesafeden kendi üzerime alınıyorum)
+ben miiii? (burada ben de bağırıyorum)

bu iki karşılıklı sorunun ardından bankta oturan üç dede dönüp bana bakıyor... "sen kimsin lan dünkü çocuk, ta oradan üstüne alınıyorsun lafa atlıyorsun, sen babanda vitaminken biz emekli ikramiyemizi sayıyorduk..." gibi düşüncelerin hepsinin tepesinde birer balon olduğunu görüyorum ve önüme pardon götüme baka baka ortamdan uzaklaşıyorum...***
annenin sevgiliyle fena halde sizi basması.
iğneci teyzelere kıçını dönmek zorunda kalmaktır.
hoşlandığın komşu kızı evdeyken iç çamaşırıyla salonda gezmektir.

(bkz: çocukken yapılan aptallıklar)
küçükken apartmanımızın merdiven boşluğuna çişimi yapıyordum. üst kattan tıkırtı geldi ve hemen fermuarı çekmeye kalkarken pipim sıkıştı fermuara. feryadımı duyan herkes çıkmıştı kapıya.. çok utanmıştım be.
ergen erkek çocuk için pc başında porn film izlerken yakalandığı andır.
ergen kız çocuk için sevgilisiyle parkta yiyişirken babasına yakalandığı andır.
evli kadın için kocasını aldatırken yakalandığı andır.
erkek için karısının önünde sopa yediği andır.
öğrenci için sınıfta öğretmenden ayar yediği andır.
harp okulu sınavında, sağlık muayenesinde götünü açıp da hafifçe domaldığın an. *
başlığı görünce evet benimde böyle bir anım var dedim ve yazmayı uygun gördüm. * *
herşeyden önce peşinen söyliyim sizinde gördüğünüz üzere yazı çok uzun *
sebebine gelince asıl olayına anlatmadan önce bahsetmem gereken bir kaç ayrıntı var.
okuyup okumamak takdirinize kalmış, sonuna geldiğinizde ne yani bu kadar şeyi bunun için mi yazdın da diyebilirsiniz.

ve başlıyorum *

lisedeyken bi kız vardı adı esra, kız okulun en güzel kızıydı. bende okulun en delikanlı çocuğuyum tabii * . neyse efenim ben kızı tanıyordum * kızda beni tanıyordu ama uzaktan, ayrı liglerde oynuyorduk. bi an fark ettim ki ben o kıza vurulmuşum; ama nasıl olduysa gidip konuşmak için bi türlü cesaretimi toparlayamamıştım, nedense çekinmiştim. böle bi kıza harbi harbi vuruldum mu, bütün fırlamalık yeteneklerim kayboluyor. saf, yalın, ürkek bişey oluyom. yoksam utanmaz, arlanmazın tekiyim * bi kıza karşı benden daha rahat adam görmedim şuana kadar. milletin bi kızla konuşmaya çekindiği pek çok şeyi rahatlıkla gidip konuşurum.

lise son sınıftaydık ve okul bitti. sonrasında geçen uzun bir süre boyunca kızı göremedim, yani bi nebze unuttum gibi bişey oldu. evet aklımdan çıkmıştı, çünkü çok olmuştu.

üniversitede bir vize haftasındayız, benle kız kardeşimin fakülteleri yanyanaydı. bir bahar günü mekanik sınavımız vardı ve sınava kardeşimin okuduğu fakültede girecektik. sınav öncesi kantinin bahçesinde oturuyoruz arkadaşlarla, çay almak için kalktım. içerde sıra beklerken kardeşim denk geldi. kardeşimle beraber mezun olmuştuk ve aynı üniversiteye beraber gitmiştik. napıyon felan ayak üstü muhabbet ettikten sora

kardeşim: bahçede arkadaşım var onun yanına gidiyorum, hatta sende gel, gel bak kim var.
zero: alla alla kim var ki, tanıyom mu?
kardeşim: bizim lisede okuyordu, belki tanırsın.
zero: iyi bakam, ben çayları bırakıp geliyom.

gider gitmez ne göreyim, aman allah'ım esra. birden üstüme bir ağırlık çöktü, kalbim küt küt atıyor. gittim oturdum. merhaba felan, kız o ara beni tanıyamadı. saç, sakal yüzünden * sora biraz duraksadı, tamam ya şimdi çıkardım nasıl unuturum seni dedi. * * *

kardeşim benim bu kızla ilgili mevzumu bilmediğinden uslu uslu orda oturuyordu. sınavın başlamasına az kalmıştı 10-15 dakkalık kısa bi muhabbetten sora sınava gittim. * * * * *

bir hafta sonra eski bir dostumla onların fakültede oturuyoruz. o gün 5 saat kadar ordaydık. kızında orda olduğunu fark edince, aga biz burda biraz daha oturalım, kalkmayalım hemen dedim. * *

o gün kız defalarca * dönüp baktı, her bakışında tebessüm ediyordu. emindim bu kız bana karşı boş değildi. bu kadar heyecan benim için çok fazlaydı. uzun zamandır hiç bi kız için bu kadar heyecanlanmamıştım. * * * * *

akşamüstü arkadaşla işimiz vardı kalktık. kızla facebook üzerinden konuşmaya başladık o akşam. kız iki gün boyunca ağzımdan laf almaya çalıştı. malum kelimeyi söylem için çabalıyordu. yani "seni seviyorum" ama ben söyleyemedim bi türlü.

sebep?

kredi borcum olduğundan o ara çalışıyordum. okul + iş bunun haricinde günde 3 saatim yolda geçiyordu. düşününce hiç boş vaktim yok gibi bişeydi. ee ben bu kıza nasıl zaman ayıracam? nasıl ilgilenecem? adam akıllı görüşemeyeceğiz bile. kızı böyle bir durumla karşı karşıya bırakmaya gönlüm el vermedi. normal çiftler gibi yeteri kadar birlikte olamayacağız, yeteri kadar ilgi gösteremeyeceğim. bu durum beni fazlasıyla rahatsız etti. kızda melek gibi bi kız. kesinlikle onu fazlasıyla sevecek birini hakediyor. üzülmesine dayanamam be hocam, seviyor muyum? evet. ama durumlar ortada. onun sevgisine layık olacak başkasıda vardır elbet dedim ve köşeme çekildim bi kaç gün kafa karışık vaziyette, daldım düşüncelere. sonrasında benimle aynı tempoda iş okul beraber götüren yakın bir arkadaşım bana ilham kaynağı oldu. şöyle şöyle yaparsın direketen işi içinden nasıl çıkabileceğimi gösterdi. bu konuda ona çok müteşekkirim. cesaretimi toplamıştım, konuşacaktım kızla. ama ufak iki sorun vardı;

1- bu kıza ilk zamanlar açılamadığımdan; kız "bu çocuk benimle ilgilenmiyor ki, bana karşı bişey hissetmiyor" olayını benimsemiş, kafasına koymuştu.
* haklımı ? tabii ki haklı. amk mal gibi bişey söyleyemezsen, çekingen davranırsan kız doğal olarak bunu düşüncek. ve benim bütün olanları oturup baştan anlatmam lazım.

2- kızla konuşacam konuşmasına ama bir aydır bi türlü denk gelemedik. * * *
gittiğimde o okulda olmuyor, o okulda olduğunda ben olmuyorum. bunun gibi bir sürü kötü şeyle karşılatım. ne zaman kızla konuşmaya kalksam illa ters bişey çıkıyor. *
ayrıntılar bu kadardı.

olaya gelecek olursak. geçen haftalarda bi sınav vardı ve yine onların fakültesinde girecektik. sınavdan bi bucuk saat kadar önce onların fakültesinin kantinindeydim. orda bizim sınıftan 3 kişi vardı. arka taraflarda (yeşillikte) oturuyorlardı. yanlarına gittim, meğersem kızda bizimkilerin oturduğu yerin hemen yanında oturuyormuş. başta fark etmedim tabii. neyse o tarafa doğru yürürken o gün şansa etraf kız kaynıyor, erkek yok denecek kadar az. benim üstümdede bir yorgunluk, uykusuzluk ve bu olayların verdiği bir üzüntü havası var. ayrıca yakışıklılıkta cabası bildiğin karizmayım yani, yakıyom ortalığı resmen. bütün bakışlar üstümde, bense içimden siktirin gidin amk siz o kızın tırnağı bile olamazsınız, ben sadık bir erkeğim onu severken dönüp başkasına bakmam bile moduna girmişim buda + karizma * hani o an ruh halim öyle bişey ki karşıma kimi koysan, oturup konuşsam karşı taraftaki ağlar, hıçkıra hıçkıra boynuma sarılır buna esra'da dahil.*

oturdum bizim elemanların yanına, bacağım kırılaydıda gidip oraya oturmaz olaydım, kafamı sikeyim afedersiniz. bi grup fizikçi ne beklersiniz ki. önceleri ses çıkmıyordu ders çalışıyorlardı. bende oturdum aralarına az göz attım konulara. kızı karşımda gördüm yutkundum, sessizce selamlaştık. o gün bugündü, konuşmam gerekiyordu ve bunu yapcaktım; ancak etrafı kalabalıktı uygun bir an bekliyordum, ortalık biraz sakinleşince yanına gidip konuşacaktım. bekleme modundayım vakit uygun, yer uygun, konuşacak kadar cesaretliyim herşey tam yerinde ancak bizim fizikçi elemanlardan en iri yarı olanı xxx çayırların üstünde çeşit çeşit pozisyona girmeye başladı. göbeğini yerdeki yastığın tam üstüne koymuş ayakları ve elleri havada uçuyom lan ben bana bakın diyordu. oy anam anam karşıki dağlar öleydimde bunları görmeyeydim. işte o an yer yarılsa içine gireydim dedim, lanet olsun bu burda yapılır mı. şimdi kalkta kızın karşısına geçip konuş. o değil orda bizi gören herkes olayları yanlış anladı. ah ulan mahmut ah senin ben ta amk. sikip attın bütün hayallerimi. ne istediydin masum duygularımdan. şuan belki o kızla sevgiliydik ama nerde şans yok işte. daha fazla devam edemiycem yazmaya. hatırladıkça kötü oluyorum.

kimseden utandığım felan yok, olamazda. ama keşke o vaziyette böyle olmasaydı.

biri eksilemiş buda beni fazlasıyla rahatsız etti. olumlu oy kullanılmasıda rahatsız eder beni. tanım değil bişey değil.
eksileyene;
zorla mı okuttuk? yada kim si... okudun. hani olumlu olumsuz oy verilecek yazımı bu? burda senin ebe... am... tatmin edecek nitelikte tanım mı yaptık? sadece başımdan geçen bir olayı duygularımı ortaya koyarak yazdım.
şuan öyle doluyum ki.
oy butonuna basan peze... yakalas.. anas... av... s...

belki biraz makara geçerek yazmış olabilirim; ama bu sadece okuyucuyu sıkmamak içindi.
yazar arkadaşlardan istirhamım şu yazıya + veya - oy vermeyin. hoş değil!

edit: imla
(#12497989) bir yazar için buymuş.
hoşlandığınız ve belli ettiğiniz anda arkadaşınızın muhasebecisi olan hatuna çıkıp:
- Bu viva la raza çok şerefsiz hem sende hoşlandığını söylüyor hem de eve karı atacak anahtarı istiyor dediği andır.
(bkz: erken boşalma)
kişinin cinsiyetine mesleğine göre değişkenlik gösteren, sonuç olarak herkesi nirvanaya ters yoldan ulaştıran anlardır.
sevgiliyle mesajdan vs sevişirken söylenen sözlerin sonradan okunması hatırlanması.
dün saat 22.30 civarında yaşadığım emaresi hala süren duygudur.şöyle ki annem ameliyat olacaktı, ama kesin gün vermemişti doktoru.biz sizi ararız demişlerdi.nitekim aradılar da...
telefon çaldı ve ben açmış bulundum.
-alo
+alo dayı?!?
(sessizlik)
-ben doktor mehmet.
+yahu dayı kimi kandırıyorsun sen? inanacağımı mı sandın?sesini tanımayacak kadar salak mıyım ben?bırak bu numaraları artık (tüm bunları söylerken kendinden emin, gülmekteyim)
(sessizlik)
-ben operatör doktor mehmet s.
+ ahhahah ne dayı ne? ne operatörü kepçe operatörü mü? puahahah
- bana bak hemen bana x x i ver! işim gücüm var benim!
(sessizlik)
+(son bir umut) ama dayı?!
..

telefonu anneme nasıl verdiğimi hatırlamıyorum.çok utandım lan.