bugün

ergenekon, kafes, poyrazköy ve balyoz davalarında sanık olan emekli ve muvazzaf askerler için, sanki gerçek bir hukuk devletinde konuma göre ayrım yapılabiirmişcesine, "neden gözaltına alınıyorlar" "çağırsanız zaten gelirler" diyenlere kpak olan durumdur.

3. ordu komutanı mahkemeye ifade vermeye gitmediği gibi davanın görüşülme saatinde mahkemenin üstünden savaş uçakları uçurulmuştur. *
balyoz davası sanıkları iddialara göre genelkurmay tarafından organize edilmiş ve * bir şekilde bir haftadır saklanmakta ve yargıdan kaçmaktadır.

sahi mustafa balbay sadece kemalist-sol-darbeci gazeteci olduğu ve darbe planlarının merkezine yakın toplantılarda yer aldığı için kaç gündür hapisteydi? emekli/muvazzaf general olsaydı ne olurdu sizce? hapiste veli küçük ve levent ersöz gibi isimlerinin üstlerinin çizildiğini düşünen iki kişiden başka bırakın muvazzafı bir tane bile emekli general var mı? tutuklananlar ayrıcalıklı muamele iddialarını ayyuka çıkaracak yöntemlerle tahliye edilmediler mi?

sonuç olarak kaçmaz dedikleriniz nerede saklanıyor söyleyin de bundan sonraki davalarda darbe girişiminden yargılananlar da adaletten kaçarken aynı yolu izlesinler olmaz mı ey darbecilerin uşakları?

yarın 2010 yaş tplantısı var. bu ülke hukuk devleti mi silahlı vesayetin etkisinde mi göreceğiz. başbakanın 12 eylül darbesine kaşı olduğu kadar balyoz darbe girişimiyle de mücadele edip etmeyeceğinin, yine ne olduğu bilinmeyen bir takım dengeler adına ülkenin hukuksuzluğa teslim edilip edilmeyeceğinin ortaya çıkacağı gündür. bekleyelim görelim.

cevabi edit: önüne gelene şakirt diyerek darbecilere uşaklık yapmalarını gizlemeye kalkanlar, bu ülkede ordu komutanı rütbesinde bir adamın veya onun yargılanmasını istemeyen birilerinin hava kuvvetlerinin iki uçağının eğitim uçuşu rotasına etkisi olamayacağını, neden aynı uçuşun öncesinde ve sonrasında aynı şekilde tekrarlanmadığını, karayollarına askeri araçları mahkeme kararları arkasından yığmasının tesadüf olduğunu s* iddia edecek kadar mı saflar yoksa yazılan o kadar tespite rağmen ortadaki vahim durumu, söz konusu şahsın mahkemeyi yani hukuku hiçe saymasını gözardı etmek için bu kadar mı çuvalladılar merak etmemek elde değil.

kaçmaz denilenler niye kaçıyor onu söyle ey darbecilerin sanal bülbülü?
3üncü ordu komutanlığı bir kara kuvvetleri birliği olup, komutanlıkta hiç uçak yoktur, oralarda uçağı olan hava kuvvetleri varsa da, onlara uçak uçurun diyemez öyle bir yetkisi yoktur.

şakirtin aklı ile de o uçaklar uçmaz, uçtu uçtu ısrarı da en fazla pipi ucudur.

şöyle bir şey düşün bak okuyucu; kafasının üzerinden geçen uçağın sesini duyunca, tanrısından korktuğundan daha fazla bir korku ile titreye titreye altına sıçarak korkan bir şakirt.

hah işte o; o uçaklar gidince, donunu ve bokunu kaptığı gibi gelir sözlükte yazar.

türk ordusu darbecidir, iç tüzüğünde darbe hukuku için uygun kodlar bulunur, anayasada da darbeye yol verecek yetkileri vardır, bunların hepsinin temizlenmesi gerekir.

ama bunun kara birliklerinde uçak var sanan bir şakirtle hiç ilgisi yoktur.
yerinde bir tespit.

sahi neredeler bu asla kaçmaz denilenler. şakirtler mi yakalamış bir yere kapatmışlar, mahkemeye çıkmalarını engelliyorlarmış yoksa?

hukuk devleti ile cuntacı vesayet isteyenlerin safları hakikaten ayrışıyor böyle zamanlarda.
Onlar kaçmamışlar orduevine sığınmışlardır.
mahkemeden kaçmayan yüzüm ak diyenlerin 3 senedir yargılanamadığını düşünürsek aslında kaçsalar yeridir deriz.

ama bu canlar mahkemeden kaçmakla cezaevine girmekten kaçmayı karıştırıyoırlar ne de olsa alıştılar her mahkemeye düşenin doğrudan cezaevine atılıp orada yargılanırken ceza çektirilmesine. bu adamlar mahkemeye avukat göndermesi veya mahkemeye çıkması yargılanmaları için yeterlidir canlar.

ha kaçmak eyleminin asıl faili amerika'dan ülksine dönemeyen bir ağlaktır da o konulara girince birden kıpkırmızı oluveriyorsunuz ben de hiç sevmem kıpkırmızı insanlarla tartışmayı. insanın aklı başında olmalı. gerçi normal hallerde bile geçerli olamayabiliryor sizin için bu durum ama idare ediyoruz işte. allah herkese eşit derecede akıl dağıtmıyor.
adalet sisteminin aksaklıklarından yargılama sürecinin uzun sürmesini bahane göstermek - ki ergenekon sanıkları şu an fiilen yargılanıyor, iddianame beklemiyor ama süreç yavaş orası genel sorun başta da belirttiğim gibi- ile bir kısmı geçmişte gözaltına alındıklarında "kaçacaklar mıydı sanki, telefonla çağrılsalar bile gelirlerdi" diyenlerin postal yalayıcılığının ortaya çıkmış olması arasında bağlantı kurabilmek için azılı bir darbe savunucusu olmak gerekir.

x ya da y şahsı kaçmış olsa bile bu kişilerin adaletten kaçması, doğru olduğu ihtimali hergün güçlenen iddialara göre organize bbir şekilde orduevlerinde saklanmaları hukuku hiçe saymak değil midir? bakın ne güzel yazmışlar yukarıda (#8849244), konuyu iki de bir belirli bir cemaate bağlamayı bırakın da cevap verin: mahkemeden kaçan subayları teslim olmamaları için şakirtler mi tutsak almış onları hukuku tanımaz silahlı devletmemurları şeklinde göstermek istiyor?

bırakın çarpıtma yapmayı da kaçmaz denilenler topluca kaçınca bunu söyleyenlerin suratı ne renk oldu onu söyleyin.
türkiyede bugün ne olduğunu hepimiz biliyoruz, bizler, 12eylül darbesinin asıl hedefinde yer alanların ardılları ve 12eylülde semirenlerin ardılları ve darbeciler var ortada. bu 3 gruptan 2si onyıllardır amerika tedbirinde sikişip duruyorlar, bu sikişin son halkası da 12eylül edebiyatı ve sol tzyiki ile kendini temize çıkarma kaygısı.

şakirtin aklının nasıl çalıştığını kimseye boşuna anlatacak değiliz, herkes biliyor. darbecinin yargılanması ile, darbe denilen insalık suçunu işleyenlerin yargılanması ile, şakirtin durduğu tepede duran diğerlerinin aslında varolduklarını sandıkları ama varolamayn sadece amerikanın diğer dizinde oturanlardan almaya çalıştıkları öç arasında hiç bir ilgi yok. şakirtlerin karmaışk dünyasında darbecileri halk için yargılamak yok.

bunların yaptığı sadece ve sadece; darbe için uygun güç ve yetkileri aynen bırakıp, onları şu an için elinde tutanları yerlerinden kovamk böylece o gücü ele geçirmek. kimse yemiyor bunları nurlara boyalı robotlar.

ortada darbe hukuku ile savaş yok, ortada darbeyi bizm de yapabileceğimiz ortamı oluşturalım kaygısı var, bunun için de, kara kuvvetlerinde uçak varmış yalanları da atılır gerekirse, yalanlar ve habis çöle bedevisi içgüdüleri ile de mesaj atıyorlar, ne bilecekmişiz, kara kuvvetlerinde havacılık okulu da varmış. evet vardır helikopterler için. uçak yoktur uçak pilotu da yetiştirmez. şakirt işte yarım anlatayım belki tuttururum ikiyüzlülüğü. gerekirse de 17 yaşında öldürülmüş çocuklar için ağlanır.

kimse yemiyor güzel kızlar, kimse yemiyor.

elinizde güç mü yok da, evi yeri yurdu belli olan generali alıp getiremiyorsunuz, adam sabah 8 akşam 5 mesaisine gidip geliyor devletin resmi aracı ile; yoksa ağlak zırlak ezik arap edebiyatınıza devam etmenize faydası olduğu için mi gidip getirmiyorsunuz?

türk ordusunu bize mi anlatacak sınız? bir elleri ile ağababalarızı beslerken bir elleri ile de ülkücüleri besleyen bir korporatif güçtür en nihayetinde, şimdi sizi üzen, oturduğunuz kucakta başınıza gelenlerle yüzleşememek. o general tabi ki kaçacak, suçlu çünkü, ama senin de amacın onu yakalamak değil ki, onun kaçmasını sağlayan yetkileri eline alıp onu da içeri atmak, sen de kaçabilmek istiyorsun sen de onun gibi olmak istiyorsun, yeme bizi yani sorular sorarak. general neden kaçıyormuş, benden daha iyi biliyorsun nasıl kaçtığını çünkü amacın birşey olursa onun gibi kaçabilmek sevgili şakirdim.

böyle olduğu için de havada uçak görünce korkunuz ondan, köpek sahibinden elbette korkacak.

ikinizi de istemeyen biziz. sıradanlığınız sizden olmayan herkesi darbeci sanmanızdan ileri geliyor.
alenen darbeciliği savunan, konuyu şakirt edebiyatına getirip çarpıtanlar, siz biz davası şeklinde ifade edenler bu ülkede darbecilerin kendilerinin idam ettikleri ultra darbeci rakadaşları talat aydemir dışında neden hiçbir askerin darbecilikten yargılanmamış olduğunu ve ilk darbegirişimi olan balyz davasında yakalama emri çıkınca orduevlerine saklandıklarını açıklasın. ucuz siyasetin ifadesi martavallar değil kaçmaz denilen askerlerin neden mahkemeden kaçtıklarının cevabını istiyoruz. kızmayın daha ne "boru" ne de "kağıt parçası" dedik. sadece kaçmaz denilenler kaçıyorlar ne oldu diye sorduk. bu bile türk silahlı kuvvetleri envanterindeki uçaklar sadece hava kuvvetlerindedir zanneden birilerinin zoruna gitti. suçsuz adam ifade vermekten aylarca niye kaçsın? hem de arkasında onu kaçarken kollayacak bir organizasyon varken suçsuz adam mahkemeden neden korksun...
"ne denizlerde ne karışan akıntılar gördüm; okuduğunu anlayan bir adet şakirt görsem müslüman olurum."

kaptan kusto
20 aralık 2527.
cehaletine bakıp özgürlükle karıstırmıs kimselerin bakıs acısına örnek bir başlıktır..

Nihayetin de her ülkenin ordu planlarında son sırada darbe vardır. bir de bu darbeci terimi yeni cıkmıs bir terimdir.. yıllarca vardı da siz neden soylemiyordunuz demezler mi adama ?

dip not: şeriatçı gelecegine darbeci gelsin.
sen adamı yargılıyorum diye yıllarca içeride tut, mahkemeye götürürken terörist gibi götür, şerefini, haysiyetini hiçe say... sonra da adam hastaneye gidince, mahkemeye gelmeyince asker korkak, vatan haini, yavşak, düşman, şerefsiz.

(bkz: hasiktirin lan)
(bkz: herif-i naşerif)
deniz fenerini görmezden gelen zihniyetin düşmanlıklarını kusma yeridir. ulan samimi olun biraz! bu kadar asker düşmanı, atatürk düşmanı, cumhuriyet düşmanı olmayın. biraz sizin taraftaki boklara da bakın. o zaman oturur konuşuruz adam gibi.
"kaçmaz denilenler neden kaçıyorlar sorusuna, önüne gelene şakirt diyerek laf salatasıyla ortalığı bulandırmaya kalkan fişleme meraklılarının mantıklı ve hukuken kabul edilebilir bir cevap verebildiğini görsem yine de darbeci olmam, darbecileri savunmam!"

şakirt olmayan darbe ve her türlü vesayet karşıtı bir türk vatandaşı
31 temmuz 2011
hepsimi birden kaçıyo yoksa hepsimi anlaşmışlar. ilginç. işin daha bi ilginç tarafı ise kimsenin onları gördüğü yerde tutuklayamaması polis askeriyenin içine giremiyo her istediği zaman askeriyenin de inzibatı tutup getiremiyo malum yüksek rütbeliler bu böyle sürer gider.
(bkz: gel de askere git şimdi)

olaylara sağ sol olarak değil tarafsız bakılmalı şu durumda. bir ülkenin ordusu ülkeyi tehdit ediyorsa... *
bırakın başkalarını da kaçmaz denilenler niye kaçıyor onu söyleyin.

yargı süresinin uzması, adalet sisteminin aksaklıkları mazeret olsa adli sistemdeki mevcut sorunlar nedeniyle hangi suçtan olursa olsun mahkemeye çıkacak adam kalmaması lazım.

komik olmayan, başkasına ait suç isnadını gerekçe göstermeyen doğrudan balyoz davasında sanık olup mahkemeden kaçanlarla ilgili bir bahane bulun olur mu?

bence bu adamlar ordunun halk ezdindeki imajına zarar vermekten yargılanmalı. bir ordu hergün bu şekilde manşet olur mu? böyle mensupları varsa ve hukuk hiçe sayılırsa, elbette olur. bu ordu bize lazım, onu bu derece ortalıkta tartışılır hale gelmiş görmek de üzücü. ama içinde hukukun üstünlüğünü hiçe sayan kimseyi barındırmasını da istemeyenler muhakkak tepkilerini koyacaktır.
bu kadar muvazzaf generali tutuklamayı düşünebilen mahkemenin elinde muhakkak vardır bişeyler.
yerlerini hemen tespit edip, yazara bildirilmesi gerekir.

durun ben söyliyeyim.

"sabah 07:30
akşam 18:00
arası mesai yerlerinde bulunmaktadırlar."
bu kişilerin yerlerinin bilinmemesi iddiası mı konumuz yoksa askeri bölgelerde saklanıp mahkemden kaçmaları mı? yerlerini mahkeme adına adi kolluk görevinden sorumlu olan polis de biliyordur merak etmeyin. dün orduevi önündeki emekli albayı nasıl yakaladılar sizce? ama mevzuat askeri bölgeye polisi sokmuyor, merkez komutanlıklarının da kaçakları teslime rütbesi yetmiyor. çünkü görünen o ki en baştaki asker sivil yetkililer (buna hükümet de dahil) bu adamları saklayamazsınız hemen verin demiyor. bu ülkede bazı koruma duvarları hukuk adına bile olsa hala aşılamıyor.

gülücüklük edit: kaçmaz denilenlerinin kaçaklığı seçmesi neticesinde birilerine bir şey batmış ki batmakla alakalı cılız bir ses geldi.
darbeciyi yargılamak ile darbeleri yargılamak arasında çok farklar var şakirdim. senin amacın herkes biliyor ki, darbeciyi yargılamak o da içinde senin olmadığın bir darbeyi. yiyorsa yargılasana 80 darbesini, yapanları destek olanları karıştıranları, sana dokunan ucunu nasıl büyüdüğünü, büyütüldüğünüzü. ama yok olmaz değil mi.

darbe yargılamayalım darbecileri yargılayalım ortaya da süper özgürlük savaşçıları diye çıkalım, yalandan pasajlarla koyalım ajitasyonu.

çölün bedevisinin ikiyüzlülüğü ile pislenmiş ruhunuzu ortaya dökenleri de darbeci yanlısı olmak ile itham edelim. kafanın ederi net ve belli zaten, ya bizden ya düşman.

yok be yavrum, yok be tatlım öyle değil o iş. halka karşı işledikleri suçlar adına ordunun da o generallerinde amerikan kucaklarında taşaklarında serinleyen fetoların da hocalarında dolarla aynı renk takke sahipleri ile doların biraz koyusu haki üniforma ama ruhları hepsi usd yeşili olanların hepsi bir gün halkın mahkemesinde cezasını çeker.

sen de; o küçücük mini minnacık aklınla okuduğunu anlamaktan uzak halinle anca bu kadar kalırsın, birşey oluyo ya diye bakarsın.

yani bu derece cahil olmak hiç kimsenin hakettiği bir şey değil,

"suçlu bu 3üncü ordu generali, ya da başka generaller; kaçmalarından belli ama sizin de amacınız zaten onları yakalamak değil, çünkü amacınız gelecek darbelere engel olmak değil, darbe yapabilecek güçlerin başına geçmek"

cümlesinde anlamadığınız nedir ?
insanların vicdanından kaçabiliyorlar mı?
yaş toplantısına kadar hükümetin yaptığı uyanıklılığa karşı yapılan akılcı yaklaşım.
darbeciler eleştirenleri siz de kendi darbenizi yapmak için uğraşıyorunuz diyerek savunabilen dehaların desteklediği bir eylemdir. 12 eylülcüler yargılansın diyip anayasa eferandumunda göğsünü gere gere hayır verecekler de aynı durumdadır.

anayasayla korunmuş ve koruma maddesi değişrtirilmemesi için birbirine zıt düşünceli 3 siyasi parti ve tüm yasadışı örgütlerin direndiği 12 eylül darbesi ile yasaların rahatlıkla yargılamaya elverdiği darbe girişimlerini bir tutatark hangi mıztrağı hangi çuvala saklamaya kalkıyorsunuz merak etmiyor değilim.

"her türlü darbeye karşıyım. üniformalı olmak mahkemelerden üstün olmak değildir. herkes hukuk önde hesap vermelidir. kimseye makamından dolayı ayrıcalık yapılamaz." ifadesini amasız mamasız, yamultmadan kelimesi kelimesine aynen söyleyebilenlerden misiniz değil misiniz? işte bütün mesele bu. söyleyebilirseniz ondan sonra darbelerle nasıl mücadele edilmeliyi tartışalım.
bu şakirtlere ne içiriyorlar merak ediyorum, liberal anarşistim ayrıca da ateistim; hayatımda oy kullanmadım, kullanmam da çünkü cumhuriyete de inanmıyorum, kafamdaki ideal yönetim biçimi yerel demokrasilerle örgütlenmiş bir üst sosyalizm; referandumda da oy kullanmayacağım, ama ilgili başlıkta belirttiğim gibi 82 anayasası tümden insan onuruna saldırıdır ve tek bir harfi bile değişecekse evet denilmelidir. anarşist olmasaydım evet derdim, çevremdekilere de evet demelerini söylüyorum.

öte yandan akpnin, okey arkadaşları fethullah gülen grubunun ve müslüman halkın diğer teferruat tarikatlarının; bugün yaptığı şey benim söylediğim gibi insanlık onuruna hakaret olan darbeyi araştırmak değil, sadece ve basitçe, darbe ahlakını ve imkanlarını saklı tutarak, ve bu hak ve yetkileri ellerinde tutan darbecileri ayıklayarak yerlerine kendileri geçmek.

"her türlü darbeye, istibdat rejimine, el altında özgürlük diyip ayrıcalık isteyen çöl bedevisi aşıklarına, vatan diye diye ülkeyi bölenlere, polis devletine, asker devletine, asker himayesine, paralı parasız tümden devlet kontrolündeki eğitime, dinlere, devlete hepsine ve bunların yarattığı özel hukuka tümden karşıyım. herkesin kurulacak halk mahkemelerinde yargılanarak halka karşı suçlarından dolayı yargılanmalarını istiyorum, kimseye makamından dolayı ayrıcalık yapılmaması da gerekir"

hayır yani yukarıda yazdıklarımı 1,5 yıllık sözlük hayatımın tümünde her gün istisnasız anlattım, bugün de bu başlıkta anlatıyorum, ama anasını satayım okuma özürlüsü ve aynı şeyi karşındaki ne diyor dinlemeden 50 kere söylersem insanlar beni haklı sanırlar diye düşünen şakirtlerimiz anlamaktan uzaklar hala.

erdal eren için ağlamanız sikimde değil, çünkü yalancısınız, çünkü amacınız darbelerle kucak kucağa güce erişmiş olan doları bol tarikatlarınızı yargılamak değil, amacınız zeki olmadıkları herhallerinden belli 3-5 general içeri atıp, darbe mekanizmalarını ele geçirmek.

bizler, sol sosyalistler, komunistler, anarşistler, 80 darbesine direnirken, sizler, "asker geldi ne güzel oldu" diye methiyeler düze düze bugüne geldiniz, o darbelerle aynı kucakta yoğruldunuz, amerikanya taşaklarında zehirli mantar üretme çiftliklerinde korporatif işbirlikçi emperyal uzantılı tarikatlarınızla var oldunuz.

şimdi, ezen/ezilen kavgasında en başından beri tam karşımızda duran sizler, yalanla dolanla bu tarafa geçmeye çalıştıkça sıçıyorsunuz ve ben de bunu anlatıyorum.

yazma şakirt, yazılmışı var ve biz o sayfaları çok okuduk diyorum. buyur sen de oku; darbe karşıtı özgürlükçü müslüman takıyyeci kardeşim;
--spoiler--
"...ümidimizin tükendiği yerde, hızır gibi imdadımıza yetişen mehmetçiğe, istihâlelerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz."

fethullah gülen / "son karakol" / sızıntı

01.10.1980
--spoiler--