bugün

(bkz: koyverdun gittun bizi)
gelevera deresidir. karadenizin hırçın çocuğu muydu bilinmez ancak bir gerçek var ki kendisi buraların has çocuğu olduğu kesin. koyverdun gittun bizi kazım...
yeniden andığımız, üstad.şarkılarla geçtin aramızdan...
http://www.forzabesiktas.com

saygı ve sevgi ile anıyoruz hemşerimizi.
eksikliği derinden hissedilen unutulmayacak yüce insan... dönüp baktığımızda gideli çok olmuş demekten kendimizi alamıyoruz.. her geçen gün daha çok özlüyoruz..
ordo mtelişei k'ai ren, ğuraşi meti! *
(bkz: rip)
imam-hatip'te okudum ben. uzunca bi süre kuran kursuna gittim. milli gençlik vakfında takıldım. cemaat evlerinde hatrı sayılır bir süre yaşadım. yani -her ne kadar şu an küçük bi şüphe duyuyor olsam da- öte dünyaya inandım. kimin cennete kimin cehenneme gideceği hakkında çok kesin yargılara varılan yerlerdi yukarıda bahsettiğim ortamlar. ve o yerlere göre, kazım koyuncu gibilerin yeri mutlaka cehennem. bi yanlışlık var bu işte. olmalı. o herifler bu noktada yanılıyor olmalı. kazım koyuncu gibi biri, cennetin en yeşil yerinde, karadeniz'e en benzeyen yerinde olmalı. kıçını yanmaktan kurtarmak için allah'la pazarlığa girip, korkudan kendini dine verenlerden bi farkı olmalı; hiçbir karşılık beklemeden bu kadar iyi olabilen birinin.
ölümüne en çok üzüldüğüm sanatçı. evet evet taş kalpli denen ben ağladım o öldüğünde. allah rahmet eylesin.
diyarbakır'da verdiği bir konseri hatırlıyorum. neden kürtçe parça çalmıyorsun diye soran dinleyicilerine birbirimizi sevmemiz için birbirimize benzememiz gerekmez sözünü söyleyebilecek kadar içten olan bu adam özlenmez mi?

dağların çocukları seni çok özledi ey deniz çocuğu.
kelimelerin dudaklarda kaldığı,dökülmekte zorlandığı hiç bir ifade biçiminin,anlatmıyacağı bu özlemi, bu hasreti karşılayamacağı türkiye nin gelmiş geçmiş en sanatçılarından biriydi kazım,biriydi diyorum zorda olsa biriydi diyorum ama kalbimizde olan yeri ile hala biri olan kişi ve ebediyen olucak kişi.

kazım ı anlatmak zordur türkülerle,şiirlerle, şarkılarla anlatılmalı kazım, açtığı yara derindir.
hani dersiniz ya kelimeler boğanızda düğümlenir o sevgi sözcükleri bir türlü çıkmak bilmez işte o andır kazım koyuncu.

kazım ı kolaydırda sevmek herkes sever isterse çünkü sevmesi kolaydır dedim ya ama unutması zordur kazım ı unutarak sevmek daha zordur.
istiklal da çıkan bir türküdür kazım,hopa dan dökülen bir ırmaktır dolar gönüllere kazım ı sevmek karadenizi sevmektir insanı insan olduğu için sevmektir.

kazım günahsız doğdu günahsız öldü...
"unutmayacağız" denilip unutulanların yanında gerçekten unutulmayan, unutulmayacak olandır.

gelecek nesiller mutlaka bilecek bu topraklardan kazım'ın geçtiğini... mutlaka bilecek ki, insan sevmeyi öğrenecek.
25 Haziran 2005'te yaşama gözlerini yumdu Kazım Koyuncu. Aradan 4 sene gecti. Kimileri icin bu 4 sene cabuk gecti, kimileri icin ise bu 4 sene 40 sene gibiydi. Kazim Koyuncu'nun sevenleri onu bir kez olsun unutmadi, onu sarkilariyla andik her zaman. Ne zaman efkarlansam Kazim Koyuncu'nun sarkilarini dinleyerek onu anarim, onu bir kez olsun unutmamak icin onun sarkilarini dinlerim. Belki de bu benim kendi acimdan yapabilecegim tek birsey. Kazim Koyuncu'nun mücadelesine saygi duyarak, onun türkülerini dinleyerek baglandim kendisine. Ama ne yazik ki hayatin aci gercekleri bu dönem de kendi yüzünü gösterdi. Kazim Koyuncu aramizdan ayrildi. Halbuki o daha Trabzon formasi giyecek, sarkilarina devam edecekti. Halbuki o daha baris icin, özgürlük icin sarkilar yazacak, o meshur gitariyla bizlere dinletecekti. O mücadelesinden hic kopmadi, bizlerden ayrilirken bile onurlu mücadelesini bize devretti.
O hep ezilenlerin, fakir insanlarin, emegiyle hayatta kalmaya calisan onurlu insanlarin yanindaydi o onurlu durusuyla...

Böyle büyük bir insandi iste Kazim Koyuncu !

Karadeniz'in asi cocugu, denizin hircin cocuguydu kendisi. Asiligi her zaman onun mücadelesinden kaynaklaniyordu. O toplumsal olaylara karsi kayitsiz kalamiyordu, baris icin mücadele ediyordu. Keske herkes onun kadar asi olabilse, keske herkes onun mücadelesini örnek alip onun bize devrettigi görevi yerine getirebilse!

"Bu arada, hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsada fırtınalara, birgün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişot'lara, ateş hırsızlarına, Ernesto "Che" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebileceğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, herşeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen - öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama herşeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik.
Teşekkürler dünya . "

Kazım Koyuncu

Haziran'da ölmek zordur ...
Sunay Akın söylediği "Doğum eşitliktir. Ölüm seçkinleri ortaya çıkarır" sözünün en çok yakıştığı insanlardandı o.
Ölüm; Adın kalleş olsun! Kazim Koyuncu'yu aklimizdan, yüregimizden silemeyeceksin. Biz onu her zaman gülen yüzüyle, mücadelesiyle hatirlayacagiz !
Güle güle denizin çocuğu. Seni hic unutmayacagiz, hep bizimlesin. Seni hep gülen yüzünle hatırlayacağız...

Mavisinde, akında siyah keser
Karadeniz çırpınır dalgaları köpük köpük
Vahşet hırçın eser dağ yamaçları dökülür

Eser fırtına kumlar savrulur
Gözlerimde ışıklar kırılır
Rüzgar önünde serçe tüy döken günde
“ölüm adın kalleş olsun”

Dalgalarında asi çocuk
Ölmez büyür içimizde
Düşman bir sırtlan girmiş sinsice
Dişleri etimizde kemiriyor ha bire
Ölmez asi çocuk ölmez yiğitler bizde.
silivri'de ak partili belediyenin * sahilde yürüyüş yoluna verdiği isim. *
çok özlüyoruz, bildiğin gibi değil..
kandil kandil rahmetler diliyoruz, mekanı cennet olsun. özlenilen özel insan.
bu diyarları terkedişinin 4. yılında gözleri dolduran üstad..
şimdi buraya yazmaya kalksam, onu tanımlamaya kalksam çok uzun yazarım. ama tek bir şey söylemek kâfi galiba: kazım koyuncu her şeyden önce insandı... hem de çok güzel bir insandı... hatta çoğumuzun olamayacağı kadar...

(bkz: özlüyoruz)
"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik.

Teşekkürler dünya."

(bkz: seni çok özledik)
Çernobilden 2 gün sonra yağan yağmurda ıslananlardan sadece bir tanesiydi,çoçuktu oyun oynuyordu zehirli yağmurun altında, bilmeden...Ve o yağmurda oynayıp sonra Kazım Koyuncu ile aynı şarkıyı söyleyenler bundan sonrada olacak...Ve birileri yine bir yerlerde, oturup bakın biz içiyoruz ama ölmüyoruz diyecekler...
gecenin bu vakti belgeseliyle, videolariyla raki ictirip aglatan kisi.
ulan nalet olsun bu siktimin dunyasina.
ölüye laf anlatmak daha kolay diriden.
değil mi?

Gerçi sen dünyada bir yerdesin, öyle demiştin. yine de en iyi sen anlarsın halden.
Bu bir yad, bu bir taziye değil. ilktir bu kayda geçen lakin sen yine bilirsin daha önce anlattıklarımı da. dermanı getiremesen de derde ortak olmak da hayat kurtarır bazı zamanlarda.

ki sen benim bütün dertlerimi de bilirsin.

yazdığım kağıt. kalem tutuyor parmaklarım şükür ki. ama görsen nasıl yazdığımı anlardın karmaşıklığından ruhumun vahametini.
ama görebilseydin göremezdin ki. o zaman bu satırlar hiç yazılmazdı ki. ölüye dert anlatmak daha kolay diriden. öyle değil mi ki?
sen yine de kendine yakın bil beni.

ısmarlama yaşıyoruz be abi. hani görsen okumakta zorlanırdın evet ama, sağ üst köşesinde sipariş fişi yazan defter yaprağından çakma felsefeler üretmek tam da bana göre değil mi?
bunların hepsi sipariş belli ki.

-----------------------------------------
şimdi anlatsa sana birileri...
ya da boşver
bilme en iyisi.
mekanı cennet, toprağı bol olsun. hiç unutmayacağız.
soluyla sağıyla arkasıyla önüyle değil müzik evrenselliğiyle müziktir. ve müzik denen o şeyle kalplere nice duygular akıtmış sanatçıdır kazım koyuncu. keşke hiç gitmeseydi..

(bkz: tsira)
(bkz: gelevera deresi)
(bkz: işte gidiyorum)
(bkz: divane aşık gibi)
(bkz: denizde karartı var)
bu adam insan değil o bir melek.