bugün

Düzen, bizi sunduğu seçenekler çerçevesinde karar vermeye zorlayadursun,
bilimde, doğada kararsızlığın esas olduğuna işaret eden gözlemlerin
başında gelen Alman nükleer fizikçi Heisenberg'in 'Belirsizlik Prensibi'nin benimsenmesinden bu yana bir asır geçti.
Psikologlar da kararlı olmamızı ister. Kararlı kişiliğin meziyetlerini
saymakla bitirmez, kararsızları, kendilerine güven duygusundan yoksun
diye tanımlarlar. 18.yüzyıl anlayışından kalma pozitif bilim olamama
komplekslerinden kurtulamadıklarından, bizi hâlâ Newton yasalarına tabi
deterministik bir kararlılık içinde görmek isterler.
Eğer kararlılık günümüzde dünyaya egemen düzenin sunduğunun ifadesi ise...
Eğer kararlılık bize sunulan seçenekler çerçevesinde taktığımız
at gözlükleriyle bostan kuyusunun etrafında dönüp dolanmak ise...
Kararsız olmak, ben bu oyunu oynamak istemiyorum demektir.
Kararsız olmak aile yapısından aşk ilişkisine, başarı tanımından
insan haklarına kadar özlemlerimizi karşılamayan bir düzene
uyum sağlamamak demektir.
Düzen adına konuşanlar ne kadar da kendilerinden eminler.
Kendilerini ne kadar ciddiye alıyorlar.
Karikatürlerini bile kaldıramıyorlar.
Sesleri tok, ifadeleri net, kendilerinden memnun ve
suçlular gibi sorgulanmaktan rahatsızlar.
Kararsız olmak 'sağlıklı'dır.
Tarihimizde az mı gönüllü tutsaklığımızın kurbanı olduk?
Kararsız olanlardır yeni yolların keşfini kaçınılmaz kılan.*

(bkz: kararsızlar)