bugün

kadınlar; birden çok kadını temsil eden kendisi tek anlamı çok olan kelime.
dünyadaki birçok erkeğin farklı bir şekilde yaklaştığı farklı değerler yada değersizlikler verdiği canlı türleridir. nietzsche kadınların kırbaçlanmaları gerektiğini söyleyip durdu ve hep mesafeliydi çünkü yaralıydı, bukowski için kadın nefes kadar önemliydi mutlaka olmalıydı herzaman sevdi değer verdi, albert camus onları saçma bulurdu, boris vian bir kadını oturtup ona saksafon çalacak kadar romantikti. aslında hepside kadınlarının yanlarında olmasını arzulamıştır bi şekilde. onlarda uyumak, sabah birlikte uyanmak gibi ama kadınlarla yaşadığı tecrübeler hepsinin fikir haritasını çizmiştir beyinlerinde, bu aslında bütün erkekler için böyledir hemen hemen.
erkeklere karşı maksimum bir gün iyi olan, minimum üç gün kötü olan varlıklardır. * *
insan türünün dişi olanına verilen özel isim. çoğu toplumda hakettikleri yerde değillerdir. maksimum değerini islam dininde alır.
Kadınlar;daha içmeden, kadehi gördüğünüzde şarhoş olabildiğiniz...içincede midede yanmalara sebep olan şampanya.
bukowski'nin kadınlarla alakalı şöyle bir paragrafı da mevcuttur.

Şikayet etme makineleri diyorum ben onlara. Erkek ağzıyla kuş tutsa yaranamaz kadına. Bir de isteri krizlerini hesaba katarsan. unut gitsin. Dışarı çıkıp arabaya atlar ve gazlarım, nereye olursa. Yoktur başka yolu. Yapıları farklı galiba, değil mi? isteri krizine girerler. konuşamazsın. Sen gitmeye kalkarsın, anlamazlar. Bir kadının tiz sesiyle: NEREYE GiDiYORSUN? Kaçıyorum burdan, bebeğim. Benim kadın düşmanı olduğumu düşünüyorlar, ama değilim. Kitaplarımı okumayıp duyduklarıyla karar veren insanlar bunlar. Bukowski kadın düşmanı bir domuzdur. Bunu duyuyorlar ama işin aslı nedir diye merak etmiyorlar. Evet, zaman zaman kadınları aşağıladığım doğru, ama erkekleri de aşağılıyorum. Hatta herkesten çok kendimi aşağılarım. Birinin aşağılanmayı hak ettiğini düşünüyorsam aşağılarım erkek, kadın, çocuk, köpek, fark etmez. Kadınlar fazla hassas, ayrımcılığa maruz kaldıklarını sanıyorlar. Onların sorunu da bu.

(bkz: charles bukowski)
yaradılmışların anlaşılması en güç ve çenesi durmayanı.
(bkz: kadın dırdırı)
"Berberlerden nefret ederdim, bu yüzden saçımı kesecek bir kadın bulamazsam kendim keserdim onları. Traş olmayı sevmezdim. Uzun sakalları da, o yüzden sakalımı iki üç haftada bir makasla kendim keserdim. Gözlerim bozuktu ama okuma dışında gözlük takmak gibi bir alışkanlığım yoktu. Dişlerim kendimindi ama sayıları çok fazla değildi. Burnum ve yüzüm çok içki içmem yüzünden kıpkırmızıydı. Işık gözlerimi rahatsız ettiği için kısık kısık bakardım. Herhangi bir teneke mahallesinde hiç de yadırganmayacak bir tipim vardı." charles bukowski 'nin kadınlar kitabından bir paragraf.
Kadınlar: giysilerinin rengi, konuşma tarzları, bazılarının yüzündeki acımasızlık ifadesi, ya da saf, neredeyse büyüleyici kadınsı güzellik daima etkilemiştir beni. Bizden üstünlükleri vardır: herşeyi çok daha iyi planlarlar ve organize ederler. Erkekler bir futbol maçı izler, bira içer, ya da bovling oynarken, kadınlar bizi düşünüyorlar, bizi kabul edip etmeme, atıp atmama, öldürüp öldürmeme, ya da sadece terkedip etmeme konusunda enine boyuna düşünüp karar veriyorlardır. Sonu pek önemli değil; ne yaparlarsa yapsınlar sonunda biz yalnız kalıp kafayı yiyoruz.
(bkz: charles bukowski)
maymun gibilerdir. ikinci bir dala tutunmadan ellerindeki dalı asla bırakmazlar.*
hayatta en çok istedikleri sevdikleri erkek tarafından sevilmek olan hemcinslerim. kariyer falan sonra gelir çoğu için. bir de birbirlerini çekemez bunlar çoğunlukla.
unuturlar, ama neyi unuttuklarını asla unutmazlar.
http://www.siniroldum.com...p;kk=FiDeLCaSTRo&p=11
"Kadınlar sevilmek için yaratılmışlardır. Anlaşılmak için değil."
gemiler gibidirler..kadınlar..

yüzlerce erkek ilgilenir bir gemiyle, gemi kuralları serttir, nettir.
gemicilik dili, gemicilik kuralları globaldir, değişmez.
ve kadınlar yüzlerce erkeğin kendileri ile ilgilenmesinden çok hoşlanırlar.

ancak yine de bir kaptana ihtiyaç duyarlar.
ve bir geminin, tek bir kaptanı olur.
gemi yoksa kaptan yok. kaptan yoksa gemi de yok.*
analarımız, bacılarımız, sevgililerimiz. iyi hoş da azizim kafama takılan bir mevzuu var. düz saçı olan saçlarını kıvır kıvır, dalga dalga yaptırmak için kuaföre koşturup durur. kıvırcık saçı olan, saçlarını düz yaptırmak için kuaföre koşturup durur. anlayan varsa beri gelsin.
düşünüp düşünüp tam bir cümle kurulamayan. hakikaten karışıklar. 10 dakika önce kollarında yatmaktan son derece mutlu olduğunuz hatunun 10 dakika sonra ağzını yüzünü dağıtmak istiyorsunuz. hayır efenim bunun sebebi erkeklerin psikopatlığı değil kadınların erkeklere olan etkisidir.
insanogluna seytan tarafindan verilen, ve avrupada "succubus" denen seytanlarin insanlardan olan cekirdekleri olduguna inanilir.
gül misali... gülü seven dikenine katlanır.....
charles bukowski'nin en önemli eserlerinden biri.
at yarışları, kadınlar ve içki üçgeninde bir kitap.
yalın, dürüst, etkili bir anlatım, bir dostu dinlemek gibi... bukowski kadınları ne kadar tanıyabildi tartışılır belki ama siz onu tanıdığınızı hissedersiniz bir yerlerde.
bazıları ilişkiyi kurma sürecinde bol tepişen ama ilişki kurulduktan sonra kuzuya dönendir. "olmadı lan bu iş" dersiniz ama bir ümit devam edersiniz. bir de bakarsınız ki abla çoktan havaya girmiş bile. hem de hiç zorlanmaz patinaj çekmezsiniz bir noktadan sonra, hatta daha hızlı bile gider araba. bir tepeye çıkmak gibidir kadınlarla ilişki kurmak zirveyi bilmezsiniz ama körlemesine çıkarsınız. hızlı bir iniş varsa bilin ki zirveyi geçtiniz ve işler rayına oturdu. sonrası dadından yinmez.sabırlı olun.
(bkz: ne kadinlar sevdim zaten yoktular)
ne kadar kötülük yapsalar da, insanın canını sıksalar da, insana hayatı zehir etseler de her zaman baş tacı olup erkek milletinin vazgeçemediğidir. *
kendi içlerindeki rekabet ile kendilerine zarar veren grup. kadınlar devamlı kendilerini diğer kadınlarla kıyaslamaktan arzu ettikleri gibi yaşamayamıyorlar.
neredeyse 10 yıldır, kız arkadaşlarımın sayısı erkek arkadaşlarımdan daha fazla. muazzam gözlemler yaptım bu süreçte.
az önce tecavüz ile ilgili bir haber okuduğum için cinsel bir gözlem olacak;
bir kızın bakire olup olmaması, sanıldığının aksine erkeklerden çok diğer kızların ilgisini çekiyor. bir kızın bakire olmadığı öğrenildiğinde, eğer ki kız çok sevilmiyorsa hemen etrafa yayılıyor. aşağı yukarı 5 erkekten 4'ü, ee napayım? diye tepki verirken, her 5 kızdan 4'ü, aaa öyle mi hemen bilmem kimlere de haber vereyim diyor. bunu özellikle -sanki ağzından kaçırmış gibi- erkeklerin yanında söylemeye bayılıyorlar. sanki bu durum söz konusu kızı alçaltacak gibi.
bunun büyük bir istisnası var, onu birazdan söyleyeceğim.
tecavüz haberlerinin altındaki yorumları okursan farketmiştim ama çok üzerinde durmamıştım. aynısını 2 yıl kadar önce psikoloji hocamız da söyleyince daha da dikkat ettim ve gerçekten bunun istisnasız bir durum olduğunu gördüm.
tecavüz veya sevişme görüntülerinin internete yayılması gibi haberlerin yorumlarında mutlaka ama mutlaka bir kadın; kızda da suç var. öyle yapmasaymış, böyle yapmasaymış diye kızı eleştirir. belki bunu yapan erkek de vardır tabii ama bu haberleri dikkatli incelerseniz kadınların oldukça dolu olduğunu görürsünüz. daha az önce okuduğum haberde, kızın sevişme görüntüleri internete verilmiş, millet ayıp o adamlara, onlar gibi adam olmaz olsun falan yazarken, ayşe diye bir kullanıcı, kızın oğlanın evinde ne işi varmış, suç onda diyerek konuyu özetlemiştir.
diğer konulara dönelim. başka bir kadının başarısız olması, utanç verici duruma düşmesi diğerlerinin hep hoşuna gider. hatta bu durum pek çok dizide incelenmiştir. coupling'in efsanevi israilli kız bölümünü hatırlarsanız, kızın güzelliği karşısında bir süre suskun kalan kızlar, israillinin ayakkabısının etiketini çıkartmadığını farkedince çocuklar gibi sevinmişti.
az önce izlediğim how i met your mother'da ise, evlenen kız, damadın eski kız arkadaşının düğünde, senin kocan benimleydi diye düşüneceğini, eksi kız arkadaş ise, gelinin ben kaptım naber diye düşüneceğine inanır.
öte yandan kadınlarda, arkadaşı kollama çok gelişmiştir. yabancıya karşı, arkadaş suçlu bile olsa, haksız bile olsa ölümüne korunur. tüm durumların istisnası budur. bir kız arkadaşını koruma söz konusu olduğunda tüm haksızlıkları ve yanlışlıkları savunabilir. ama bir erkek söz konusu ise inceden eleştirmeyi ihmal etmez. neyse..

sonuçta, sakin olun biraz. kendi aranızda rekabet etmekten ne hayatınızı yaşıyabiliyorsunuz ne de rahat rahat iki kelime edebiliyorsunuz. rahat olun, kimseyle rekabete girmek zorunda değilsiniz. hele ki güzellik, zenginlik ve erkekler için.
(bkz: küçük kadınlar)