bugün

21. yy. türkiyesinde halen daha kadınlarımızın boğuştuğu sorunlardan biridir. ulan utanın kendinizden, kadına kalkan eller aslında karakterinize inen ellerdir.
"al kızını koy çuvala, salla salla vur duvara" diyerek kutlama yapan bir milletin kadına şiddet konusunda lider olması yadırganmamalı.
çocukluğu boyunca annesine yapılan şiddete şahit olmuş ve zaman zaman maruz kalmış birinin eşi olarak :

çocukluk boyunca yaşanan travmanın çok derin izler bıraktığını

bilinçaltını uyaran en ufak olayda bile ağlama krizlerine girildiğini

her daim korunmaya muhtaç ve aciz hissettirdiğini

yaşananlara tanık olmamak için tüm kardeşlerin yatılı okulları bir kurtarıcı gibi gördüğünü

ailenin geçmişte pamuk ipliğiyle bağlı kalabildiğini

erkek çocukların tamamının özgüven eksikliği duyduğunu, bir işi hiçbir zaman tam olarak bitiremediğini

yapan kişiden tüm ailenin nefret etmesine rağmen o kişinin hiç pişmanlık belirtisi göstermediğini

söyleyebilirim. *
(bkz: siz kadınları allahın emaneti olarak aldınız)
bazı erkeklerin güçlerini savunmasız bir kadın üstünde uygulayıp ne kadar aciz olduklarını gösterdikleri durumdur.
kimse tarafından desteklenmeyen davranıştır.
Meyhanede, kerhanede ve bilimum sonu 'ne' ile biten (bkz: kumarhane) yerlerde takıldıktan sonra eve dönerken bir araba sopa yiyen erkeğin hıncını karısından alma durumudur. Acizdir işte, köpektir..
görsel
kadını dövmek kuranda serbesttir. ancak bi şartta namusa laf getirdiği şartta kadını dövmek ne ayıptır ne de günahtır dinen. kızını dövmeyen dizini döver mantığını olumlu buluyorum çnkü olumlu bulmamız gereken bi zamandayız. günde 5 öğün dövelim demiyorum ama bi parça dayak kız çocuğuna gerekir ve tabi erkek çocuğunada. ama evlenipde Allah katında ve kanun önünde eşit olduğun bi kadını dövmek sığırlıkdan başka bişi deildir. öle insanlarında yatıcak yeri varmıdır malum
şiddetin kadına yönelik olanıdır.
o kadar iğrenç bir şeydir ki. Hayvanlık bile değildir.
Doğada hiçbir hayvan eşine şiddet uygulamaz... Ama insan, nasıl bir hayvansa artık uygular...
kadında bıraktığı ruhsal travmaları dinlemek henüz bu ülkede kimsenin aklına gelmemiştir.
hala adam bunu neden yapıyor kısmındayızdır.
kadın buna neden katlanıyor kısmına atlarsak adam bunu neden yapıyordan sınıfı geçmiş olduğumuzu gösterir.
allah'tan korkan bir erkeğe asla yakışmaz. kadınlar allah'ın bir emanetidir onlara şefkat ve sevgi ile yaklaşılmalı..
önlenememiş,önlenemeyen,bu gidişle önlenemeyecek olgudur.
erkek egemen duzende kadına yonelık sıddetın azalması zor bır durumdur.
bu güç ve fiziksel yapımla kadın olmayı istediğim tek durumdur.

(bkz: bana niye denk gelmez)
kadına yönelik şiddetin sebeplerini oluşturan gene kadınlar.

bunun önlenmesi için en büyük iş kadınlara düşüyor.

eğer anneler 'erkek adam öyle olur, aman da anasının danası' mantığıyla yaklaşmaz, erkek çocuklarını şımartmazsa, bu sorun ortadan kalkacaktır zamanla. böyle yetişen ileride mantıklı, sakin bir baba olur. o da çocuğunu yetiştirirken karısına yardımcı olur.

öyle erkekler hakkında bik bik konuşmayla olmuyor bunun çözümü. adam yıllarca o şekilde yetişiyor. sonra şiddet uyguladığında ondan bu anlamda kahramanlık beklemek yersiz olur. evet hayvanlık yaptığı. orası ayrı.
Acizliktir.

uzunca bir süredir haberlerde üstüne basıla basıla işlenmesine rağmen hala elle tutulur bir adım atılmamıştır. Bir kaç yasal düzenleme yapılacağına dair haberler gelmektedir ama şu an daha önemlisi şiddete uğrayıp sığınma evine sığınan kadınlarla hayat kadınlarının aynı çatı altına olmasına yönelik çalışmalar daha önemli görülmektedir.

Hepimiz yasal düzenleme ile bu işin önüne geçilmeyeceğini adımız gibi bilsekte bazı körlerin hoşuna gitmekte bu durum. Bu ülkede kadına yönelik şiddet haberlerine konu olan kadınların bir kısmı polise başvurduğu halde ölüyor. işgüzar polisimiz gelen kadının kocasını çağırıyor, karakolda barışıyorlar. Sıkıyorsa barışmasın o zavalla kadın, korkudan mecburen barışıyor. Ertesi gün aynı şiddet, iki gün sonra ölüm. Yasal düzenlemede sorun yok, yasal düzenlemeyi uygulayan guruhta sorun var.
neden bu olaya böyle makyajlı, iyi giyimli ve lüks bir hayatı olan insanlar karşı çıkar dediğim konu. mühim olan şiddet görmeden şiddete hayır demek değil de, şiddet görenleri tek tek elinden tutup cesaretlendirmek değil mi?!
sağdan soldan çırpık değil, zamanında kendim hazırlamıştım bunları:

görsel
görsel
görsel

bu ikisi bana ait değil, internette bulup beğendiğim iki afişi türkçe'ye çevirdim ve türkiye'ye uyarladım:

görsel
görsel

bu pek kadına yönelik şiddet sayılmaz, ama aile içi şiddet işte...

görsel

fotoğraflar çaylaklar sözlük kullanıcısı thewistory'e aittir, kendisinden buraya koymak için tekrar izin almadım ama bunu görüyor ve rahatsız oluyorsa lütfen bana bildirsin. *
bu arada bir etkinlikte bunları kullanmak isteyen olursa alıp tepe tepe kullanabilir. ama bana haber versin, izin almak amaçlı değil, kullanılırsa bilmek isterim.
türk milletine yönelik en önemli tehdit ve sorunlardan biridir.

bununla beraber bu şiddetin yegane sorumlusu yobaz baskıcı cinsiyet rolü dayatmalarıyla beraber vahşi kapitalizmin dayatmalarıdır da.

kadın vahşi kapitalizmin dayatması olduğu şekil kırılgan üzerine titrenmesi gereken kadın olması için boyanması sıfır bedene yaklaşması gereken çiçek değidir. kadınlar ayakta hiç kimsenin desteği olmadan da durabilecek çekiciliği kapitalizmin dayattığı normlar olmadan da yakalayabilecek iş sektöründe pozitif ayrımcılığa ihtiyacı olmayan bununla beraber genel emekçi standartları içerisinde en zor şartlarda çalışabilecek insan cinsidir.

eğer ki modernite içerisinde kadın kapitalizmin dayattığı cinsiyet rolü üzerinden yaşamaya devam ederse yobaz erkekten değil vahşi kapitalist düzenin erkeğinden fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalmaya devam edecektir. çünkü onun için de kadın kırılgan üzerine titrenmesi gereken haliyle egemenlik altına alınabilecek varlıktır ve daha kötüsü kadın da bunu kabul etmse de bilinçaltında kabul etmiş olacaktır. erkek de Egemen olduğuna bugün iyi davranır yarın ise döver söver sonuçta egemendir. belki kapitalist kadın dayak yediğinde tepkisini koyabilir ama ruhsal şiddetin varlığını normal olarak karşılayacaktır.

eski türk kültüründe kadın erkeklerle eş derecede at binebilen erkeklerle eş derecede ok atabilen ve karı olarak değil " evdeş" olarak adlandırılan eşini kendisi seçen bir insan cinsiyetidir. 1300 yıl öncesinden 21. yya gelindiğinde bu değeri bugünün şartlarına uyarlamak gerekise yukarıda bahsettiğim şartlara denk gelmektedir ki bunun bu topraklarda bilincine ilk varan ve gerçek manada feminizmi türkiye'ye ilk getirenlerin gökalp mustafa kemal gibi türkçüler olması da şaşırtıcı değildir.
sadece kadına olmayandır...
adamın kendi içinde büyüyen kin ile onu yetiştirene,
evladına,
çevresine,
saygınlığına,
kalitesine,
geleceğe,
aydınlığa,
sevgiye
ve daha içine sığdıramayıp harmanlayamadığı bir çok şeye yönelip en basitiyle cezalandırmaktır.
konu namus ise gerisi teferruattır.
sorun karşılıklıdır:
an olur; kadın yaptığı iğrenç hakaretlerle en sabırlı, en mülayim insanı dahi bombaya çevirir. o an karşısında kadın değil, erkek olsa hatta kim olursa olsun en ağır şekilde karşılık verilecektir. burada kadının bir ayrıcalığı yok. tartışmaya girdiysen ya edebinle adam gibi tartış, kavgaya sebep olacak ağır hakaretler laflar edip cami duvarına işeme ya da sonuca katlanacaksın. haklı duruma düşmek için erkeğini türlü hakaretlerle aşağılayıp sonuç olarak kendine saldırdıp, sonrasında da "beni dövüyor" demek namertliktir.
an olur; erkek eziktir. kimseye sözünü geçiremiyordur. kimseye gücü yetmiyordur. gün boyu yaşadığı ve hak ettiği karşı tutumları ev ve ailesine yansıtarak olumsuzluğa sebep oluyordur. haklı olarak kadın buna tepki gösterecektir. erkek ise bu ezikliğini gidermek için gücünün yettiğine yani karısına karşı kullanır. bu tarz insanlar ahmaktır. kadını sabrını adeta zorluyordur. alkol ve kadına şiddetin ise hiç bir şekilde mazereti olamaz, böyle erkekler erkek bile değildir.
bu çağda hala gündemde olan bir şeyse geri kaldığımızın, tarihin tekrar edeceğinin delaletidir.