bugün

2020 yılında izleyebileceğimiz yabancı film.

https://www.imdb.com/title/tt4916630/?ref_=adv_li_tt
idam karşıtlığını Amerikan zencilerinin yaşadığı adaletsizlik ile savunan bir film. Bununla birlikte senede bir iki kere çekilen Amerikalı zencilere karşı yapılan ırkçılık ve adaletsizlik üzerine güzel bir film. Amerikada her 9 idam mahkumundan birinin masum olması ve savcının kabaca "şunun tipine bakın, görünüşü suçlu olmasına yeter" demesi gelişen olayların ne denli adice olduğunu anlatmaya yeter. Yine bununla birlikte, adalet sistemi ve demokrasi diye bir şeyin olmadığını, ne kadar zengin ve nüfuslu iseniz adalet sistemi sizin köpeğiniz onu görüyoruz. Bunlar olumlu yanıydı, olumsuz tarafına gelirsem;
Başta idam karşıtı bir film demiştim ve buna ırkçılık ile kılıf uydurduğunu belirteyim. Bu bakımdan savunduğu şey ve bahanesi konusunda bana ters bir yapım oldu. Daha ilk 15 dakika içerisinde iki cümle geçiyor, birinde kısaca diyor ki "iki arkadaş bir dükkanı soyuyor ve sahibini öldürüyor, gençler idam cezası alıyorlar, bu yüzden yaşam hakkını savunma karar verdim". Diğerinde de kurduğu bir bomba sebebiyle bir çocuğun öldüren mahkum için "ne yaptıysan yaptın, senin de hayatın benim için değerli". Gözünüzü seveyim biraz empati yapın, babanız dükkanında işinde gücünde iken iki kişi gelip soysalar ve babanızı öldürseler, yada markete gönderdiğiniz çocuğunuz bomba ile öldürülse nasıl bir tutum alacaksınız? Bu sebeple film geriye kalan 2 saat boyunca benden koptu gitti. iftira üzerinden gidilmesi gerekirdi.
Diğer bir sorun, Michael B. Jordan yeteneksiz bir oyuncu; her filminde aynı mimikler, konuşma tarzı ve hareketler. Brie Larson daha fazla ön plana çıkarılıp kamufle etmeliydi. Yada daha uygun biri seçilmeliydi. Tim Blake Nelson'ı izleyince ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.