bugün

adım adım boşluğa düşmek üzere olan insanın ruh halidir. ha "öyle olmaz sen bize betimle önce nasılmış bakalım bu haller?" mi diyorsunuz. baştan söyliyorum. gülmek isteyenler okumasın sakın. yazacaklarım tatsız şeyler çünkü. önce bir "evlerden ırak" deyinde ondan sonra başlayayım. dedin mi? hah şimdi oldu. çok ağladığınızda beyniniz uğuldar ya, ağzınızda acı bir tad vardır tıpkı onun gibi. dünyanın sizin etrafınızda döndüğünü, karşı apartmandaki komşu teyzenin "şuna bak onca yıl okudu. püüü evlerden ırak" dediğini sanar gibi. alışverişe çıktığınızda "benim neyime?" diyen insanın hissettiği değersizlik hissi gibi. markette alışveriş yapıp elinizi çantanıza attığınızda cüzdanınızı evde unuttuğunuzu farkettiğiniz anda yaşadığınız utanç gibi. sağ şeritte uygun hızla kullanırken siz arabanızı, arkanızdan gelen serçe deki yaşlı amcanın korna çalıp sizi sıkıştırması sonrası hissettiğiniz öfke gibi. çok iyi geçtiğini düşündüğünüz sınavdan aa yerine ff aldığınızı gördüğünüz anda yaşadığınız şaşkınlık gibi. ama en çok ağladıktan sonra uyuyakalan çocuğun uyandığında başında hissettiği ağrı gibi...
umut...çaresizlik.
umut...çaresizlik.
umut...çaresizlik,
umut.çaresizlik...
pişmandır.
" onca sene okuyup kafa patlatacağıma bir dil, bir bilgisayar kursuna gideydim bir de iktidar partisine üye olaydım daha iyiydi" diye diye sinirlere gark olmuş; kültür, bilim ve sanat adına ne okuduysa ne öğrendiyse hepsini bir bir unutmaya karar vermiştir.

nasıl öğrendiysem öyle unutacağım her şeyi.
daha büyük olmak anlamsızmış.