bugün

Öylesine bir aşk- Dino Buzzati

"işin üzücü yanı, onu gerçekten sevdiği halde, kızın bu aşka karşılık verme olanağından yoksun olmasıydı. Antonio'yu yaşlı bir adam olarak görüyordu, hiç kuşkusuz. kendi dünyasından bazı kadınlara çekici gelen sanatçı kişiliği, onun gözünde hiçbir anlam taşımıyordu. Ayasofya'yı inşa etmektense, gıcır gıcır bir maserati'nin sahibi olmak onca çok daha değerli bir nitelikti."
yazıcı hacı mustafa ağa'nın katli (hikâye) -Aziz Tuna C.

"Hem köylüye cahil derdi osmanlı, korkak ve iki yüzlü. eşkiya gelse eşkiyaya, asker gelse askere tapan seciyesiz... iyi biliyordu, uzun yıllar asker kalmıştı."
ağrıdağı efsanesi- yaşar kemal

"Her yıl karlar eriyip de bahar gözünü açınca. ağrıdağında bir ulu tazelik patlayınca, gölün kıyıları ince kar çizgisinin üstü, keskin, kısa, küt çiçeklerle dolar. çiceklerin rengi alabildiğine parlaktır. en küçük çiçek bile mavi, kırmızı, sarı, mor kendi renginde çok uzaklardan bir renk pırıltısı olarak balkır. ve keskin kokarlar. gölün mavi suyu, bakır rengi toprağı baş döndürücü keskin kokularla kokar. ve bu kokular çok uzaklardan duyulur."

görsel
dinle küçük adam. sen küçük bir adamsın....
"Bizim en büyük çaresizliğimiz, aklımızın hala başımızda olması."

aylin balboa.
"Hiçbir şeye benzemeyen bir şey yaşadığınızı düşünürken benzer bir şey yaşayan biriyle karşılaştığınızda duyduğunuz sevinç neresinden baksanız acıklıdır."

(bkz: belki bir gün uçarız)
"çare yok bu dünyadan gideyim gayrı"

(bkz: tutunamayanlar)
Bu aksi dünya acaba ne zaman biraz doğru yöne gidecek?
insan gündüzleri bomboş bir kafayla etrafta dolanıyor, gece olunca da bütün güzel fikirler uykunun yerine üşüşüyor insanın kafasına.
-ciddi misin sen?

+ecel kadar.

(bkz: dublörün dilemması)
hiç sahip olmadığım bir şeyi kaybettiğim için ağlıyordum. Ne saçma. hiç olmamış bir şeyin, altüst olmuş umutlarımın, hayallerimin ve tadı kaçan beklentilerimin yasını tutmak.
" ayılıp işe gidersin. parke taşlarının arasında gezen kaşar olmuş yağmurlar bile senin işe gittiğine inanmazlar. harmansındır, mahalleye gidip bir tekli yapıp içersin. müzisyenler kahvesinden çay söyleyip içmeyi unutursun. binaların rengi seni etkiler. bereketli bir yağmur yağar, sucuk gibi ıslanıp 'hava çok güzel!' diye bağırırsın. tüm semt seninle beraber gülmeye başlar. narindir bu semt tıpkı senin topukların gibi."
Beni anlamayan insanlara karşı her zaman sessiz kalmak zorunda hissediyordum kendimi. Onlar beni aptal sandılar her zaman. Beni anlayacaklarını sandığım insanları hissettiğimde ise geveze sandılar. Çizgiyi tutturamadım. - Sineklerin Kanadı Yoktur-
"güzeldim de galiba, bunu nasıl söylesem;
eline sağlık tanrım, leyla çok güzel olmuş.
tanrım, eline sağlık. dünya da çok güzel olmuş.
keşke biraz ölmesem..."
"beni neden yaptın?" dedin
"seni sevebileyim diye" dedim.
"ben aşktan daima kaçtım. hiç sevmedim. belki bir eksiğim oldu. fakat rahatım.
aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir.
şu veya bu şekilde... fakat daima ödersiniz. hiçbir şey olmasa
bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz."
"aşk varlıktan değil yokluktan zuhur eder. aşk sevilenin sevende sebep olduğu yoksunluk duygusundan peydahlanırdı, bunu herkes bilirdi."

esra pekin-lilith.
"Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor."

oğuz atay - tehlikeli oyunlar.
"Ben sadece fazlasıyla ciddiye almıştım, küçükken babamın bana birini üzdüğümde söylediği o sözü."kendini karşındakinin yerine koy." Ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki, bir gün dönüş yolunu yanı 'kendimi' bulamadım"..
Hakan Günday - Kinyas ve Kayra
bir insana bir insan herhalde yeterdi. fakat o da olmayınca? her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tem bir vehim olduğu ortaya çıkınca ne yapılabilirdi? bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. içimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu k,, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. insanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok kaçıyordum. “o bile böyle yaptıktan sonra!..” diyordum…"

Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna.
bulantı- jean paul sartre

"dünya her gün aynı yüzle ortaya çıkıyorsa bunun nedeni tembelliktir sanırım. ama bugün değişmek istiyor sanki. öyleyse her şey, evet her şey olabilir."
dokuzuncu hariciye koğuşu - Peyami safa

"Birçok fedakarlıklara hazırlanmak lazım geldiğini anlıyordum.içimde hep ne olduklarını bilmediğim gizli ve meçhul ümitlere sarılmıştım; onlar olmasa bir saniye nefes alamazdım çünkü bütün hesaplar aleyhime çıkıyordu, bu meçhul ümitler beni aldatırsa mahvolacaktım..."
Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim
Gittiğim olmadı hiç
Ama olsun....istemek de güzel.
"sonunda tanrı sıkıntıdan patlamıştır. buna da big bang denir."

hakan günday - azil
Hifzi Topuz' un sabahattin ali romaninda kitabin sonunda yazip bemi huzne bogdugu yazidir. Nacizane aklimda yer etmis kismini yazmak istiyorum: " Sabahattin ali' nin hayatini bitiren, sonduren suclular, saniklar o karanlik gocun sorumlulari hepiniz bugun toprak altinda curudunuz. Kim, hangimiz animsiyor sizi? Ama sabahattin ali gibiler tum biz ozgur insanlarin yureginde ve bilince bir omur boyu yasayacaktir."
" hayatınızda ki herkese seni seviyorum deyin. Seni seviyorum öyle sihirli bir kelimedir ki... " Bu sekil de devam ediyordu sonunu hatirlamiyorum.
Kitapta aşk ve komedi olması gerekiyor yanılmıyorsam.