bugün

çatal yüreğimle türkülü yollara düştüm ki o kadar olur...
seke seke ben geldim s*ke s*ke gidiyorum.

Can Yücel
zevk, yolu izi olmayan ormanlarda;
coşku, ıssız kıyılarda;
kimsenin rahatsız etmediği kalabalıklar derin denizlerde,
ve müzik var kükreyişinde;
severim sevmesine insanı ama daha çok severim doğayı...
Kitapta der ki:
"Bizim geçmişle işimiz bitmiş olabilir, ama geçmişin bizimle
işi bitmemiştir..."
you were caught on the crossfire of childhood and stardom,
blown on the steel breeze.
come on you target for faraway laughter,
come on you stranger, you legend, you martyr, and shine
Hamburg'da gece
başka kentlerde
o tatlı, mavili kadın
Hamburg'da kül renginde;
yağmurda yağışta başını bekler
Tanrıya uzak kalmışların.

Hamburg'da gece
yeri bütün liman meyhaneleri
eğninde ince, hafif bir giysi
çöpçatandır, bir görüntü, sessiz geçer
parklarda, dar sıralar üstünde
başlamışsa sevişmeler, gülüşler.

Hamburg'da gece
aygın baygın şarkılar söyleyemez
bülbül şakımaları içinde;
bilir bize aynı mutluluğu verir,
vapur düdüklerinin türküsü
limandan şehre vuran seslerde.

WOLFGANG BORCHERT
aceleyle çıkıp evden
seni aradım saatlerce
bulsam vuracaktım
sen ölünce dudaklarından öpecektim,
mikrop kapmasın diye
tentürdiyot sürecektim ağzıma
buna bütün eczaneler gülecekti
dizeleri diziler anlayan yazarların bulunduğu başlık. bu arada --spoiler-- ya başkasını seversem? inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem. --spoiler--
bende diziler şeklinde okudum ama diziler diye anlayıp entry giren olmuş bi adam gibi okusaydın be kardeş entry'i girmeden.
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık.
yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.
gelsin hayat bildiği gibi,
gelsin işimiz bu yaşamak.
unuttum bildiğimi doğarken,
umudum ölmeden hatırlamak.

(bkz: sezen aksu)
savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye,
zaman ki sana hasta oldu; incelikli haytasın.
nüksederken raksına mahallenin maşallahı/ eyvallahı,
güzelleş be oğluuum! şimdilik ölümüne kadar hayattasın.
Makyajı akıyor farkının; herkesleşiyorsun..

Özdemir Asaf
sonsuzluk nağmeleri güllerden dudaklara, dudaklardan güllere öpücükler ve kahır, aynalardan baksa da saçındaki aklara, sevdayı aklar değil karanlıklar ağlatır. (bkz: nurullah genç)
bu yıl kurak geçti, bahar da yaz da,
Erik de olmadı, dut da, kiraz da,
neler söylüyorum, lütfen biraz da,
sen anlat, diyorsun telefonda sen...
yaz, katib! dar'a çekilen ruhumun şeceresini yaz.
kırmadan, kıvırmadan...
Aslolan hayattır

Bir akvaryumu yazmak,

Akvaryumda yaşamaktan kolaydır

Bu yüzden her dize biraz eksik

Her şiir biraz yalandır...

alıntı.
sana tapacağım yalan değildi benim olursan,
seni seviyordum seni istiyordum...

edgar allen poe
Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar.
Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar.
Taşın kalbi yok ama
Onu da yosun sarar.

alıntı.
belki çok klasik ama özellikle 80 sonlarında doğmuş kuşak için bu kadar iz bırakan, etkileyici ve nostaljik dizeler yoktur.

bunu yazan tosun
okuyana kosun

klasik güzeldir her zaman.
Sustum...

Yandım...

Yandıkça sustum...

Sustukça yandım...

alıntı.
Görmezler
Görmezler nasıl vahim bir durumdur 

bir dost eline muhtaç 

bir sevgiliye hasretlik 

ve hayatın o sükûn içindeki insanı 

bedeni yavaş yavaş eritip 

alıp götüren işkenceleri 

görmezler 

ve duymazlar bir suskunluğun bağırışlarını 

bir cehennem ateşinde 

yüreği kıpır kıpır yanan 

alıp götürürken mahpuslara 

kalbi delik deşik edilmiş 

bir can dostunun sesini 

duymazlar..
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

ATiLLA iLHAN
arzu başlarımızdan yıldızlar kadar yüksek.
Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar
Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.

cahit sıtkı tarancı.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar