bugün

intihar etmeninde fantezisi olur mu demeyin. demeyin dedim susun iki dakika... aaa!! ahmet sen yarın velini çağır gelsin, konuşucağım onunla. yeter ama senin bu yaptığın. çık şimdi sınıftan dışarı..

neyse çocuklar. insan oğlunun hayal gücü o kadar geniş ve o kadar sınır tanımazdır ki, sizinle intihar üzerine kurulu bir fantezimi paylaşmak istiyorum.

günlerden bir gün cumartesi günü çok canım sıkkın. depresyona girişi çoktan geçtim. gelişme bölümünüde bağlayıp sonuca geçmeye çabalıyorum. artık bu hayatın benim için bir anlamı olmadığı düşüncesi beynimi tırmalıyor. karar verdim. 'hayatıma son vermeliyim'. ama nasıl yapmalıyım bunu? zehir içsem mi diye düşündüm öncelikle. ama evdeki zehiri en son kayınvalideme kullanmıştım. şişesinide şimdi sıvı sabun saklamak için kullanıyorum. o olmaz. peki kafama silah dayayıp beynimi uçursam. ama önce silah almak lazım. tam onuda geçelim. buldum!! yüksek dozda ilaç almalıyım.

hemen banyoda bulunan ecza dolabına yöneldim. içini açtım ve iki kutu hapı ne olduklarına bakmadan, tuz yiyen bir inek hesabı mideme yuvarladım. salona geçtim sonra. intihar notumu hazırladım. sevdiklerime sevgimi anlattım, kızgın olduklarıma kinimi kustum. sonra üzerimi değiştim. şık olmalıydım ölümümde.

sonra tv yi açtım. ölmeden son bir kez zap yapayım dedim. kral tv de mahsun kırmızıgül'ün bir klibine takıldım. takıldım diyorum çünkü klibi izlerken ereksiyon olmuştum. ve daha herhangi bir bikinili bayan görüntüsü yoktu. ne oluyordu. neden mahsun kırmızıgül beni erekte etmişti. lan bu şekilde mi ölecektim. hemen kanalı değiştim. ana haber bültenlerinden birini açtım. fakat dahada erekte olmuştum. aman allahım!! neler oluıyordu. insan ölürken böylemi oluyordu?

lan lan lan!!! ben ne içtim? hemen koştum banyoya. yerde duran ilaç kutularına baktım ki o da nesi!!! viagra lan. viagralarımı içmişçtim. iki kutu hemde. allahhhhhhhhh!!! içim yanıyordu. pantolonum çoktan ıslanmıştı bile. birşeyler yapmam lazımdı. ateş basmıştı tüm vucudumu. bende evin kapısını açıp koşmaya başladım. forets gump gibi koştum koştum koştum. sonra bayılmışım. üç gün komada kaldım. nerdeyse ölüyordum. komadan çıktığımda hala erekteydim. hastaneden çıkar çıkmaz o ayki maaşımın tamamını doğu bloku ülkelerine yardım için harcadım.

şimdi bunu size neden anlattım. intihar kötü birşeydir. intihar etmeyin. haydi şimdi çıkın sınıftan. yiyeceklerinizide tenefüste bitirin. derse getirmeyin... dağılın lan!!!

ukteci: dilaraa
bu fanteziler gündüz düşleri gibidir bazen bir köprünün üzerindeyken köprüden atladığınızı düşünürsünüz, bazen arabada giderken bilerek ve isteyerek bir yere çarptığınızı, bazen uyku ilacı yada yatıştırıcıların hepsini içtiğinizi, birşeyler doğrarken bileğinizi kestiğinizi, yüksek bir binanın balkonundayken atladığınızı vb.vb. bunu beyninizde kurarken sanki kendinizi izliyorsunuzdur intihar ederken.
tayland'a gidip prezervatif kullanmamak.
burun deliklerini japonla yapıştırıp ağzına patlıcan sokmak.
elizabethtown filminde orlando bloom un intihar sahnesi başlı başına bir fantezidir.
en kurulası fantezilerdir. insanın kendi olduğunu hissetmesini sağlayan en temel şeyin, yaşamın sonunu tasarlamaktır. arka fonda çalan müzik, oynanacak rol, mekan, renkler, her şey tasarlanır. kısaca insanın göreceği,duyacağı en son şeyleri düşünmesidir. o anı sonsuzlaştırmanın vereceği hevestir.
intiharı tasvip ediyor muyum? hayır. yaşamın keskin çizgilerle tamamlanmasına karşıyım. her zaman bir umut olmalıdır. doğal son gelmeden sona ulaşmaya çalışılmamalıdır.
yapay sonun en güzel hali ise kulaklıkta vermilion şarkısı eşliğinde, burnun altınasevilen parfüm sıkılmış vaziyette * yüksek bir binadan atlanmasıdır. hızsız bir dünyaya en hızlı giriş bu olacaktır.