bugün

bu dönemde yaşayan ve çocukluğunu özlemeyen insan yoktur sanırım. herşeyin git gide banelleştiği ve değerini yitirdiği günler yaşıyoruz artık.. Her karşına çıkan yalnış insanda,sınavlarla boğuştuğun,ailenle tartıştığın,arkadaşlarınla küçük şeylerden zevk almak yerine hep daha fazlasını istediğin,sevdiklerinin seni seviyorum derken yalan söylediğini öğrendiğin,artık aşkın sana mutluluk yerine acı verdiğini hissettiğin,gözlerindeki parıltının yerini gereksiz bir hüzün aldığı,hiçbir şeyin artık zevk vermediği,insanlara güveninin azaldığı,yaralarının günden güne derinleşip arttığı zamanların hepsinde çocukluğunu anar ve tekrar çocuk olmak istersin.
babası ,
- eee artık yaşın geldi, seni terzi ahmetin yanına çırak vereceğim, dediği andır.
(bkz: çocuk olmak varmış denilen anlar)
aşık olduğu an...büyüyünce zor oluyo yaa.
kredi kartı ödemesinin son günü olduğu anlaşıldığı an, sevgiyi istenildiği halde gösteremenin ne demek olduğu öğrenildiği an, yalan söylediğinde yüzünün kızarmadığını farkettiğin an, hatalarının gitgide büyüdüğü an, bütün isteğinin yumuşak tüylü ayıcığın olmadığını üzülerek hissettiğin an, her soruna, senin istediğin, seni gülümseten cevapları verebilecek insanı bulamadığın an.
kredi kartının son ödeme günü nedendir bilinmez insana o eski, sadece sabah erken kalkıp çizgi film izlemenin tek gaye olduğu günleri getiriyor insanın aklına.
bayramlarda küçüklere harçlık verilip de sizin es geçildiğiniz an.
Oyuncakçı dükkanının önünden geçtiği andır.
eve dışarıdan erken döndüğü için ağlayan, yada marketten istediği alınmadığında dünyası başına yıkılmışcasına üzülen bir çocuk gördüğünde insanın çocuk olası geliyor....
büyüdükçe üzüntülerimiz de büyüyor. yine dünyamız başımıza yıkılıyor ama bu kez markete geri dönmekle çözülmüyor.....
her sabah üniversite kapısında ulan bugün ne olacak acaba diye düşündüğü her vizden finalden önce keşke zamanı geri alabilseydim,sonra ise ulan keşke doğmasaydım dediği andır.
hayal kurmaktan vazgeçtiğini anladığı andır.çocuk olup yeniden hayal kurabilmeyi hayal eder,bunu bile yapamaz...
finallerin gitgide yaklaştığı şu günlerdir .
insanın, küçük bir çocukken seni üzüp ağlatan problemleri düşündükçe keşke hala onlar için üzülüyor olsaydım, dediği andır. ilkokul önlüklü bir çocuğun annesinin elinden tutarak evine doğru yürüdüğünü gördüğü andır. her şeyden habersiz, caddenin ya da otobüsün kalabalığından, başka insanlardan hiç etkilenmeden, başka hiçbir şeyi umursamadan babasının kucağında huzur içinde uyuyan bir çocuğu gördüğü andır.
işe gitmek için sabah altıda kalktığı her an.
sıçtık mavisiyle karşılaştığı andır.
Toy shop rafları arasında gezinirken...
pazartesi günleri en azından okulu ekip uyurdum.
koşuşturmacalardan bunaldığı andır.
30 una geldiği halde hala bekar olduğunu hatırladığı, yaşıtlarını, arkadaşlarını boy boy çocuklarıyla gördüğü andır.
yaşadığı herşey gitgide canını acıtmaya başladığı zaman çocuk olmak ister...tek derdimiz bakkaldan isteyipte alamadığımız şeker olsa...
bir daha asla çocuk olamayacağını anladığı andır.
(bkz: anket yapmışız canlar)
kredi kartı ödemesinin son günü olduğu anlaşıldığı an, sevgiyi istenildiği halde gösteremenin ne demek olduğu öğrenildiği an, yalan söylediğinde yüzünün kızarmadığını farkettiğin an, hatalarının gitgide büyüdüğü an, bütün isteğinin yumuşak tüylü ayıcığın olmadığını üzülerek hissettiğin an, her soruna, senin istediğin, seni gülümseten cevapları verebilecek insanı bulamadığın an.
kişinin hayatın üstüne son hız çökmeye başladığını anladığı an.
hayatın sillelerini art arda yediği andır.
her sabah işe gitmek için evden çıktığım andır.
güncel Önemli Başlıklar