bugün

babanin zulasinda porno bulmak, annenin zulasinda porno bulmak gibi durumlarda dahi kisinin kendisini daha anlayisli karsilamaya basladigini hissettigi zamanlardir.
dertlerininde büyüdüğünü anladığı andır...

misal; okuma derdinin bitip geçim derdinin başladığı andır.
düşlerinde uçuşan hayallerini, artık yakalayamadığını fark edersin, göz açıp kapayıncaya dek, yitip gidenin zamandan başkası olmadığını..ve rüyalara düşen yaprakların, sadece çocuksu düşlerin ağırlığına dayanıklılığını..düş yaprakları güçsüzdür, bilmezsin..oyuncak arabalar yerine sahicilerini sürmek, bakkala izinsiz gitmek degil ki büyümek, dizlerin yerine yüreklerin kanaması belki, kimi zaman aşık olmaktır büyümek, garip bir örnekle özetlersek, evrende rock dışında müzik türü olup olmadıgının farkında olmadan yaşarken birden bire andre rieu dinlemeye başlarsın, öyle de garip birşey..
gece vakti; evdeki herkes uyurken tek tek yanlarına gidip uzun uzun yüzlerine bakarken dertlerine bir çözüm arayışına girdiği an. kişi kendinden başkasını düşünmeye başladığında büyür. kendini düşünmeye başladığında tekrar 'küçülür'.
götünün kalktıgı andır.
acılara alıştığını fark ettiği andır.
annene benzemeye başladığını farkettiğin andır.
iyi olan her şeyin kötü yönünü de görmeye başladığın andır. artık o şen çoculuk bitmiştir, büyümüşsündür.
kuru fasulye pişirmeye başladığı,kira faturasının kol gibi girdiği an,suların kesildiği an,ev sahibiyle muhatap olduğu an.
hep kızdığın o sorunların artık senin olmasıdır.
haklıymışsın anne haklıymışsın baba dediğin anlardır.
annene benzediğini tüm çıplaklığıyla gördüğün anlardır.
hayatla yüzyüze gelip o çaresizliği tadttığın anlardır.
ehliyeti alıp arabayla dışarı çıkıp alemlere dalarken benzinin bittiğini farkettiğin anlardır.
ev kirasının gelen faturaların geldiği ve alışveriş için markete gittiğinde fiyatları gördüğün anlardır.para biriktirmen gerekirken ayın sonunu bile getiremediğin anlardır.
ağlıcak bir omuz ararken yalnız kaldığını ve başetmen gerektiğini yüzüne vurduğun anlardır.

oturup "büyüdüm lan ben!" diye ağladığı ve eski çocuksu yüz çizgilerini kaybettiğini fark ettiği andır. gerçekten kötü bir andır. hiç büyümek istemeyenler, hep çocuk kalmak isteyenler için. ama ne yazık ki zaman zalimdir. içinizden hiç bir şey götürmese bile, dışınızdan ve bedeninizden çok şey alıp götürecektir. büyümek bir süre sonra anlamını yitirecek yaşlanmak ağır basacaktır.
küçükLük ne kadar güzeLdi.sevdigin kızı öp kaç, a$k şarkıLarı dinLemek yok,kutu kutu pense oynarken ne kadar mutLuyduk ? sakLanbaçta birbirimizin yerini söyLemeye çaLı$ırdık.şimdi sakLandıgımız yeri kendimiz biLe buLamiyoruz.düştügümüzde dizLerimiz kanıyodu,şimdi ise kaLbimz.reddediLme korkusu yoktu, bir kez agLasak bizim oLurdu çünkü.şmdi günLerce agLıorz ama bizim değiL başkasının oLuyor. saLıncakta saLLanırken her rengi aynı anda görebiliyoduk.aşk filmlerinde en acı karakterle değil çizqi filmlerdeki en mutlu karakterle özleştiriyoduk..büyümeseydik de hayat aynı kalsaydı,kimse değişmeseydi..herşey zorlaşmasaydı.a/b/c/d olan şıklara e eklenmeseydi..muamma olmasaydı.hep gülseydik, sahte gülüşler nedir bilmeseydik.ne qüzel olurdu büyümeseydik..
bokunun iyiden iyiye kalınlaşıp, kimi durumlarda sifonun kifayetsiz kaldığı anlardır.

(bkz: az önce ben bunu gördüm)
para kazanmak zorunda kaldığı andır.
görücülerin çoğalıp,yaşın artık kendini farkettirdiği andır.
sex shop ilanı dagıtan abilerin artık size de ilanı uzattıgı andır. Nitekim abi degillerdir artık onlar.
televizyonun sesini kısmaya başladığı an.
ebeveynlerinden para istemeye utandığın andır.
"şimdiye kadar çok hata yaptım, dünyanın en bencil en adi insanı oldum, bunları kabul etmediğim oldu. kalbini kırdığım, aldattığım, aldatıldığım oldu. ama sen olmayınca bütün kavramları birbirine karıştırıyorum, iyi bi insan olmamın tek sebebi sensin, en güzel yanımsın. aşkından kalbim parçalanmak üzere, seni her gördüğümde kalbim midemin üstünde, değil dokunmak bakmaya kıyamıyorum" diye tutup karşınızdakini sarsamadığınız andır. sarsarsanız, ortada incinecek çok kişi vardır, üstelik başta bakmaya kıyamadığınız olmak üzere kaybedecek de çok şey, çok değerli insan(lar) vardır.

ergenlikte olsa bunu yaparken bi dakika olsun düşünmezsiniz belki, nolursa olsun dersiniz söylersiniz. ama maalesef...
bir lise çıkışında liselilere bakıp kaldığın andır.
en sevilen tişörtün kollarının omuzda, eteklerinin ise göbek deliğinin 2-3 parmak üstünde kaldığının anlaşıldığı andır.
kişinin albert camus'un yabancı romanını okuyup bitirdiği an hissettiği durum. *
babanın içinden çıkamadığı hesapları, senin de yaptığın andır.
üniversite için gidilen şehirde yurda yerleşirken annenizle gözgöze geldiğiniz,'' nasıl yani gideceksin ve ben burda , bu yabancı şehirde yalnız kalacağım öyle mi'' dediğiniz andır, yani siz öyle sanabilirsiniz ilk başta ; ama daha acı gerçekler vardır, size büyüdüğünüzü anlatmak için pusuya yatmış beklemektedir: hayatı tek başına omuzlama telaşı...
sevdiği insanı arzulamaya başladığını fark ettiği an.
güncel Önemli Başlıklar