bugün
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar10
- sözlük erkeğinden damat olmaz15
- vatandaşlık farkı alan otel26
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge14
- nazar değdi sözlük12
- çabuk vazgeçen insan8
- crop giyen erkek10
- sözlük kızından gelin olmaz22
- hamas bir terör örgütüdür23
- fatih terim'in yuhalanması9
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip8
- icardi190529
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi16
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
sigarayı bırakmış bünyeyi, maruz bıraktığı efkâr seviyesi ile bir cigara tellendirme ihtiyacına gark eden şiirlerdir.
Örnek verelim:
sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair
telgrafın tellerini kurşunlamalı
öyle değildi bu türkü bilirim
bir de içime
-her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
haberler bilirim mektuplar bilirim.
gamdan dağlar kurmalıyım
kayaları kelimeler olan
kırk ikindi saymalıyım
kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
baştan ayağa ıslanmalıyım
gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.
içimde kaynayan bir mahşer var
bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
ya da çamaşır sererken bahçelerinde
birden alıverirler kara haberini
okul dönüşü bir trafik kazasında
can veren oğullarının.
bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
örneğin hint okyanusu gibi derin
isyanın kapkara sularına dalan.
nice akşamlar bilirim ki
karanlığını
bir millet hastanesinde
dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
başını kalorifer borularına gömmüş
beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
haber sormaya korkan
genç kızların yüreğinden almıştır.
bir de baharlar bilirim
apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
anadolu bozkırlarında
istanbul’dan çıkıp diyarbekir’e doğru
tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
cesur otobüs pencerelerinden
bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.
yazlar bilirim memleketime özgü
yiğit köy delikanlılarının
incir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
diğeri kan ter içinde yayla yollarında
mavzerinin demirini alnına dayamış
yüreği susuzluktan bunalan
içinden mahpushane çeşmeleri akan
ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
apansız silahına davranan
nice delikanlıların figüranlık yaptığı
yazlar bilirim memleketime özgü
güzler bilirim ülkeme dair
karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
kalbim gibi
kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
titreyen kenar mahalle çocukları
bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.
kadınlar bilirim ülkeme ait
yürekleri akdeniz gibi geniş, soluğu afrika gibi sıcak
göğüsleri çukurova gibi münbit
dağ gibi otururlar evlerinde
limanlar gemileri nasıl beklerse
öyle beklerler erkeklerini
yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.
isyan şiirleri bilirim sonra
kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
harfler harp düzeni almıştır mısralarında
kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.
müslüman yürekler bilirim daha
kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
eller bilirim haşin hoyrat mert
alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
her kırışığı sorulacak bir hesabı
her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.
bütün bunların üstüne
hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
adın kurtuluştur ama söylememeliyim
can kuşum, umudum, canım sevgilim.
Örnek verelim:
sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair
telgrafın tellerini kurşunlamalı
öyle değildi bu türkü bilirim
bir de içime
-her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
haberler bilirim mektuplar bilirim.
gamdan dağlar kurmalıyım
kayaları kelimeler olan
kırk ikindi saymalıyım
kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
baştan ayağa ıslanmalıyım
gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.
içimde kaynayan bir mahşer var
bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
ya da çamaşır sererken bahçelerinde
birden alıverirler kara haberini
okul dönüşü bir trafik kazasında
can veren oğullarının.
bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
örneğin hint okyanusu gibi derin
isyanın kapkara sularına dalan.
nice akşamlar bilirim ki
karanlığını
bir millet hastanesinde
dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
başını kalorifer borularına gömmüş
beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
haber sormaya korkan
genç kızların yüreğinden almıştır.
bir de baharlar bilirim
apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
anadolu bozkırlarında
istanbul’dan çıkıp diyarbekir’e doğru
tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
cesur otobüs pencerelerinden
bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.
yazlar bilirim memleketime özgü
yiğit köy delikanlılarının
incir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
diğeri kan ter içinde yayla yollarında
mavzerinin demirini alnına dayamış
yüreği susuzluktan bunalan
içinden mahpushane çeşmeleri akan
ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
apansız silahına davranan
nice delikanlıların figüranlık yaptığı
yazlar bilirim memleketime özgü
güzler bilirim ülkeme dair
karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
kalbim gibi
kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
titreyen kenar mahalle çocukları
bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.
kadınlar bilirim ülkeme ait
yürekleri akdeniz gibi geniş, soluğu afrika gibi sıcak
göğüsleri çukurova gibi münbit
dağ gibi otururlar evlerinde
limanlar gemileri nasıl beklerse
öyle beklerler erkeklerini
yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.
isyan şiirleri bilirim sonra
kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
harfler harp düzeni almıştır mısralarında
kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.
müslüman yürekler bilirim daha
kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
eller bilirim haşin hoyrat mert
alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
her kırışığı sorulacak bir hesabı
her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.
bütün bunların üstüne
hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
adın kurtuluştur ama söylememeliyim
can kuşum, umudum, canım sevgilim.
güncel Önemli Başlıklar