bugün
- bütün sözlük erkekleri alçaktır14
- jose mourinho22
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu10
- neden sürekli kabız oluyorum18
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı17
- anın görüntüsü31
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- sabah başlayan baş ağrısı8
- victor osimhen9
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko24
- bimde çalışanda akıl var mı17
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı30
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı11
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
bir canlı türü düşünün:
doğanın verdiği bütün imkanları suyunu çıkartırcasına kullanıyor. doğada asla yıkılmayacak ve canlı dokuda toksik olabilen kimyasalları doğaya bırakıyor. nükleer enerji denilen ufak bir yanlışın nelere mal olduğunu çernobil de gördüğümüz enerji türünü kullanmakta ısrarla kararlı bir memeli.
asit yağmurlarının, küresel ısınmanın, ozon tabakasının delinmesinin baş müsebbibi. karbon, azot ve su döngülerindeki bozulmaya katkısı büyük.
şimdi bu canlı türü kanserleşmiş bir hücreden farklı mı acaba? o da kendi kuyusunu kazarak hayat bulduğu şeyi öldürme derdinde, insan da...
doğanın verdiği bütün imkanları suyunu çıkartırcasına kullanıyor. doğada asla yıkılmayacak ve canlı dokuda toksik olabilen kimyasalları doğaya bırakıyor. nükleer enerji denilen ufak bir yanlışın nelere mal olduğunu çernobil de gördüğümüz enerji türünü kullanmakta ısrarla kararlı bir memeli.
asit yağmurlarının, küresel ısınmanın, ozon tabakasının delinmesinin baş müsebbibi. karbon, azot ve su döngülerindeki bozulmaya katkısı büyük.
şimdi bu canlı türü kanserleşmiş bir hücreden farklı mı acaba? o da kendi kuyusunu kazarak hayat bulduğu şeyi öldürme derdinde, insan da...
10 yıl sonra bir uuser tarafından hatırlanan motto. 99 yılında, matrix'deki ajan smith abimiz, morpheus'a gayet güzel izah etmişti bunu.
sabahlara kadar tartışılası konu.
her iki tarafta da olasım geliyo. olurunu da düşünmediğim zaman olmuyo değil, olmuyor şeklini de. ama kendi söylediğim şeyleri, kendim çürütüyorum kolayca. çünkü her iki kolu da açık konular. bir orada, bir burada olabiliyorsun.
pekâlâ, düşündüm öyle bi canlıyı basite indirgeyerek:
bir adam varmış. yaşadığı ülke de; türkiye imiş. sürekli işine araba ile gidiyormuş. birgün ya ben hep bencil düşündüm, işime arabayla gittim- geldim bir bisiklet alayım demiş. zaman kaybetmeden bir spotçudan, 18 vites bianchi bisiklet almış. ilk heyecanı sebebiyle, etrafa vermediği zarar için kendini seven bir birey olarak ilk bir haftayı cillop gibi geçirmiş. fakat bakmış ki; hergün bir buçuk saat erken kalkmak, bir buçuk saat erken yatmak zorunda kalıyo. işe gittiğinde ayaklarında hafif ağrılar, baldırlarda kesilmeler ve sonucunda da iş gücü kaybı. hiçbir işveren istemez, sen istemessin, ben istemem. karısının, kızının yüzünü az görmeye başlamış. ta ki kızının zerzenişiyle son bulmuş:
- baba, seni haftada birgün görmekten sıkıldım.
adam o günden sonra yemiş, yedirmiş.
hadi bakayım bir ay et yeme, avlanma, arabaya binme, soba yakma... alıştırılmışsın. ama ben alıştırmadım, suçsuzum. en azından böyle tatmin oluyorum.
herşey için geç kalındığının da bir göstergesidir bu.
doğayı yok etme sebebi; var olma isteğidir. bişeyleri kazanmak için bişeyleri kaybetmektir. çıkacağın kapı yine aynı; var ederken yok et. milyarlarca senedir bu böyle bir klasiktir. nasıl değiştirebilceksin ki? adam ateşi bulmuş. umrunda mı hava, su, toprak. düşünmemiş bile ateşin nereye gideceğini. büyük bir düzen bu. bizler kendi hayatımızı değiştiremiyorken milyarlarca yıllık dünyanın, milyarlarca insanın yaşamını değiştirmek mi? işte o imkansız. çabalar boşa gidecektir. bunun adı; karamsar olmak değil, gerçekleri yaşamak. zararını da gören doğadır. ne ediyim? nerelere gidiyim?
hani hep aynı şekilde dönüyo ya şu dünya. haa işte o olay. hangi konuya gitsek, iyiye çevirmeye çalışsak, iyimserlik göstersekte bitiğiz. çünkü olayların bu yönde kötüye ılımlı bir şekilde gelişmesi düzenin en büyük parçası olmuş.
amcamın biri parayı bulmuş. o zamanlar nerden bilecek ki napolyon yavşağının bile para para diye anıracağını.
her iki tarafta da olasım geliyo. olurunu da düşünmediğim zaman olmuyo değil, olmuyor şeklini de. ama kendi söylediğim şeyleri, kendim çürütüyorum kolayca. çünkü her iki kolu da açık konular. bir orada, bir burada olabiliyorsun.
pekâlâ, düşündüm öyle bi canlıyı basite indirgeyerek:
bir adam varmış. yaşadığı ülke de; türkiye imiş. sürekli işine araba ile gidiyormuş. birgün ya ben hep bencil düşündüm, işime arabayla gittim- geldim bir bisiklet alayım demiş. zaman kaybetmeden bir spotçudan, 18 vites bianchi bisiklet almış. ilk heyecanı sebebiyle, etrafa vermediği zarar için kendini seven bir birey olarak ilk bir haftayı cillop gibi geçirmiş. fakat bakmış ki; hergün bir buçuk saat erken kalkmak, bir buçuk saat erken yatmak zorunda kalıyo. işe gittiğinde ayaklarında hafif ağrılar, baldırlarda kesilmeler ve sonucunda da iş gücü kaybı. hiçbir işveren istemez, sen istemessin, ben istemem. karısının, kızının yüzünü az görmeye başlamış. ta ki kızının zerzenişiyle son bulmuş:
- baba, seni haftada birgün görmekten sıkıldım.
adam o günden sonra yemiş, yedirmiş.
hadi bakayım bir ay et yeme, avlanma, arabaya binme, soba yakma... alıştırılmışsın. ama ben alıştırmadım, suçsuzum. en azından böyle tatmin oluyorum.
herşey için geç kalındığının da bir göstergesidir bu.
doğayı yok etme sebebi; var olma isteğidir. bişeyleri kazanmak için bişeyleri kaybetmektir. çıkacağın kapı yine aynı; var ederken yok et. milyarlarca senedir bu böyle bir klasiktir. nasıl değiştirebilceksin ki? adam ateşi bulmuş. umrunda mı hava, su, toprak. düşünmemiş bile ateşin nereye gideceğini. büyük bir düzen bu. bizler kendi hayatımızı değiştiremiyorken milyarlarca yıllık dünyanın, milyarlarca insanın yaşamını değiştirmek mi? işte o imkansız. çabalar boşa gidecektir. bunun adı; karamsar olmak değil, gerçekleri yaşamak. zararını da gören doğadır. ne ediyim? nerelere gidiyim?
hani hep aynı şekilde dönüyo ya şu dünya. haa işte o olay. hangi konuya gitsek, iyiye çevirmeye çalışsak, iyimserlik göstersekte bitiğiz. çünkü olayların bu yönde kötüye ılımlı bir şekilde gelişmesi düzenin en büyük parçası olmuş.
amcamın biri parayı bulmuş. o zamanlar nerden bilecek ki napolyon yavşağının bile para para diye anıracağını.
dünya deri kanserine mi yakalanmış acaba sorusunu akıllara getiriyor.
harika bir söylemdir,dünyayı rezil eden insanlık en vahşi dönemindedir.
Bir canlı düşünün ki diğer tüm canlilardan farklı hareket ediyor, oradaki sisteme ayak uydurmak yerine kendi sistemini kuruyor. Böyle bir canlı için şunu söylemek son derece olağandır, bu dünyadan değil! Hz. Adem li yaradılış hikayesinin ispatı olarak görüyorum bu durumu.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar