bugün

hollywood'un olmazsa olmazlarından biridir. dünyanın en güçlü şirketleri bir filme sponsor olmak için bazı ufak şartlar sunarlar. eğer yapımcı bunları kabul ederse ortaya güzel bir "al gülüm ver gülüm" dayanışması örneği içer. alan memnun veren memnundur. bir nevi win win modeli.
parayı veren düdüğü çalar sözünden hareket edersek gayet de normal olan bir durumdur. para tüm dünyada yahudilerin elinde olduğundan eylem ya da başka herhangi bir olaya kalkmadan kendi propagandalarını yaptırmaktadırlar. önüne geçelim derseniz yine siz kaybedersiniz, çünkü sinema sektörü para olmadan hiç bir halta yaramaz maalesef.
sözde yahudi soykırımına tüm dünyanın inanmasına sebep olmuştur.
neden garipsendiğini anlamadığım propagandadır. mozambik halkı bu kadar güçlü olsa onlar da kendi propagandasını yaparlar.
bir grup kurnaz iş adamının fabrikasyon üretimi şeklinde olan hollywood'un, kapitalist devlet ve özel sektör yapısı nedeniyle bir çok alanda kullandığı propaganda yöntemlerinden biridir yahudi propagandası. kültür emperyalizmine de giden bu yoldan holywood, "amerikan kültürü" maskesi altında, hemen her nevi fikir ve ideoloji akımını da icra ve ihraç sahasına koymuştur. dolayısıyla ihraç edilen sadece meta olarak addedilen amerikan malları, amerikan kültürü olmayıp, aynı zamanda ideolojiler de olmuştur.

örneğin iki dünya savaşı arası yaşanan diktatörlük dönemi holywood'un "banko" konusudur. piyasadaki savaş temalı film endüstrisinin ağa babası olarak, film sonları verilen "demokrat", "insan hakları savunucusu", "özgürlükçü" amerika figürü bu bağlamda soykırım yaşamış yahudi halkının yılmaz savunucusu olarak da dikta edilmeye çalışılmıştır. aklıma ilk gelen örneği de hayat güzeldir filmidir.

bir diğer durum ise amerikan sinemasında ustalıkla kullanılan simgesel öğelerdir. izleyiciyi rahatsız etmeden, filmlerin başına, sonuna, ortasına iliştirilen simgeler ve ritüeller de bilinçsiz bir izleme eylemiyle beyinlerin bir yerlerine kazınıveriyor. bu sübliminal işleme, bir diğer benzer sembol görüldüğü takdirde çağrışımlar uyandırarak bilinç altı mekanizmasını hareketlendiriyor. siyonist ve evangelist para babalarının her yıl milyonlarca dolar harcıyarak çektirdiği ve fenomen olmuş filmler aslında bu amaca hizmet ediyor. örneğin armageddon, ihtiva ettiği mitsel anlamı itibarı ile sıradan bir filmin ötesinde yahudi ve evangelistlerin taassupla inandığı "kutsal" bir savaşın filme yansımış şeklidir.

geçmişinde sovyetler düşmanlığını açık açık buradan propaganda eden, bugün, özellikle de ikiz kule çöküşü tertibi sonrası islam fobisi yansıtan, evangelistlerin kontrolü altındaki holywood, farkında olunmadan da bir yahudi propagandası yapıyor.
(bkz: boy in striped pijamas) nazi kampında öldürülen küçük bir çocuğu anlatır. olmayan çocuk için siz empati kurup ağlarsınız.
1945 ten beri süregelen yahudi propagandasının sadece sinema koludur.
hiç bitmez nedense bu konu her daim gündemde tutulur, kahrolsun siyonizm.