bugün

Özür dilerim. O beklenen gelmeyecek.
Paran olsun düzelir. Lakin oda bizde yok...
Boşuna kulaç atıyorum. Olduğum yerde volta atıyorum..
Her seyin daha da kotuye gitmesi gerçeği ile aynidir.
Hiçbir şey kendiliğinden güzel değildir. Çevrenizde sizi etkileyecek kişi ve durumları kontrol altına almazsanız da bu kötü durum sizin için kaçınılmaz ve sürekli olur.

Kısacası; siz düzeltmezseniz tabiki düzelmeyecektir. Biraz emek verin.
Dogruluguna inandığım ama delu gibi de korktugum onerme.

Ne ben ankarada mutlu olabileceğim, ne arkadaşlarım iyi insanlar olucaklar. Bir yeri sevdiren arkadaslardir denir hep. Gercekten öyle. O yuzden ankarayi sevmeme ragmen arkadaslarimi dusundukce soğuyorum. Keske benimde guvenebilecegim iyi bir dostum olsaydi.
en ufak bir taşı yerinden kaldırabilirsek belki rüzgar bize doğru eser ve düzelmesi gerekenler için küçük ama büyük bir adım olabilir.
Eğer sorun mekandaysa degistirirsin veya arkadaş cevresindeyse silersin yeni insanlar tanırsın ama inancını yitirmissen geleceğe mental olarak tırlatmışsan durum gerçekten böyledir.
Yak aga yak söyleminin ortaya çıkmasına neden olan durum.
Hayatında her şeyin yolunda gitmediği dönemlerde hissedilendir. Ama sonsuza kadar sürmez, sürecek gibi hissettirip uzun süre hayatı zehir eder.
72 gün sonra editleyeceğim.
Şimdilik güzel günler görene kadar körüm sözünün kemikleşmiş halı.
Hayata, güzel bir yemekten bile zevk alamayacak kadar karamsar bakma durumudur.

Düzelmeyecek olan ne? Bir kayıp mesela. En yakınının ölmesi. Bundan daha fazla eksik hissetme, yarım hissetme durumu bence olamaz. Ve bu asla geri döndürülemez bir şeyken bile insanoğlu alışıyor.

Bunun dışındaki sebepler düzeltilemez değil, mahkum olmak ve hayatta artık sadece nefes almaktır.

Her şeyin güzel olacağına inanmak ve çabalamak tek kurtuluş noktası.
Büyüklerin yıllardır sabret dua et düzelir demesi ama bir türlü düzelmemesi.
(bkz: makus talih)
ihanet aslında sadakatin tavrını sever..