bugün

herhangi bir mezarlığın önünden geçerken bu hisse kapılır insanoğlu.kısa süreliğine de olsa ne hayat kaygısı,ne dünyevi hırs ve istekler düşünülür.hepsi unutulur bir süre için.hayatın ne kadar boş olduğunu idrak eder bünye.ama mezarlığı biraz geçip,insan kendine gelince kullandığı arabanın gazına abanır ve "mnskym gene işe geç kaldım,müdür derimi yüzecek" diye düşünerek hayatına ve hırslarına kaldığı yerden devam eder.
sarf ettiğin emeklerin birgün hiç bir işe yaramadığını anladığın andır.
sağlığınızı kaybettiğiniz andır.
ölümle birlikte hayata, maddi yaşantıya boş bakmanızla beraber hissedilen durum.
imamın münasip yerinize pamuğu tıkadığı andır.
beslenme çantanızda meyve suyu olmadığı an, bir beslenme çantanızın olmadığını anladığınız an. *
sevginiz tek taraflı olduğunu anladığınız an da olabilir.
işin işten gectigi, ruhun bedeni terk ettigi, pamuklanıp bodrum katına tasınıp yeni ev arkadaslarıyla munker ile nekir le tanıstıgınız an.
nerde dedelerimiz, ninelerimiz. hiç kimse bu dünyada kalıcı değildir. az da yaşansa çok da yaşansa her kesin gideceği yer kara topraktır. günü, vadesi dolan ayrılır gider...
neden? nasıl? ne zaman? ne kadar? nereden? nerde? deme? hadi lan? bunların hiç birinin olmadığı an...!
zamanın ne kadar çabuk geçtiğini farkettiğiniz zaman.
boşlukları doldurmaya başladığın andır.
çirkin ördek yavrusunun sudaki yansısını gördüğü an.
binbir emekle girilen el emegi goz nuru entrynin anlasilmadigi andir.
yalnız kaldığınız zor anlar..
yanınızda birisi son nefesini vermek üzereyken, elinizden hiç bir şey gelmediğini gördüğünüzde.
depresyona girip intiharı düşündüğünüz an.
çoğu zor zamanın hemen ardından yaşanan, hayatın bir paradoks olduğunun farkına varıldığı anlardır. ne tuhaftır ki gerçekten andır bu zamanlar; bu anlar dışında hiç bir zaman hayatın boş olduğuna inanılmaz.
işte yine bir bilmece
soruya baktım ümitsizce
cevabı sen,yok hiç şüphem
söylemem mümkün değil
delilik bu aşk değil.
babanızın "baba adımı nerden esti de koydunuz?çağlar ne demek?" sorusuna "osurur sıçar çağlar" diye cevap vermesi
yapacak hiçbir şeyin olmadığı anlardır ve aslında dünyanın ne kadar gereksiz olduğu anlaşılır elimde olsa ne gelirdim ne yaşardım ne de ölürdüm denir...
(bkz: sözlüğün hacklenmesi)
gözlerindeki ışığın bittiğini atık seni sevmediğini senin olmadığını sölyediği senin ise arkasından bakakalırken ruh halin .... bana öyle olmuştu ve en iyi böyle tarif ettim nacizane
ormanda sırtınızı dayadığınız agaçtan elinize bir karıncayı alıp işaret parmağınıza kadar sürükledikten sonra onunla yüzyüze gelmek. siz sorarsınız o cevaplar...
en sevdiğiniz insanlardan biri, bir adım ötenizdeyken ona dokunamadığınız, sevdiğinizin sizin sesinizi, ta en içinizden "beni sensiz bırakıp gitme" haykırışlarınızı duymadığı an. hepimiz için eninde sonunda gelecek an. yeşil bir örtüye sarılmış tabut ve çaresiz insancıklar kalabalığı. işte tek gerçek o an.