bugün

şeriat'ın kelime anlamı islam hukuku olduğundan dolayı, e islam hukukunu da kur'an i kerim teşkil ettiği için ve müslümanların "kitaplara iman" dan dolayı inandıkları için her müslüman şeriatçıdır. müslümanım ama şeriatçı değilim sözü çelişkili bir sözdür.
yanlış bir önermedir. lakin böyle olsaydı ortada bir problem olmazdı. mesele müslüman olup da şeriatı kabullenmeyen zihniyettedir.
şeriat'ın farz olan ibadetleri yerine getirmek olduğunu bilenlerin düşünmeden onaylayacağı bir şeydir. namaz kılmak dahi yeterli olacaktır.
"şeriat günümüz dünyasına uymuyor." ya da "şeriat bizi geri götürür, gericiliktir" gibi söylemlerde bulunan bir müslüman, allahın kitabını küçümsüyor, allahın ayetlerini inkar etmiş oluyor ki bu da insanı imandan edebilir. o yüzden şeriatı eleştirirken bir kez daha düşünmelidir.
aynı zihniyet tüm felsefecilerin ateist olduğunu da düşünür.
yanlış bir önermedir. zira elhamdülillah müslümanim lakin şeriattan yana değilim.
Her koministin ibne olması gibi bişeydir.
"zina yapan ya da içki içen müslüman değildir" diye bir beyan yoktur bu başlıkta. bu yorumu yapan bir tarafından uydurmuştur.
(bkz: şeriatın yanlış anlaşılması)
şeriat, allah'ın koyduğu her kanunun bizatihi adıdır. misal, namaz kılmak veya oruç tutmak da islam şeriatının birer parçasıdırlar. çünkü bunlar, allah'ın emirleridir. bu nedenle ''ben şeriata karşıyım'' diyen kişi, bizzat allah'ın emrine karşı demektir. hiç bir müslüman, allah'ın emrine karşı olur mu? bu emri uygulamasa dahi, başkalarının uygulamasına engel olur mu? bunu yaptıktan sonra hala daha, ''ben dinsiz değilim'' diye dövünebilir mi? bu nasıl bir çelişkidir?

ancak günümüzde seküler çevre tarafından yaratılan ''şeriat'' algısı; tüm kadınların peçeyle kapandığı, kadınların araba süremediği, erkeklerin 320 cariye ve 4 kadınla beraber sevişebildiği bir kanunlar dizisi olarak göze çarpmaktadır ki; bu nedenle bazı müslümanlar ''ben şeriata karşıyım'' diyebilmektedirler.

bediüzzaman'ın, ''zaman büyük bir müfessirdir(yorumcudur)'' sözü meşhurdur. bu lafızdan yola çıkarak; 1400 seneden beri insanlığın aldığı yolla islam'ı bağdaştırmak pekala mümkün. islam şeriatı olduğunda, kölelik gelecek diye bir kaide veya çok eşlilik gelecek diye bir kaide yok. misal vermek gerekirse osmanlı devletinde uygulanan ikili kanun sistemi buna güzel bir örnek teşkil eder. bir yandan ''örfî kanun'' öte yandan ''şerî kanun'' vardı. günümüzde de pekala medenî kanunla şerî hükümler birleştirilebilir. örneğin, islam'da 4 kadınla evlenilmesi helaldir; ancak farz değildir. islam'da esas olan farzın uygulanmasıdır, öteki kanunlar zamana göre uygulanıp uygulanmayabilir, tevil edilebilir. yani, islam'ın helal kıldığı bir şeye şerÎ olarak değil, örfÎ olarak engel olmak, islam'a karşı gelmek demek asla değildir. nitekim osmanlı devleti zamanın şartlarına göre içkiyi dahi serbest bırakıp ondan vergi almıştır, mürtedlerin öldürülmesi helal olduğu halde, onları ta'zir cezasına çarptırmayıp öldürülmesine izin vermemiştir, bunlar islam'a karşı gelmek değil, zamana göre içtihatta bulunmaktır.

şunu belirtmek gerekir ki, islam fıkhında, kapanmayan kadınlara uygulanacak bir yaptırım dahi yoktur. isterseniz şeriatın en katı biçimini uygulayın, hiçbir otorite veya kişi, bir kadına ''sen neden kapanmadın?'' diye bir ceza uygulayıp, bunu islam'a mal edemez. bu konuda bayan kardeşlerimiz de rahat olsunlar.

unutulmasın ki, sol kesimin, kemalist rejimin insanların kafasına soktuğu ''şeriat'' algısı gerçeği zerre yansıtmamaktadır. bu gerçeği kendileri de bildiklerinden, her daim şeriatın ve allah'ın karşısında olmuşlardır.

''modern şeriat'' olarak telakki edilebilecek bir diğer yorum da, devletin bir erki olarak kullanılacak şeriat değil de, toplumun bir yapısı olarak kullanılacak şeriattır. başbakanın dile getirdiği ''dindar nesil projesi'' böyle bir adımdır. toplum dindar olduğu zaman, islam fıkhının uygulanmasına gerek kalmaz, şeriat yürürlükte olmasa da, toplumun kültürel bir yapısı olan şeriatla, bir nevî ''modern şeriat'' uygulamasına geçilebilir.
gerçek olmayan durumdur. bir devletin dini olmaz ve devlet müslüman halkının günaha girmesini engellemek gibi bir durumu yoktur. çünkü din bireyseldir. toplu halde cennete gitme veya toplu halde cehenneme gitme gibi bir şey söz konusu değil. eğer kişi müslümansa kişisel olarak kendine düşen layıkıyla islam'a uygun hareket etmektir. bunda hemfikiriz. fakat şeriat adı altında islam'a inanmayanları kesmek, zina yapanları kuma gömüp taşlamak, hırsızlık yapanın elini koparmak dinle bağdaşmaz. çünkü cennet ve cehennem kavramları bunun için hak din denen dinlerde vardır. allah'ın kuluna ceza vermek diğer kula düşmez.
müslümanım diyen şeriatı kendisi uygulayıp örnek olmalıdır, ama günümüzde kendini dindar sanan kindar ele verir talkını kendi yutar salkımı misali, kendinden başkasının şeriata uyup uymadığıyla ilgilenir. kul buyruğuyla hükümet zoruyla şerait baştan sakattır.
gerçek ve doğru olan durumdur. kavramları birbirine karıştırdığımız için anlamını kavramakta zorlandığımız bir kavramdır şeriat.
şeriat ilahi vahye ve içtihatlara dayanır.
namaza kur'an'da yer verilmiştir, zekata da yer verilmiştir, hacca da yer verilmiştir. aynı zamanda "kime, neye, hangi şartlarda itaat edeceğine ya da isyan edeceğine, kamu düzenini nasıl ve nereye kadar koruyacağına, siyasi otoritenin kaynağı ve temsiline, kiminle savaş, kiminle barış yapacağına, hangi hareketlerin suç olduğuna ve bunların cezalarına" da kur'an'da yer verilmiştir.
islam'a inanan insan bunlara inanır, kişisel ibadetlerini yaptığı gibi allah'ın sosyal emirlerini de takip eder, hayata geçirmeye çalışır. buna şeriat denir.
buna militanlık, yobazlık ya da anti demokratlık denemez. ayrıca bunun adı kulluktur.
günümüzde şeriat ve şeriatçılık kavramları o kadar alakasız yerlerde ve alakasız isimlerle beraber kullanılıyor ki.
şeriatı kendi çıkarlarına göre yorumlayan, öcü, kafa kesen, önüne geleni recm eden, idamı hoş gören, el kesmeye icazet veren bir kavrama sürükleyen hükümetlere ve uygulamalara yazıklar olsun.
kabul edilmeyen gerçektir. şeriatı kabul etmeyen bir insan zaten müslümanım diyemez ki.
Şeriat kitaplara iman demek ise evet doğru önerme. Ancak sizin anladığınız şeriat bundan ibaret birşey değil.

Biz incil ve tevrat'ın da dinlerin kutsal kitabı olduğuna inanıyoruz. Kitaplara iman budur. Ancak hristiyan ve yahudiler de bunlara inanıyor. Bu mantığa göre onlar da şeriatçıdır!
Yanlıştır. Çünkü peygamber ve dört halife dönemi'nde bile devlet yönetim şekli aynı olmamışken tek tip bir şeriat hukukundan bahsedilemez. Mesela halife osman dönemine kadar devlet tarafından alınan zekat o dönemden itibaren kişilerin hür iradesine bırakılmıştır.

Müslümanların çoğunun yanıldığı nokta, islam'ın, hayatın bütün yönlerini ve her alanını kapsadığı zannıdır. Öyle ki, çoğu müslüman tuvalete girip çıkarken hangi ayağın kullanılacağına bile islam'ın karar verdiğini, bu ve benzeri en ufak konularda bile bir kuralın var olduğunu zanneder. Böyle bir şey yok islam'da.

islam dini, bir dönem içerisinde yaşayan toplumlar tarafından kabul görmüş olan meselelere karışmaz. Mesela çok eşlilik meselesi. Bununla ilgili olduğu iddia edilen, erkeklerin 4 kadınla birden evlenebileceğini belirten ayet, uhud savaşı sonrası ortada kalan kadın ve çocukların bakımının üstlenilmesi amacı taşıyan, tarihsel bir ayettir. Aynı dönemde ve aynı nedenle inmiş olan miras hukukuyla ilgili ayet de öyle.

Kısacası, kuran'da evrensel bir hukuk ve yönetim sistemi yoktur.
peygamber ve dört halife döneminde yoktur ve ya kuran da yoktur diye düşünenlerin şu ayetleri okuması gerektirir.

casiye 18 "Sonra (Ey Muhammed) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma."

şura 21 “Yoksa onların dinde Allah'ın yasakladığı ve meşru kılmadığı şeyleri onlara meşru kılan şerikleri mi vardır? Şayet Allah'ın kendilerine verdiği kıyamete kadar mühlet ve fasıl olmasaydı aralarında hemen hüküm verilir ve onların işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için elîm bir azap vardır.”

şura 13 "Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, ibrahim'e, Musa'ya ve isa'ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir."
doğrudur bu yüzden dinsizlik güzeldir.
ben değilim. dağılın şimdi.
Hem müslümanım hem şeriat istemiyorum demek haşa büyük bir çelişkidir. Şeriat kuralları Kuran-kerim den gelir. bunu bilerek söylüyorlarsa iman da sıkıntıya düşünebilir.

Şeriattan korkmamızın tek sebebi günaha düşkünlüklerin özgürlük olarak görülmesidir.
peygamber ve dört halife döneminde bile devlet yönetim şekli aynı olmamış diyenlerin kaynağı nedir acaba?, diye sorulması gereken bir soru.