bugün

Evin balkonuna çıkıp fotoğraf makinasıyla bütün mercedes arabaların fotoğrafını çekmiştim.
Öncelikle belirteyim hemşire çocuğuyum. Doğal olarak annem haftada 2-3 kez nöbete gidiyordu ben küçükken. Bir defasında yine annem nöbetçiyken babamla birlikte aynı yatakta yatıyoruz. 3 veya 4 yaşındayım bu arada. Hani televizyon çıtlar ya aynen öyle ses duyuyorum gecenin 1 inde. Tabii korkuyorum ve hemen yataktan kalkıp uzun ve karanlık koridora bakıyorum bir süre. Ardından yavaşça babamın yanına dönüyorum fakat korkudan uyuyamıyorum. Ayrıca babam kızar diye uyandıramıyorum dahi. Sadece sessizce olduğum yerde ağlıyorum.
Tenis raketini kuzenimin kafasında kırmıştım.

Annesi terlikler kovalamıstı sonra. Akşam saatlerine kadar eve girememiştim. Eve giremeyince komşunun balkondan bizim eve geçmeyi düşündüm. Tam balkonda tıkır tıkır ilerliyorum. Evin sahibi balkonda yakalayıp balta sapıyla dövmüştü beni. Yine de balkondan atlayıp gittim ama eve.
Hatırlayabildiğim ilk ve en güzel anım. Köyde amcamlara ait olan, yaklaşık yirmi kuzunun arasına bırakıldığım andır. Kuzuların güzelliği ve sevimliliği halâ aklımdan çıkmıyor.
zaman dilimini hatırlayamayacak kadar küçüktüm, amcamın down sendromlu bir kızı vardı, çocuk aklıyla korkarız diye japon o diyorlardı, ailede herkes çekik gözlüdür ama o daha bir farklıydı sanki. yazın amcamın oğlu, diğer kuzenlerim ve ben babaannemin yanındaydık, köyde. bizim çekiği getirmemişlerdi yatılı kalamaz küçük dediler. küçük değildi biliyorduk ama aldırmadık. köydeki 2. haftamızda bütün sülale doldu eve. yengem ağlıyor, annem onun bileklerini ovuyor, amcamın yüzü donuk, babaannem ağıt yakıyor başka bir dilde, halam gözünün yaşını örtüsüne silerken çayları dağıtıyor, babamın üzeri toprak. biz ne bilelim çocuk aklıyla, ters bir şey vardı bir onu anlamıştık, üstelik bizim çekik de yoktu. çekik bir daha hiç olmadı. yüzünü örttüler, üstüne toprak attılar. en zihnime kazınmış anım buydu. ah çekik ah..
istanbula gideceğiz demişti babam, nasıl sevinmiştim.

O zamanlar bir de tek kardeşim tabi herkesin en kıymetlisi benim.

Gittiğimizi değil de gideceğimize duyduğum sevinci daha çok hatırlıyorum. Çocukluk işte.
Parklardaki tırmanma oyuncağına çıkıp uçuyorum diye atlamıştım. Yaş iki falan. Tabi sonrası sağ dirsekten ameliyat oldu.
Suraya cocuklugumda hatirladigim ilk aniyi bile yazmaya cekiniyorsam vay benim halime.
Ben kesin sevisirken ölücem lan.