bugün

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.

Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.

Deniz Eskisi
ilhan Berk
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum...
Neyzen tevfik - sosyete şiiri.
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
içimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda
anladim.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdigimde anladım...

Bir tek yaşanarak ögrenilirmis hayat, okuyarak, dinleyerek
degil...
Bildiklerini bana neden anlatmadigini, anladim...

Yüreğinde ask olmadan geçen hergün kayipmis,
Ask pesinden neden yalınayak koştuğunu anladim...

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmis gözlerden,
Neden hiç aglamadıgını anladim...
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha degerliymis,
Gözyasimi kahkaya çevirdiginde anladim...

Bir insani herhangi biri kirabilir, ama bir tek en çok sevdigi
acıtabilirmis,
Çok acittiginda anladim...
Fakat, hakedermis sevilen onun için dökülen her damla gözyasini,
Gözyaslariyla birlikte sevinçler terkettiginde anladim...

Yalan söylememek degil, gerçegi gizlememekmis marifet,
Yüregini elime koyduğunda anladim...

''Sana ihtiyacim var, gel ! '' diyebilmekmis güçlü olmak,
Sana ''git'' dedigimde anladim...

Biri sana ''git'' dediginde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmis
sevmek,
Git dediklerinde gittigimde anladim...

Sana sevgim şımarık bir çocukmus, her düstügünde ziril ziril
aglayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladim...

Özür dilemek degil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmis
pisman
olmak,
Gerçekten pisman olduğumda anladim...

Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymis, sevgi dolu
yüreklerin gururu olmazmış,
Yüregimde sevgi bulduğumda anladim...

Ölürcesine isteyen beklemez, sadece umut edermis bir gün
affedilmeyi,
Beni afetmeni ölürcesine istediğimde anladim...
Sevgi emekmis,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
sevmekmis...

Can Yücel
bir şeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı

karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk

pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli

Bülent Ecevit
ismin çok uzak
içimden söylüyorum içime sığmıyor adının anlamı
Bir adım daha atsan duyacaksın sesimi
Önümden geçip giderken
Dursan,
Dursan belki de bu kadar sevmezdim seni.
bugünün şiiri tüm kedilere gelsin. kedi aşkına.

Hayvanlarda ters giden
bir şey vardı:
Kuyrukları fazla uzun
ve bir talihsizlikti kafaları.
Sonra toplanmaya başladılar
yavaş yavaş
parçaları uydurarak birbirine,
hoş bir görünüm yaratmak için,
doğum lekeleri, zerafet, heybet.

Ama kedi,
yalnızca kedi oldu tamamlanabilen,
gururluydu:
Doğuştan her şeyi yerli yerindedir ne olsa,
kendinden hoşnut
ve tam olarak emindir ne istediğinden.

insan balık ya da kuş olmak ister,
kanatlarımız olsa der yılanlar,
köpekler müstakbel aslan,
mühendisler ozan olmaya can atar,
sinekler kırlangıçlara özenir,
inatla sinekler gibi davranır ozanlar.

Ama kedi
kedi olmaktan başka bir şey istemez,
her kedi katıksız kedidir,
bıyıklarından kuyruğuna kadar,
altıncı duyudan kıvranan saçına kadar,
gece vaktinden, altın gözlerine kadar.
Sohrap Sepehri - Suyun Ayak Sesi

https://www.youtube.com/r...arch_query=sohrap+sepehri

eser gökay'da çok güzel seslendirmiş. eğer vaktiniz ve sabrınız varsa bütün şiiri dikkatlice dinleyin. tek kelime ile harikaa.
Ben sizden de değilim, diğerlerinden de.
Ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden,
tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını
aklının yerine koymayanlardanım.
ben hala şiir okuyanlardanım.
ben ölürken vatanını yahut dinini değil
sevgiliyi düşünecek olanlardanım..
biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya,
sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya,
anamız çay demliyor ya güzel günlere,
sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa,
sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız,
bu, böyle gidecek demek değil bu işler,
biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz.
ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını,
işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.

cemal süreya
“birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağıkarıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk "

Bülent Ecevit.
Geçti beklemem açıklamanı
Adaletsizlikte bulduk seni
Bırakma yine de kendini
Üzülme artık neye yarar.
Ne hasta bekler sabahı
Ne tazé ölüyü mezar
Ne şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar...
köylüleri öldürmesek de olur
hatta onların kalın suratlarını
görmezlikten gelebiliriz
yapılacak çok şey var daha
sözgelimi ben, kendim
hiç hayıt ağacı görmemişim
görmeden ölürüm diye korkum da yok
değil mi ki albatrosu baudelaire'den
yves bonnefoy'dan semenderi öğrendim
bir gün bakarsınız
şu güzelim bilgiç beynimi kırıp
teneşir tahtası olarak kullanabilirim.
Bayıldım kaş çatışına
Bayıldım çapkın baygın bakışına
Yangın çıkarsa hoş olur da yanında
Tutuşmak tutuşmak

Bayıldım iç çekişine
Bayıldım bittim öldüm gülüşüne
Aşkım tutarsa hoş olurdu sana
Sarılmak sarılmak

Pantalonunu sevdim
Çıkar onu bebeğim
Hadi gel bize gidelim
Gömleğini çok sevdim
Çöz onu meleğim
Hadi gel bize gidelim.

---gökhan tepe şiiri---
nerden çıktın karşıma bela mısın şer misin,
doldurup depomu, başımdan gider misin?

edit: eksi oyun sahibi pompacı yusuf herhalde.
görsel
RASGELE

Ellerin
Ellerime değse rasgele
Parmağın, parmağıma
içimden yıldızlar uçuşur
Sana, taa sana.

Gözlerin
Gözlerime değse rasgele
Dizlerin, dizlerime
Yağmurlar yağar içime
Taa içime.

Bir soluğun değse,
Bir dudağın değse yüzüme
Bir daha
Bir daha değse

Ve bir daha değse

Rasgele!..

Orhan Murat Arıburnu
bıraktın da gittin

yapmaz, kopmaz o candır dediğimi söktün de gittin
ben sen iken sen ben iken tek i ayırdın da gittin
gitme demek acıyor demekmiş öğrettin de gittin
senden geriye ne kaldıysa başıma yıktın da gittin

sefayı kedere beyazı siyaha kattın da gittin
suçum neydi günahım neydi yarım bıraktın da gittin
çok sevdim, çok ne ki pişman ettin de gittin
baktığım her yerde sen vardın her yeri aldın da gittin

göz ışığımdın ışığımı karanlığa gömdün de gittin
gündüzüm gecem iken günleri bana düşman ettin de gittin
gelişinle can verdiğin yerlerin canını aldın da gittin
birlikte ölecek iken yalnız mezara koydun da gittin
Gidip gelirken sürekli,

Bir anlamsız koşuşturmacadan ibaret.

Bu hayat üzerime bir rüzgar ve ağaç ile gelirken, kötü bir insan pencereden sırıttı..

Gidip gelirken sürekli,

Ben bu saati kumla tıkayan zaman bağımlısı.

Bi sürgün istedim ve hak ettiğim can sıkıntısı..
Alnına konsun bu öpüş
Ve,şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama ,Umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.

bir düşün içinde düş- edgar allen poe
Ne ararsın Tanrı ile aramda?
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa neden türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne.
Yoksa sana bir zararım içerim.
ikimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.

işgaldeki hali sakın unutma,
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın amma,
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

Neyzen Tevfik
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar

Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.

Her darbene tehammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Cemal Safi - Git
Ve gördük ki
mekan değildir,
Zamandır önemli olan.
Ve lakin o da değildir,
Eylemdir önemli olan,
Ve o dahi değildir kalp olmadıkça...

Cahit zarifoğlu~
Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim,
bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim,
bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim,
ama senden başka kimse duymayacak kimse anlamayacak.

Mevlana.