bugün

her hayatın tek bir rüyası
var diye mi sen geldin.
Herkes yalnız ölecek arkadaşlar. Evet.
Yanımda bana hesap ödetecek adamı taşımam.
görsel
Garson: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk!
Cemal Süreya: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın?
Garson: Anlamadım efendim?
Can Yücel: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun…
Garson: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız?
Nilgün Marmara: Sen ne getirdin bana çocukluğundan?
Garson: Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
Edip Cansever: Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
Ne ölmek nefessiz kalmaktır; ne de yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevilmeyi hakeden birine yaşamını harcamaktır.

alıntı.
"senin havan benim çakmağımın gazını doldurmaz." sözü akıllara zarardır.
Ben hiçbir zaman düşersem tekrar kalkarım ya demedim. Hep ben sağlam basarım, sarsılmam, ayakta dimdik durabilirim dedim.
Ben Türk'üm.
"içimde kırk kadın. Kırkı da yabancı, kırkı da öteki."
Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.
iyi ki doğdum. bu iyi bir söz.
görsel
görsel
Fransızca'da özlemek yerine eksik bırakmak fiili varmıs. Mesela "Onu özlüyorum." değil de, "O beni eksik bıraktı." diyorsun. Fazla anlamlı.
görsel
görsel
(bkz: seveni sikerler sikeni severler) her günün sözü.
Aslında hiç kimsenin umrunda değiliz...
Radyoda bir şarkı çalacak. Neşet Ertaş "Neredesin Sen?" diyecek. Yaşadığın coğrafya anlamsız gelecek, ona gitmek isteyeceksin, gidemeyeceksin.
tenin esmer , ruhun sarışın.
Sevişmek isteyen kızlar eqlesin!

;)
Er kişiysen görevin neyse başar,
Zevke eğlenceye hayvan da koşar.
(bkz: Atsız)
bir söz değil, bütünü belki ama 5 sene önce yazmışım, paylaşmak istedim. bu arada; gerçekten benim oldu da *

ve rüyamda seni buluyorum.
ellerin, kırışık parmakların ve yanağındaki çukurla sensin işte.
yanımda oturuyor, bana bakıyorsun.
birden içimden gelen dayanılmaz isteğe karşı koyamayarak öpüyorum seni.
karşı koymuyor, karşılık veriyorsun üstelik.
dudaklarının tadını bile hissediyorum hala.
sonra birden uyanıyorum çünkü rüyada dahi olsa ruhum bu heyecanı, bu kusursuz duyguyu kaldırabilecek kadar yürekli değil.
heyecanla kalkıyorum yatağımdan, sana dair bir şeyler arıyorum etrafta.
yıldızlar aynı yerinde, ay parlıyor yine, deniz karşımda tüm sükunetiyle uzanıyor, ağaçlar, dağlar yine aynı hareketsizliğiyle duruyorlar karşımda ama sen yoksun.
hayatımda olduğun gerçeği bir nebze de olsa rahatlatıyor beni, teselli veriyor amma ve lakin ben daha fazlasını istiyorum ve istediğim şeyi düşündükçe daha fazlasından öte en fazlasının da bu olduğuna kanaat getiriyorum.
seni istiyorum..!
hani bir şeyle ilgili isteğine sebep bulamamana rağmen ta içinde bir yerlerde senin olacağına dair kesin bir his olur ya bazen.
işte tam da o duygu ağrıyor göğüs kafesimde, uykularımı engelliyor, düşkapanı oluyor adeta..
sanki çok geç kalmış gibi davrandığım seni kazanma mücadelemde, insanlığın varoluş zamanını da inceleyerek yavaşlama kararı alıyor, bu evrende bir toz olduğumu farkederek akışına bırakıyorum artık her şeyi.
şimdi kararın ne olursa olsun, ister al beni hayatına ister bırak bir anı olarak kalayım; gecelerim yalnız geçsin, bir başıma uykusuz kalayım geri kalanında ömrümün; şundan eminim ki sen benimsin.
aşkından ölmeyecek, sen olmadan da yaşamaya devam edeceğim ama bunların hiçbiri benim olduğun gerçeğini değiştirmeyecek. ya benimle benim olacaksın ya da bensiz..
Sen üşürken onun yokluğunda, O senin varlığından bile habersizdir.
En güzel deniz ,
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk ,
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz ,
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz ,
henüz söylememiş olduğum sözdür...

Nâzım Hikmet Ran