bugün

abartı dekoru haricinde hikaye olsun oyunculuklar olsun enfes bir oyun çıkmış ortaya. marx ve freud u karşı karşıya getirmek ve bunun üzerine bir de mizah eklemek hakikaten olmuş dedirtiyor. oyuncular ayrı bir tebrik edilesi, kaliteli mizansen. her neyse aferindir. ha tabi bir de klasik shakespeare göndermesini atlamamk gerekir.
Şilili yazar Marco Antonio De La Parra'nın oyunudur.

Cengiz Tangör de Erkan Sever de muhteşem oynuyor. Mutlaka görülmeli.

not: oyun +16 dır.
aynı hafta içerisinde 2 defa gitme zahmetine katlanmamı sağlayan ,son yıllarda izlediğim en iyi oyunlardan biri.
liseli kızlara pipisini göstermeyi adet edinmiş nevi şahsına münhasır iki abimizin, defalarca ambale olmama neden olan diyaloglarıyla başlayan oyun gayet hızlı bir şekilde hatta tam gaz devam ediyor.
iskender Pala bugün köşesinde oyundan bahsediyor.

Kenan Işık üzerinden konuya giriyor ama bence asıl laf Kadir Topbaş'a gitmiş.

Özellikle şu cümleler çok ilgi çekici:

--alıntı--
Diyeceksiniz ki Belediye bunun çaresine baksın. Haklısınız!.. Lakin Belediye canibinde "Bu tiyatrocularla uğraşmayın, ne bulaşın, ne üzerinize sıçratın, istediklerini verip şerlerinden emin olun!" fısıltıları yaygınmış. Elbette tiyatrocular da işin farkında ve elbette Belediye'nin böyle düşünmesinden çok memnun. Çünkü bu sayede kendilerine ödenek ayıran kurumun yetkililerine sahneden üstü kapalı küfredebilir, onların inanış, düşünüş ve fikirleriyle dalga geçebilir, sonra da eski tüfek arkadaşlarıyla bir araya geldiklerinde kaleyi nasıl elde tuttuklarıyla ilgili sohbetlerde bol küfürlü kahkahalar atabilirler.
--alıntı--

Yazının tamamı:

http://www.zaman.com.tr/y...e=gunluk-mustehcen-sirlar
--alıntı--
iskender Pala, Zaman gazetesinde yazdığı bir yazıyla Fikret Başkaya'nın benzer deyimi ile söylersek: "Üniversiteler evrensel beyin yetiştirmek zorundadr, Piyasacı öğrenim bunun önünde engeldir." kalıbına tam oturmuştur.
--alıntı--

http://gonenckaytaz.blogs...a-ve-tiyatro-tartsms.html