bugün

Böyle ütopya olmaz olmaz dedirten kitap. Ütopyada sürekli bir kontrol mekanizması var ne zaman, kimin kimle sevişeceğini dahi kontrol eden. sanırım bu hristiyan inancından kaynaklanıyor. Daha sonra hiç bilimsel olmayan kesin yargılar var. Kadına değer dahi doğurganlığı ile ölçülüyor. örneğin kısır bir kadın onunla isteyen ( sanırım kendi de isterse orayı pek anlamadım) herkesle sevişebiliyor ama bunun salt sebebi azgın erkekleri doyurmak oysa doğurgan kadınların yeri çok farklı. bu bile aslında çok çirkin bir ayrımdır. Kısaca ben okuyorum hala bitirmedim ama yarısında midem bulandı. Böyle ütopya olmaz Campa gel de ütopya gör!
Tommaso Campanella tarafından 1602 yalında ispanya’da mapustayken yazılan sosyalist bir eserdir (bkz: La citta del sole) . Kitapta ideal bir devlet vardır. bu devlette mülk yoktur ve herkes toplumun iyiliği için çalışır. haksız Servet, fakirlik de yoktur ve kimse ihtiyaç duyduğundan fazlasını almaz.

Ancak benim değinmek istediğim nokta şu. bugün arkadaşlarla kadıköyde içerken sevgiliye sahiplenmenin mülkten kaynaklandığını söylemiştim. kitapta ieşlerin ortak olduğunu söyledikten sonra şöyle bir kısım var:

--- spoiler ---

Dikkat
--- spoiler ---

Özel mülke sahip olma hırsının herkesin kendi evine, karısına ve çocuğuna sahip olması nedeniyle insanların içine girdiğini ve geliştiğini söylüyor.

Mülk sen ne büyük bir belasın öyle!
her şey güzelde dini inanış olarak Hristiyanlığı seçmiş olmaları beni hayal kırıklığına uğrattı. hz muhammet'e ise çok kuralcı diyorlar. o derece üstün bir topluluk oluşturup dine ihtiyaç duymaları beni şaşırtmıştı.
Eğitim sistemini çok beğendigim ütopya ama evlilik isleri sakat.
'Bu ne biçim ütopya' dedirten kitap. Campanella sağ olsun 'ütopya'sında 'mutlu ve huzur içinde bir toplum' için her şeyi düşünüvermiş! Hatta fazla ince düşünmüş! Meselâ eşleşme için öngörülen kadın gebe kalmazsa başka bir erkek ile eşleştirilirmiş, bu sefer yine gebe kalmazsa 'orta malı' olur imiş! Öyle bir ifade kullanmış kendisi. Bir anneye gösterilen saygı, bu kadınlara ne toplumda, ne tapınakta, ne de toplu yemeklerde gösterilmez imiş! Yani, kadınlara ütopyalarda bile rahat yok! Ayrıca kitap 'akıcı' kavramından oldukça uzak.
yer yer thomas more' un utopia' sıyla farklar gördüğümüz fakat aynı ana düşünceyi konu edinmiş kitaptır.
sikindirik bir ülke tasarımıdır. ne imiş efendim çocuklar bilmem körpecikken bir çok alanda bilgi sahibi olmaya başlıyor imiş tarzı üst boyut hayallerle bezenmiş bir ütopya.

ayrıca ütopyada da köle var hala . olmaz olsun böyle ütopya denilesidir.
(bkz: http://cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=19814)
tommaso campanella nın, öykü formatıyla yazdığı, akıcı ve etkin anlatımıyla aynı zamanda edebi olarak da değer taşıyan ütopyası...
orjinal adı "civitas solis" dir... ütopyada ülkeyi aydınlar yönetir; baş yönetici de yaşlı bir filozof olan bilgedir, özel mülk kavramı olmamakla birlikte komünel ve mutualist bir yaşam anlayışı vardır... bireysel faydacılıktan öte, toplumsal fayadacılığı göz önünde bulundurarak çalışıp, hareket eder her bir güneş ülkesi insanı...
insanların hiçbir zaman umutlarını kaybatmemelerinin gerektiğini, herşeyin dönüp dolaşıp eski yerine geldiği gibi, geçmişte yaşanan bazı güzelliklerin ileride de olabileceğini, insanların yararları, mutluluğu ve ahlakı paylaştığı zaman dünyanın bir cennet olabileceğini, azgın kör sevgiler yerine uyanık, temiz sevgilerin gelebileceğini, yalan dolan, bilgisizlik ve zorbalığın yerine, gerçek bilgi ve kardeşliğin gelebileceğini savununan, tommasa campanella eseridir..
dayaklık insanların yaşadığı ülkedir. bu ülkenin insanları rezil yaratıklar olmakla kalmayıp aynı zamanda kendi ülkelerine güneş ülkesi diyebilecek, diğer yerlerin karanlık olduğuna inanacak kadar maldırlar.
(bkz: küba)
italyan papazı t.campanellan'ın platon'dan ilham aldığı masal ülkesi. mutluluğu bulamayan insanların masallarda tasarladıkları 'düzenli' devlet; civitas solis, güneş ülkesi taprapan adasındadır. yediye bölünmüştür, her bölge yıldızların adını taşır.
ütopya olduğunun bilincindedir kuşkusuz yazar. hristiyanlığın o havariler dönemindeki bozulmamış atmosferini betimlemiştir . sonunda yazdığı iki önemli yazı da bunun kanıtıdır. ayrıca kendi dönemindeki bütün aydın beyinliler gibi doğuya islama bok atmadan da rahat edemez bu adam. islam peygamberinin , o meşum şehirde bulunan dairemsi duvarlarda pek de iyi anıldığı söylenemez. bir çocuğun kullandığı üslupla o kadar niteliksizce "bu şehirde muhammet pek sevilmez" şeklinde gereksizce bir söz vardır. yıllarca saygı duyduk , baş üstünde tuttuk bu adamları ve artık gına geldi. saygı filan duymuyorum işte. şimdi yaşayan birisi olsaydı muhtemelen salman rüşti gibi birisi olurdu. ona saygı duyanlarla da işim olmaz.
[gaflet-ala'dan geçtim de geldim ki hamak'ta sallanan bir ahmaktı ,
eyvah ki ne eyvah.]
italyan filozof tommaso campanella' nın, devlet kavramını ele aldığı ve halka sorumluluk yüklediği, ideal bir komünü anlatan başyapıtı. eserdeki komünün kurulduğu, ancak osmanlı donanması tarafından topa tutulduğu rivayet edilir.
kayıp kıta "mu" diye gecer literaturde. bu kıtanın teknolojik olarak gunumuzdende ileri bir seviyede oldugu ve uzaya rahatlıkla gidip gelebildikleri soylenir ayrıca mısırda ki piramitleri yapanlarda bu kıtadan dunyaya yayılan bilgelerin oldugu rivayet edilir.
(bkz: yeni sabahlarin can sesi)
Güneş Ülkesi Campanella (Kampanella) nın eseridir.

Avrupa 16. yüzyılın başında,30 yıl süren köylü ayakanmalarıykla çalkalandı durdu. 13. ve 14. yüzyılların başkaldırılarını, 15. ve 16. yüzyılların şanlı ayaklanmaları takip etti. Tahtlar yıkılımış, komüncü kentler kurulmuştu; kiliseler yerle bir edilmiş, cephelerde kızıl bayraklar görünmüştü Ama bu başkaldırıların tamamı kanla bastırıldı. işte Campanella'nın Güneş Ülkesi, yüzyıllar boyu süren bu ayaklanmaların manifestosdur...

Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden / Neden gelmesin ki yeniden?" diyen Campanella'nın en önemli amacı, safsataya boğulmuş Kiliseyi dağıtmak ve onn yerine bütün dünyaya egemen olacak "komüncü" bir düzen kurmaktı. Campanella'nın önerdiği düzen o gün için son derece radikaldir. Onun Güneş Ülkesi'nde kölelik yoktur; el emeği kutsanmıştır. Üretime, tüketime ve bilime olağanüstü önem verilir. Kendi kendine yeterli köylü "komüncülüğü" asılmıştır. Elinizdeki kitap biçimsel açıdan sadedir ama, düşün dünyasında Thomas More'un Ütopya'sından sonra en derin izler bırakmış çalışma olma şerefini ve ününü hala korumaktadır.
*campanella nın siyaset felsefesi ile ilgili eseri...