bugün

1817 yılında Baron Karl von Drais de Sauerbrun kendi icadı olan ve koşu makinası adını verdiği bisikletiyle 14 kilometrelik bir yola çıktığında altındaki bu özgürlük abidesinin bir gün sunileşerek insanları eve hapsedeceğini akıl edemezdi.

öyle ya... böylesi güzel bir icad insanları eve nasıl hapsederdi.

gelişen teknolojiyle birlikte bir çok şey sunileşiyor. artık insanların oturduğu yerden hareket edebilmesi için bir çok spor aleti var. insanlar deliğinden kafasını çıkarmaya korkan fare misali evlerine tıkılıyorlar.

artık çocuklar ellerine bilye veya topaç almıyorlar. sadece etrafta ellerinde bilmem kaç bin liralık bir tabletle yarı spastik bir halde odanın en köşesine geçerek oturuyorlar da oturuyorlar. ne anne babalarıyla ne de başkalarıyla iletişim kuruyorlar. elinde tablet ortalıkta gezen her spastik çocuk için ilginç bir şekilde "şimdiki çocuklar çok zeki, çok fenalar" cümlesi kuruluyor.

dedik ya bisiklet insanı nasıl eve hapseder diye. geçenlerde bir sporcunun bisikletinin arka tekerini yerleştirdiği bir düzenek sayesinde evde bisiklet sürdüğüne şahit oldum. ama durduğu yerde. ne kadar da anlamlı. insan ancak bu kadar gerizekalı olabilir.

bir bisikletin yeri yollar olmalı. hani gelinciklerin asfalt kenarlarından patlak verdiği, hemen bir kaldırım kenarında morlu beyazlı çiçekleriyle caparilerin olduğu yollar ...
(bkz: internet) * * *
Cok kalabalik icinde yalniz olmaktir.(sozluk)
bir cyberpunk era sının başlangıcı olduğunu ciddi ciddi düşündüğüm durum.
(bkz: cyberpunk)