bugün

Sümeyye geldi mü?
Anlamadım babacım.
Felek öcün aldı mı.
imdi yürek yırtılur.

Epsini sıfırladın mu?
Anlamadım babacım.
Felek öcün aldı mı.
imdi yürek yırtılur.

Hırsız aç gibi ulur.
Yırtıp yaka haykırır.
Ağalar çığlık koparır.
Gözü yaşla örtülür.

Felek fırsat gözetti.
Gizli tuzak uzattı.
Beğler beğin azıttı.
Montaj dese kurtulur. (mu acaba)

Bilge bükü kırıldı.
Hırsız iti ısırdı.
Paralar sıfır oldu.
(Şeref) Yere değip sürtülür.

Gönlüm için yandırdı.
Yaramı uyandırdı.
Geçmiş devri andırdı.
Dün gün geçen aranır. (Bu kıtada Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal sevgiyle anıldı).
insan en cesur hayvandır;
cesaretiyle yenmiştir her hayvanı
-zafer çığlıklarıyla yenmiştir her acıyı;
ama insanın acısı en derin acıdır.
Nietzsche
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken
Ayrılığın vakti geldi, duydun mu?
Beraberce diktiğimiz çiçekler
Açılmadan önce soldu, duydun mu?

içimde acıdan ırmaklar çağlar
Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar
Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar
Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?

Kara talih ile olunmaz yarış
Eğer küskün isen gitmeden barış
Belki son ayrılık, belki son görüş
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?

Çok olur dağların karı-kıcısı
Böyle imiş alnımızın yazısı
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?

KARAKOÇ'um, kalbim yara, dilim lâl...
Ömrümün ufkunu sardı bir melâl
Beslediğim umut, kurduğum hayal
içime ateşler saldı, duydun mu?
Çok sıkıldıysan hayattan
Bir mezarlığa git
Ölüler iyi bilir
yaşamak güzeldir.

Necip Fazıl
Ölürüz diye üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük su fani dünyada
Kötülükten gayri?

Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Söhretmis, kadinmis, para hirsiymis,
Hepsini unuturuz.

Orhan veli kanık
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep
bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna.
Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden
kurtulmamız da bundan.
Sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz,
çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.
Piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
Kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız
diyorum aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et Anna!
Gidelim buradan.
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da
gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna.
Sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların...
Tamam sustum.
Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
Şiir kalsın istersen, sadece otursak.
Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut.
Ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak.
Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
Gözlerim biraz karanlık.
içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, Turgutlar, Edipler, Sezailer,
siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.
Gözlerim biraz yorgun.
içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler...
Bekleyişler Anna.
Köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
Nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.
Hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
Ama geçecek hepsi, geçecek.
Şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
Gözlerimin içine bakmaktan korkma Anna.
Sen adımını attığın andan itibaren Hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tanrı bizimle de konuşur belki.
"(...)
oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir ben'e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde... bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. kim kimi ne kadar anlayabilir ömür hanım?
susmak yalnızlığın ana dilidir, ömür hanım, şiiridir. beni konuşmaya zorlama ne olur. sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük... yalnızım ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım... sularım toprağa sızıyor bak. yüzümü geceler örtüyor. binlerce taş saklanıyor içimde. kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?
(...)"
*
- şükrü erbaş -
ben iceri dustugymden beri gunesin etrafinda on kere dondu dunya
bana sorarsaniz on senesi omruun
ona sorarsaniz mikroskopik bir zaman dilimi...
doldur kadehimi boş kalmasın,
yeniden seni göreceğim gün,
en mutlu günüm olacak.
bir dolunay kadar kusursuz,
bir söğüt dalı kadar zarifsin.
mis kokunla dolan bu bahçenin tüm çiçekleri
içinde en güzeli sensin.

allah aşkına, sevdiğim
doldur içelim, doldur kadehi
allah aşkına tek çarem
herşeyinle kabulümsün
gül, reyhan, zambak
hepsinden daha güzelsin.
Sizin hiç Babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum.

Cemal Süreya
https://www.youtube.com/watch?v=sc8pQ7xrQ0g
https://www.youtube.com/watch?v=NRNvkfVZcq0
Hiçbiri Sen Değil
Sevdiğim…
Geçenlerde Adana’ya gittim.
Ama senin ellerinden
Daha yumuşak, daha narin bir pamuk
Görmedim.

Sevdiğim…
Ben Gemlik’e de gittim.
Ama senin gözlerinden
Daha siyah, daha güzel bir zeytin
Görmedim.

Sevdiğim…
Ben Çin’e gitmedim,
Ama Bursa’da bulundum.
Ancak senin saçların kadar kaliteli bir ipek
Görmedim.

Sevdiğim…
Amasyalı bir komşumuz var
Memleketten elma getirmiş.
Ama ben yanakların kadar kırmızı bir elma
Görmedim.

Sevdiğim…
Geçenlerde Rize’ye gittim.
Çay içtim…
Balı meşhur dediler.
Bal yedim…
Ama senin dudakların kadar tatlı bir bir bal
Görmedim.

Sevdiğim…
Dayıoğlu acemi birliği Isparta’da yaptı.
Yemin törenine gittim.
Ama senin kadar güzel kokan bir gül,
Görmedim.

Sevdiğim…
Yüzlerce diyar dolaştım,
Binlerce insan gördüm,
Ama,
Hiçbiri sen değil.
aşık oldum.
http://youtu.be/_OTG_CMiXhg
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde.
Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu.
Otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..
The dye is cast
The dice are rolled
I feel like shit
You look like gold.

(bkz: stealing beauty)
dilaver cebeci şiiridir.

Dost kentleri yıkıp sana gelmişim
Esirin olmayı şeref bilmişim
Bilsen ıssızlıktan nasıl yılmışım

Bu sessiz dünyama girecek misin
Ellerini bana verecek misin

Gül yüzünü geceler dokurum
Şiirimsin günde bin kez okurum
Dara düştüm sağım solum uçurum

Şimdi bu müşkülüm görecek misin
Ellerini bana verecek-misin

Ümitler dal-budak, ümitler sıcak
Ellerin ki karanlığı kovacak
Bir rahmet bekliyorum yağdı yağacak
Bu kısır toprağı sürecek misin
Ellerini bana verecek misin
Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
Sende buldum erişilmez hazları
Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
Duyguların en ölmezini sende duydum
Susuzluğum dudaklarında dindi
Yalnızlığım ellerinde
Çoğu gün unuttum açlığımı
Sende doydum.
(bkz: ümit yaşar oğuzcan)
(bkz: her gün seninle)
Minareden at beni,
in aşağı tut beni.
ya evde yoksan..
gözlerin takılıp gözlerime, sustugun an
sözcükler dökülür sayfalarca, sessizliğinden.
bakışların yıkıyor tonlarca ağırlığı üzerime
neyim var neyim yok gitti gider.
bir ses!
kaynağını gayya'dan alan,
hz. ibrahim'in cezasını üstenmiş,
alev yüklü bir nefes!
dur! yolun sonu, der.
neyim var neyim yok gitti gider.
Sen gidersen sesin gider,
Kokun gider yüzün gider.
Ay dolanır pusularda,
Tenim titrer gecem biter.
Sen gidersen yüzün gider,
Martı küser baykuş öter.
Senden kalan son hatıra,
iki damla yaşın gider.
Sen gidersen boyun gider,
Posun gider sözün gider,
Bir şey kopar yüreğimden,
Çatılmadık kaşın gider.
Sen gidersen kim kıskanır,
Kim dolanır pencereme.
kimler gelir kimler geçer,
Çift kapılı şu hücrede.
Sen gidersen sohbet gider,
Tadım gider tuzum gider,
Dinlediğim her şarkıda,
Tel kırılır sazdan düşer.
Sen gidersen başkent gider,
içim üşür ayaz düşer
izmir de konak meydanı,
istanbul da taksim düşer.
Sen gidersen canım gider,
Adın geçer içim titrer.
Şu dağlanmış yüreğime,
Sevda denen akkor düşer.
Sen gidersen herşey gider,
Sesin gider,sesim düşer.
Sen gidersen ey sevgili,
Ben biterim, şiir biter.

ümit yaşar oğuzcan
Ben bir eylül sen haziran
Bir eyluldu baslayan icimde
Agaclar dokmustu yapraklarini
Cimenler sararmisti
Rengi solmustu tum ciceklerin
Gokyuzunu kara bulutlar sarmisti
Katar katar gidiyordu kuslar uzaklara
Deli deli esiyordu ruzgar
Dagilmisti yazdan kalan ne varsa
Yasanmamis bir mevsim gibiydi bahar

Neydi o bir zamanlar
Sevmisligim, sevilmisligim
O heyheyler, o delismenlikler neydi
Ne bu kadere boyun egmisligim
Ne bu acidan korlasan yurek
Ne bu kurumus nehir; gozyasim
Onumdeki dizboyu karanliklar da ne
Ne bu ardimdaki kul yigini; elli yasim

Beni kotu yakaladin haziran
Gamli, yikik eylul sonuma
Bir ilk yaz tazeligi getirdin
Masmavi gogunle
Cana can katan gunesinle
Piril piril engin denizinle girdin icime
Cicekler acti dokundugun
Cimler buyudu yurudugun
Ve guller katmer katmer oldu guldugun yerde

Basimda senin kuslarin kanat cirpiyor simdi
Oldurdugun yemislerin agirligindan
Dallarim yere degiyor
Gunesi batmadan saclarinin
Bir dolunay doguyor bakislarindan
Gun boyu senden bir meltem esiyor yanan alnima
Uykusuz gecelerim seninle apaydinlik
Basim donuyor, off basim donuyor yasamaktan
Olebilirim artik

Olme diyorsan; gitme kal oyleyse
Saril simsiki, tenim ol, beni birakma
Baksana; parmak uclarim ates
Lavlar fiskiriyor gozbebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her caresizlige
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalim onucuncu aylara
Ben bir eylul, sen haziran.

Ümit Yaşar Oğuzcan
Güneşin olsun gönlünde
Kar bile yağsa Ya da fırtına olsa.,
Gök bulutlarla Dünya kavgayla dolsa
Güneşin olsun gönlünde
O zaman gelsin ne gelirse Doldurur ışıklarla
En karanlık gününü Bir şarkın olsun gönlünde
Sevinçli ezgilerle Seni günlük tasalar boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder atlatmaya
En yalnız gününü
Başkaları içinde bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda Ve seni mutlu edecek her şeyi
Söyle onlara da Bir şarkın olsun dudaklarında
Yitirme sakın cesaretini Güneşin olsun gönlünde Ve her şey iyi olacak.
Cesar FLEISCHLER