fransa büyükelçimizin kuzu kuzu fransa'ya geri dönmesi ve türkiye'nin haysiyet kaybıdır.
zorunludur bir yerde. pes edip lobi yapmamazlık olmaz. keşke ilk başta çağırmasalardı da nota falan verselerdi...
ilk gün demiştim... yalancı pehlivan ve çırağı davutoğlu neden hiç şaşırtmıyor beni?

(bkz: büyükelçimiz dönüyor)
göndermeseydik de beslese miydik?
diplomatik ilişkilerde, gündelik hayatta olmadığı kadar sakin ve ağırdan verilen tepkiler gereği, alınan karar üzerine ülkemize geri çağrılması, akabinde de yapılacak nihai oylama öncesi tekrar görevi başında olması gerektiğinden fransa'ya geri dönmüş olmasıdır. neticede fransa ile aramızda bir savaş söz konusu değildir. bizi direkt ilgilendiren bir konu karar oylamasındayken, fransızlar'a "adamların büyükelçisi bile burda değil" dedirtmemiştir. oylama sonrası alınacak karara göre, tekrar geri çağırılma ihtimali vardır.
"geldikleri gibi giderler."
m.k.atatürk.
söz doğru ama, uymadı duruma.
ironik bir durum yarattığı gerçek tabii ki.
verilen tepkilere bakılınca, "evet kitleler seçmeli ama o kadar. yönetim teknik bir mesele olmalı" sözünün haklılığını ortaya koymuştur.
türkiye'ye çağrılış amacı tekrar geri göndermemek değil, olayları sağlıklı bir biçimde istişare edebilmekti. Yani ortada büyükelçiyi geri çekme durumu falan yoktu zaten.

Biz demiştikçiler ne kadar zeki olduklarını bir kez daha gösterdiler bu vesile ile. Ulan ne zeki adamlarsınız, ne öngörülü şahsiyetlersiniz siz öyle!
küsen arkadaşın tıpış tıpış geri dönmesidir. ne sandınız yani, iktidarın iki yüz senelik batılılaşma geleneğini hiçe sayabileceğini mi? arkadaşın sana kötü kokuyorsun dedi diye bozuldun, gittin sağda solda hakkında kötü konuştun, sonra da yeni yıl geldi diye hadi gene kardeş olduk, bak negzel...