bugün

"bugünlerde bir fotoğraf makinesi bulmak kolay değil, bulduğum anda iyi bir poz vermek istedim." diyen polis memuru.

new york, 1920.

görsel
anı ölümsüzleştiren alet.
facebook un yayılmasından itibaren satışlarında ve kullanım oranında çok büyük bir patlama olduğunu tahmin ettiğim elektronik cihaz...
yarattığı mucizelere bakıldığında, bazı modellerine makina deyivermek abesle iştigaldir vallahi. saygıyla eğiliyorum önlerinde.. uzun pozlama tekniği kullanılarak yapılan hareket kaydıyla, rüyanın en gerçek tanımını gözler önüne serebilenleri var bu canavarların. canavar evet, kesinlikle sadece bi makina değil.

kimileri.
bir çok aksesuarı da beraberinde edinmenizi gerektiren bir araç.
örneğin, çeşitli filtreler; polarize, uv, yeşil, kırmızı, sarı, mavi, mor, turuncu, soğan zarı vb; tele-converter, makro çekimler için makro objektif, uzak mesafeli çekimler için yüksek odaklı tele-objektif, tripod, trigger, grip, slr makineler için film ve filmler, ek batarya ek flash; dslr makineler için hafıza kartı ve kartları, ek batarya, şarj cihazı, ek flash, usb kablosu vb; taşıma çantası şart, kötü havalarda ve kalabalık mekanlarda cihazı korumak için gayet gerekli bir şeydir kendileri. stüdyoda ise bu ihtiyaçlar daha da farklılaşmakta ve fazlalaşmakta;
ışık, para flash, senkron kablosu, external pozometre, soft box, reflector vs..

tabi fotoğraf makineleri, karakteristik özelliklerine göre birbirinden ayrılmaktadırlar. karakteristik açıdan kendini belli eden iki dslr'ı örnek vermek gerekirse, canon ve nikon. bir fotoğraf gördüğümde "bunu canon'la çekmişler" ya da "nikon fotoğrafı bu" diyebilmem mümkündür.
fotoğrafçının da kendine göre bir tarzı ve kategorisi vardır; kişisel olarak tanımlamak isterim:
örneğin bana göre canon, fotoğrafçılar için; nikon, teknik fotoğrafçılar için, minolta da sanat fotoğrafçıları içindir.
bunu daha ileri götürmek istersem; leica stüdyo fotoğrafçıları için, hasselblad; parası çok olan fotoğrafçılar* için, rollei de, profosyoneller içindir. (bkz: rolleiflex 6008af) http://www.rollei.jp/e/pd/6008AF.html

fotoğraf makinelerinin kullanım alanları çeşit çeşittir, her biri için farklı ihtiyaçlar ve farklı tarzlar, farklı teknikler kullanılır. fotoğraf makinesi alınırken buna dikkat edilmelidir, ne tarz fotoğraflar çekilecek ve ileride nelere ihtiyaç olacak? alınacak makinenin de ileriye yönelik ihtiyaçları karşılayacak şekilde alınması gerekir. örneğin öylesine fotoğraf çekiyorsanız ve çok çok çok fazla paranız yoksa, nikon d3 almak mantıksızdır. ha belki ileride çok iyi bir fotoğrafçı olacaksınız, bunun için başlangıçta iyi bir makineye ihtiyacınız var.. slr makine kullanmak istemiyorsanız, ekonomik dslr seçenekler de mevcut. örneğin canon eos 350d ya da nikon d60 gibi..
bir çok firma, fotoğraf makinesi dışında fotoğrafçılık aksesuarı da üretmekte. bazı firmalar ise fotoğraf makinesi üretmiyor, sadece aksesuar üretiyor. örneğin tamron ya da sigma gibi firmalar, nikon ve canon için objektif üretmektedir. cokin, hama, lowepro, schneider, carl zeiss, manfrotto, elinchrom gibi firmalar da iç-dış fotoğrafçılık için aksesuar üretmektedir.

fotoğraf makinelerinin de farklı çeşitleri bulunmakta, örneğin körüklü; tlr, ttl, compact, slr, slr like, compact digital, dslr, medium format, gibi..
bu çeşitlerin aralarında temel anlamda çok büyük farklar olduğunu söyleyebiliriz. ancak sistemlerinin de büyük bir kısmı, aynı mantıkla çalışıyor ve tek bir amaca hizmet ediyorlar; fotoğraf çekmek.

fotoğraf makinesinin kalitesi, sadece markasından yola çıkarak anlaşılmaz. bileşenlerine göre kalite farkları görmek mümkündür. örneğin, aynı çözünürlükte olan canon eos 400d ile sony alpha dslr a700 arasındaki ilk ilk fark, objektiftir. kit lens kullanılıyorsa canon, çok kaliteli fotoğraf vermeyecektir. sony, kit lens kullanıyorsa calr zeiss ve minolta desteği ile daha kaliteli işler çıkaracaktır.

tabi fotoğraf makineleri arasındaki farkları anlata anlata bitirmem mümkün değil. ancak temel farkları anlamak çoğu zaman mümkündür. piyasada nikon ve canon'un sert savaşın arka planında daha büyük savaşlar da vardır. flashından ışığına, filminden minilabına, sensöründen objektifine kadar bir çok rekabet alanı görmek mümkündür.

ancak sonuçta, bir tutkudur fotoğraf makinesi. sahip olmayı istediğiniz makineye kavuştuğunuz anda hissettiklerinizi kimseye anlatamamanız normal. hele bir de o makineyi hakkını vererek kullanıyorsanız ve tüm detaylarını biliyorsanız..
benim için zaten sevgiliden de öte bir şey..
bugün dinlen, yarın seninle kadıköy'e gideceğiz.
gümüş nitrat kaplı yüzeye düşürülen ışıklarla oluşturulan görüntüden, günümüzdeki ccd ve cmos görüntü sensörleriyle elde edilen görüntülere gelişiyle insanı hayretler içinde bırakan alettir.
almayı düşündüğüm fakat model/performans bilgim olmadığı için işime yaramayacak bir makine almaktan çekimdiğim cihaz. anlayanlar yeşillendirirse çok sevinirim.

tanım: anı ölümsüzleştiren dostlarımızdır fotoğraf makineleri.
ışığı hapsetmeye yarayan alet. göz görür, gönül hisseder, makine hapseder. o yüzden mamulü sanattır...
canon a-1 olanını noel babadan beklediğimdir. hatta "sally'e canon a-1 alalım zirvesi"ni aklıma getirendir.
ingilizcesi cameradır.. photograph machine değil.. fotograph machine hic degil. **
(bkz: dijital fotograf makinesi)
bu aletle sadece sizin gördüğünüz bir anı, sadece sizin gözünüzden ufacık bir dikdörtgene (ya da kareye) hapsedersiniz, o anı bir anlamda çalarsınız ve makinenin içinde banyo edilmeyi bekleyen gizli görüntünüzle sokaklarda mutlulukla ve heyecanla dolaşırsınız. sonra yakalanmayı bekleyen başka bir an arar durur ve onu da yakalarsınız. sonra bir başka an... sadece sizin gördüğünüz bu güzel anları da insanlara göstermek, onları şaşırtmak, ezber bozabilmek, bir biçimde etkileyebilmek ise paha biçilmezdir. o saniyenin bin de biri olan anlar artık sonsuz olmuştur.
yüzyılın en büyük icatlarındandır insan hayatının yer yüzünden silip gitmemesine büyük yardımı olmuş anıları her daim canlı tutmuştur efendim bu makine.
dijital olanlarına karşı antipati duyduğum aygıt. nerde o eski fotoğraf makineleri... verirdik fotoğrafçıya, beklerdik bikaç gün heyecan ve merakla. nasıl çıktık acaba diye! ee haliyle bi doğallık olurdu fotoğraflarda. artık hepimizde * dijitaller var. o yüzden sanki o doğallıklar kayboluyor fotoğraflarda.

(bkz: teknolojik esaret)