bugün

istanbul'da doğup büyümüş ve aidiyeti orası olan biri için söz konusu olamayacak mantıksızlıktır. ancak dünyanın başka yerlerinde yaşayıp duran kişilere, güzelim floransa sokaklarında salına salına gezmek varken başka yerlerde ömür tükettikleri için acımamak mümkün değildir. en pure italyanca'nın konuşulduğu bu şehir, sadece rönesans'ın başladığı yer olmasıyla değil, hala ülkenin kültür başkenti olmasıyla da değerini korumaktadır. açık hava müzesi sayılan şehrin tatlı havasında, dar sokakların iki yanına dizilmiş şirin dükkanların önünden geçerken hangi yolu takip ederseniz edin nehre ulaşırsınız. hem kalabalık olup hem sakin olabilme mucizesine sahip bu italya'nın incisinde turizme bağlı olmayan bir iş kolu bulunmasa da, diğer önemli şehirlere göre pahalılığın az olmasıyla gül gibi yaşayıp gidebilirsiniz.
iskandinav kızları da gelebilir.
sanat tarihi eğitimi görmüş biri olarak, imkanım olsa bir hafta içinde gider yerleşirim.. *
Yozgat'ta bir kavede okeye dördüncü olmak ile kıyaslanmayacaktır. ''Tamam salih abi ben dördüncü olurum''
Yozgat gibi bi yer varken floransa da nası desem, neyse.