bugün

üniversitede okunabilecek en güzel bölümlerden biri. bölüm öğrencileri 4 yıllık eğitim alırlar ve fizyoterapist ünvanıyla mezun olurlar. fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlığı son yıllarda yükselişe geçen ve dikkat çeken bir meslek olmasına karşın bu mesleği isteyenlerin kendilerini psikolojik açıdan iyice hazırlayıp bölüme öyle gelmeleri tavsiye olunur.
(bkz: #3771961)
okuması gerçekten de zor olan bölümüm.
türkiye de bile bu kadar zorken yurtdışında anlaşılması zor bir dil ile okunması en güç bölümdür.geleceği sağlam ve karizması cok olan bölümdür.
tercih işlemlerinde ftr diye kasılıp kısaltılan güzel bölüm.
kanunu olmayan meslek olarak geçer.. yaptıkları iş kutsaldır, zordur da.. herkes yapamaz.. buna rağmen hakları korunmayan meslek.. mezun olduktan sonra fizyoterapist ünvanı alırlar.

dipçik: tabii sadece bizim ülkemizde korunmuyor.
yeni mezun öğrencinin 4500tl maaş ile işe başladığı güzel bir bölüm. (bkz: güzel maaş)
yazmak konusunda çok kararsız kaldığım bölümdür.
herkes yükselişte der iyi para alır der ama somut bir sonuç çıkaran olmadı.
zevkli midir ne yapar ederler onu da bilmem.
2010 lys sonuçları ile çoğu ftr okulları birçok eczacılık fakültesini geçmiştir.

edit:ygs ile alan okuları hesaba katmıyorum onlar zaten uçmuş durumda.Çoğu okul Sağlık Bilimleri fakültesini açtı ve MF-3 puanı ile öğrenci aldı.
yıl 2006,öss formatı bu sene olduğu gibi değişmiştir.ne hikmetse tüm değişiklikler beni bulur.
(5. sınıfa geçerim anadolu/fen liselerine giriş sınavı kaldırılır,öss ye girecek olurum sistem değişikliği olur,neyse üniversiteye geldik kazanılan bölüm zorunlu hazırlık eğitimi ister,bu sene de kpssnin değişeceğini bekliyorum..)
herneyse ilk 6 tercihimi iyice araştırdıktan sonra fizik tedavi ve rehabilitasyondur,rehber öğretmenim için kesin gelecek birinci tercihimdir..sevinilir..
gün gelir sonuçlar açıklanır FTR ile alakası olmyan bilgisayar öğretmenliği..
uzun lafın kısası puanı 2006 yılında artışa geçen güzel fakat zorlu bir bölümdür.
ülkemizde çok fazla bilinmeyen bir meslek grubudur.

doktoru ayrı ezmeye çalışır, kanunu ayrı ezmeye çalışır.

ama her şeye rağmen işine sadık bir fizyoterapist, hastalarının gösterdiği iyileşmeye bağlı olarak işine daha fazla sarılacaktır.

üniversite tercihi yapılırken çoğu kişi tarafından "bunu bitirince doktor oluyormuşuz yeaa." diye bilinen bir bölümdür. ama akalası yoktur. mezunlar fizyoterapist ünvanı alarak birçok meslekte rahatlıkla iş bulabilirler.

şunu unutmayın: hekimler hayat kurtarır, biz o hayata anlam katarız.
Türkiye'de yüksekokulları ve fakülteleri olması kafaları karıştırmaktadır.Fakülte ve yüksekokulun hiç bir farkı yoktur.2'sinden de mezun olanlar fizyoterapist olur ve sağlık bakanlığı tarafından diplomaları onaylanır.Bazı bölümlerin yüksekokul olması sağlık meslek liselerinin girişi için yapılmıştır ancak sağlık meslek liselerimizin durumu ortada olması ve fizik tedavi okullarının yüksek puanlarla alması sağlık meslek liselerini geri plana atmıştır.Bu nedenle şu anda açılan fizik tedavi bölümleri genellikle fakülte olarak açılmaktadır.Çoğu yüksekokulda ebelik,hemşirelik,diyetisyenlik gibi en az 3 bölüm ile fakülteye dönmektedir.türkiye'deki en eski ve en iyi fizik tedavi ve rehabilitasyon okullarının yüksekokul olması dikkat çekicidir.(istanbul üniversitesi,dokuz eylül üniversitesi,haliç üniversitesi,pamukkale üniversitesi vb...)
çok önemli bir meslek grubudur. ancak şunu söylemeliyim ki öznel ve deneyimsel olarak bu konuda özel sağlık kurumları sizinle çok daha sağlıklı ilgilenebilir.

ismini vermek istemediğim bir üniversite' nin fizyoterapi merkezinde fizyoterapistler çok gevşek çalışmaktadırlar şöyle ki;
-size beş dakikalik egzersiz verirler 15 dakika sonra yanınıza gelirler.
-sizinle ilgilenmeleri için şahısların sekreterlerle muhabbet ettikleri yere kadar gidip çağırmanız gerekmektedir.
-nerden buldukları(!) yetkiyle sizi azarlayabilirler.
-amcaları, dayıları gelebilir, sizinle ilgilenmeleri gerekirken onlara çay ısmarlayıp sohbet ederler siz ve sizin gibilere biraz bekleyin denilinir.
-zaten sakatlık yaşayan bünyelerin, gününün bütün zamanını neredeyse egzersizle geçiren bünyelerin sabırlarını sınarlar ve çok kısıtlı zamanlarını çalarlar.

e tabi ki her kurum aynı değildir ben yalnızca birinden bahsettim ama gözlemlerim bu yönde.
değnekçilik yapmak için senelerce okurlar.
bazı kaz kafalıların ellerine düşmeden değerini anlamadığı, insan anatomisini, fizyolojisini ve biyomekaniğini bilmeden kişiyi daha da kötü hale getirebilecek değnekçi, kırık-çıkıkçı, masör vs ile karşılaştıran ve ahmakça onların yaptığı şeyleri yaptığı sanılan uzman personeli * yetiştiren bölüm.
önümüzdeki 10 yılın en güzel ama en zor üniversite bölümü. fakülte olarak okuduğunuz takdirde işsiz kalmayacağınız bölümdür vesselam.

(bkz: kpss de 4 soru yapıp atanan fizyoterapist duygu hanım)
bir seansı hayli uzun sürebilen ancak feci para kazanılan bir meslek.
tabii olan hastaya ve yakınlarına oluyor mali açıdan.
fizik tedavinin yararlarını bilmeyenlerin, hastanın iyileşmesine katkısından bihaberlerin psikolojik danışmanlık filan diyerekten topu gereksizce başka mecralara atmaya çalıştığı merkezler. **
alternatif tıp da denilebilir belki.iyi bir derece gerektirmektedir kazanmak için.
9 yıldır devam ettiğim merkezdir.
herşey dışardan göründüğü kadar toz pembe değildir. Okuması bir dert, iş ortamı ayrı bir derttir.
sözlükte mezunu olan bölüm.
(bkz: koygorenmasumuzayli)
Muhtemelen 3 ay sonra mezun olacağım bölüm. Ülkemizde 50 yıldan fazla geçmişi olan fakat hala mesleki açıdan yasalarla garanti altına alınmamış, sınırları belirlenmemiş, deyim yerindeyse arada kalmış meslek. Umarım ilerde doktor bakanlığı kendine gelip sağlık bakanlığı olduğunu hatırlar da bize de bi el atar.
bugün ilk defa gittiğim tedavi merkezi.
boynumdaki ağrılar için bi müddet gideceğim.
ortam evlere şenlik.
genç kimse yok hastalar arasında.
hepsi yaşlı amcalar teyzeler.
öncelikle tedavi sürecinde düzenli gitmeniz gerekiyor.
tek başınıza işlem yapılmıyor.
benim gittiğimde iki dayı daha vardı odada.
yattılar sedyeye açtılar sırtlarını hemşire aletleri yerleştirdi.
yaklaşık bi saat sürüyor.
ben sandalyede tedavi görüyorum çünkü sadece boynumdan akım alıyorum.
evet elektrik akımı veriyorlar.
dayıların da beline elektrik veriyorlar.
herkese yeterince elektrik var devletimizin elinde maşallah.
yardımsever personellere denk geldim.
en komik olaysa kafayı ne tarafa çevirsen yüzüstü devrilmiş bi dayı olması.
diğer kabinlerdeki muhabbetlere de kulak verebilirsiniz tabi.
mesela yan kabinde bi devlet su işlerinde çalışan abi vardı.
dayılar onu soru yağmuruna tuttular.
ne var ne yok yıllardır merak ettikleri herşeyi sordular.
mesela eskişehirde her ayın ikisinde su sayaçları kapanıp açılıyormuş güncelleme gibi bi şey.
en çok ozaman mesai oluyormuş çünkü bazıları açılmıyormuş kapandıktan sonra.
kaçak kullanan da çokmuş. sayacı söküp doğrudan bağlıyormuş.
bazıları hem kaçak kullanıp hem bunları arayıp yardım istiyormuş.
sabah sabah değişik bi ortam.
eğer gençseniz ve ordaysanız vah vahlara ve sen ne iş yapıyorsunlara hazır olun efendim.
geçmişler olsun.
Merkezi var bunun.

içinde de tatlılıktan ölmek üzere olan yaşlı amcalar ve dedeler. Hepsi de güler yüzlü. Hepsi de cana yakın.