bugün

roman be burun farkıyla. hatta daha büyük bir farkla. yani roman aga sonuçta. hele ki filmi yapılan roman dersek kessinlikle roman. yani bir kere o kadar sayfa romanı 2 3 saatlik filme sığdırmak pek olmuyor.
çoğu film romanlardan uyarlanıyor. romanı okursan filmin anlamını daha iyi kavrarsın.tabi dezavantaj durumu da var. filmin sonunu öğrenirsin romanını okuyarak. o yüzden diziler...
ne kadar sinema aşığı ve kitap okuma konusunda tembel biri olsam da romanın her türlü alacağı kapışmadır. abi sonuçta romanda hayalgücünün sınırı yok, filmde öyle mi? çoktur kitaptan çevrilen filmleri beğenmemiz. nedeni senarist/yönetmen in algısıyla bizimki bir değil. o yüzden roman diyorum.
semantik boşlukları içinde daha çok barındırmasından hareketle tüketicinin yaratıcılığına açık olduğu için elbette romanın alacağı versus. görsel, çoğunlukla öykünün gücünü emer, boşluk bırakmaz ve ortaya bayağılık çıkar.
tartışmasız romandır. romanlarda, kahramanın jest ve mimiklerini,tipini,karakterini; mekanın objelerini,manzarayı vs. herşeyi kendi kafanızda canlandırırsınız ve hayal gücünüz tavan yapar. filmler ilgi alanıma giriyor fakat çok sevdiğiniz bir romanı berbat bir cast çekiyor ve hayalleriniz boom yıkılıyor. bir keresinde çok sevdiğim bir romanın filmine gitmiştim öyle boktan,öyle berrbat bir film olmuştu ki evde kitaba bakıp ağlamıştım bu sana yapılırmı lan diye o gün bugundür çok sevdiğim romanların filmine gitmem.
Kesinlikle roman.
kesinlikle roman. karakterin kafasının içindekileri bile okuyabilirken filmde sadece yaptıklarını görürsün. örneğin filmde uzaklara dalmış bir adamın neler düşünüyor olabileceğini duyamazsın bilemezsin ama romanda bunu okuyabilirsin. kafanda canlandırmakta cabası.
film izlerken olayları yönetmenin bakış açısından izlersiniz. karakterler seçilen oyunculardır. mimikleri tavırları onların verebildiği kadarıyla sınırlı kalır. fakat roman veya hikaye öyle değildir. sahneleri sizin haya dünyanız belirler. yazar sarışın bir kadın tasvir eder. ancak o sarışın kadının görüntüsü her okuyucu için başkadır.
aynı isimdeki bir yapıtın hem kitabını okuyup hem filmini izlerseniz bu soruya çok rahat cevap verebilirsiniz. roman dosttur film ise sıradan bir arkadaş.
romanın kanartarak alacağı versus.
Romanda kendi kafanda kurgulayıp dilediğin gibi değiştirebiliyosun ordaki maceraları hissedişin, olaylara bakış açın, karakterleri hayal edişin filmlerdekiyle aynı olamaz. Filmlerde başkasının hayalini seyrediyorsun ve kalın romanlarda pek kitaba uyulmuyor bazı yerler atlanıyo ya da küçük bi olaymış gibi gösteriliyor vs.vs.
ikisinin de yeri ayrı olsa da, eğer kasıt romandan uyarlanan film ise, roman her türlü alır.
örneklenirecek olursak: patrick süskind'in das parfum kitabını okumuştum, adam sayfalarca kahramanların ruh halini yazmış, geçmişte geçirdikleri olaylara binaen hayata bakışlarını, iç dünyalarını vs. ama filmde * bu yoktu. zaten filme yansıtacak olsak 10 saatten uzun bir film çekilmesi gerek. hatta kokuları öyle anlatmış ki adam, filmi izleyerek kitabın verdiği duygunun, ancak çok küçük bir kısmını yakalarız. tabi görsellik yönünden film daha iyi olsa da, olayların derinine inmek için romanını okumak şart.
Roman alır. Film de eğlenceli ve güzeldir.