bugün

" acı

Yazmak istıyorum sana.
Bildiğim, bilmediğim tüm dillerde.
Önce yazmak, sonra küfretmek.
Derin bir iç çekişsin sanki.
Sanki yüzmekten yorulmuş ve bir okyanusta boğulmuş bir multeci.
Sanki dokuz doğurmuş bir anne,
Bir taze ölü kokusu, bir hardal gazı saldırısında.
Sen habil ile kabil'in hıncı, muhammed'in inancı, ibrahim 'i yakmayan ateşsin.
Sen tanrının kendiyle monologu, sen yalnız bir kadının çıldırmış hali gibisin.
Bir savaş borozanı, bir devrilen cümlesin.
Vardiyası değişmeyen bir fabrıka, kolunu düzen çarkına kaptırmış bir işçisin.
Sen bir bayraksın allı - yeşilli bir eylemin en ön safında.
Bir türlü gelmeyen iftar vakti, namazda küfre duran çember sakallı bir ihtiyarsın, yalansın.
Sınırı ihlal edilmiş bir kimliksiz ülke, at nalları ile dövülmüş esmer bir coğrafyasın.
Sen dıyarbakır cezaevi, makatına cop sokulan inançlı bir militansın.
Sen öfkemin bana çarpan yüzü, bin yıllık hıncımın dışa vuruşusun.
Sen, ' şiir yazarım ' inancina kendimi kaptırma hali,
Sen geniz yakan bir kokusun.
Ben altı delik lastik ayakkabıdan yere değen bir köylü çocugu ayağı.
Ben paydasını kaybetmiş pay, 14 'ünü kaybetmiş pi sayısıyım.
Hiç bir iklimi olmayan, hiç kokan, hiç gülen, hiç pazarsız, hiç kimsesiz, hiç sarılmaksız,
Hiç allahsız, hiç parasız, hiçini kaybetmiş hiçliğin en yoğun haliyim.

Ben pusulasını kaybetmiş bir gemi, yatağını kaybetmiş bir ırmak,
Şiirini başka bir coğrafyada yazan Tarık Ali' yim.
Ben 4 kibrit çöpünde kendini yakan bir inancım.
Yatılı bir okulda sidik kokusu, son trene yetişmeye çalışırken yakılan 7 küsür mılyonluk sigarayım.
Ben korkak bir kahraman, Piraye'nin Nazım' a aşkı,
Ahmed Arif'in Ankara' sıyım.
Ben sendeki bir sigara molası, bir dudak bükümüyüm.
Bir çoban kavalı, bir serin sabah yeliyim.
Taze ekmek kokusu, yağmurdan sonraki toprak kokusu,
Hışırdayan sarı sarı yapraklar, romantik dokunuşlar, kırmızı mumlar, şiirler, bolca söylenmiş keyfi yalanlar.
Hepsi yalan.
Ben sendeki hiçliğin piçiyim...
Sen Harran Ovası' nda ekşini bir arap atı,
Hakkari'de bablekansın..
Marcel Khalife'nin Asfur 'u, Neşet'in Seher Vakti' sin...
Sen ensemdeki tanrısal nefes, peygamber torunu öldüren yezid' sin.

Ben kendimi Cudi' ye gömmüş bir gerilla cesedi bir kaçakçıyım mayınla ayaklarını kaybetmiş.
Elim, kolum, gözüm yüreğim sensin.
Sen bendeki tüm kaybetmişliklerin toplamı, kendimi sana bölmelerden kalansın.
Sen matematikten çakmayan hallerimin çıldırmış ruh hali,
Öğrendiğim ilk Türkçe kelimesin.
Sen konduğum son çiçek, koklayamadığım son çiçek, koklayamayacağım son çiçeksin.
Sen intifada da atığım taş, Şakiro' nun kutsal sesi, secdeye durduğumsun...
Yazarım daha.
Bitmez seni anlatmalarım.
Delmezse sigara ve kahve midemi, yazarım daha.
Ben anlatırım seni de sen anlar mısın bendeki kendini?
Bir yatılı okul tabildotuna da sığdırırım seni, bir arap çocugunun kirli önlüğüne de.
Acemi bir okul piyesinde ne güzel anlatırım seni,
Bir Ahmed Arif dizesinde ya da.
En çok çırıl çıplak bir koşuda anlatırım seni.
En çok bir anne memesinde, bir ilk öpüşte.
En çok bir dudak kenarında anlatırım seni.
En çok bir kardeşe tutulmuş rus yapımı bir kaleşnikofta.
Anlatırım seni dört er'i parçalayan apoletli bir el bombasında.
Batman'da bir kadın intiharında, Urfa'da bir aşiret kavgasında.
Kadehe sığmayan bir süryani şarabında,
Mitolojik bir halk destanında da anlatırım seni.
Öyle bir anlatırım ki seni, sen bile aşk olsun dersin kendine.
Aşk olsun....
Dört parça yüreğim.
Kürt bir tarafım, Türk bir tarafım, Arap bir tarafım, Acem bir tarafım.
Sen benim insan halimsin.
Sen ibadettim, kıblemsin.
Metropole sürülmüş gençliğim, gecekondu halimsin.
istanbul' sun sen.
Boğazı ilk defa geçişim, ilk eylemim, ilk sloganımsın.
Feoadal yanım, boynumda ki muskamsın..
Sen asla ben değilsin. "