bugün

bunları düşünmek bile yanlıştır. Ne yani madem evren tesadüfen oluştu annenle baban tesadüfen mi gerdege girdi. Sende tesadüfen oluşmuş olursun. Saçma ve gereksiz düşünceler. Yaratmak Allah'a mahsustur.
bunları düşünmek bile yanlıştır. Ne yani madem evren tesadüfen oluştu annenle baban tesadüfen mi gerdege girdi. Sende tesadüfen oluşmuş olursun. Saçma ve gereksiz düşünceler. Yaratmak Allah'a mahsustur.
çok ince matematiksel hesaplarla oluşmuş dünyanın, yaratılmış insanın veya canlının evrende kendiliğinden var olduğunu söyleyebilecek kadar aklını az kullanan insanların algılarıdır.

her şey bu kadar ince hesaplarla yaratılmışken nasıl olur da allah'ın bilimden tamamen uzak olduğunu iddia edebiliyor insanlar hayretle okuyorum.

günümüzde dinler insanların uydurdukları şeylerle doludur. oysa allah bunları söylemiyor onlara. onlar dini istedikleri gibi yorumlayıp bir şeyler söyleyiveriyorlar. dolayısıyla bunlara inananlar da inançlı insanın bilimden uzak kalması gerektiğini savunabiliyorlar. oysa zahmet edip allah'ın yolladığı kitapları okusalar tek bir şeyin ön plana çıktığını görürler: "akıl"

din akıldan bahsediyorsa, bilim akılla yürüyorsa bunların ikisinin birbirinden ayrı olduğunu düşünmek büyük bir yanılgı olur.

dünyada algıladığımız her şeyin evrende de böyle olduğunu düşünüyoruz biz insanlar. oysa zaman kavramı sadece biz dünyada bu şekilde algıladığımız için böyle. yoksa sabit biz zaman kavramı yok evrende.

sesler sadece biz bu şekilde algılayabilelim diye böyle dünyada.
mesela insan kulağı belli bir şiddetin altındaki sesleri duyamıyor. bunu herkes bilir. aynı insan belli bir şiddetin üzerindeki sesi de duyamıyor ne ilginç ki. örneğin; dünyanın dönerken çıkardığı muazzam sesi duyamıyor insanoğlu. çünkü yaratıcı sadece belli bir aralıktaki sesleri duyabileceğimiz şekilde dizayn etmiş bizi.

bu kadar muazzam çalışan bir bünyeye sahip olan biz insanların bu bünyeye yerleştirilmiş mükemmel beyni kullanmadan sadece körü körüne br şeylere inanması ne kadar acı.

aklını kullanarak taraf tutmadan okuyabilen herkes evrenin yaratılışından insanın yaratılışına kadar her şeyi rahatlıkla kavrar zaten fazla kasmaya gerek yok.
şu evren mükemmeldir allah olmasa tesadüfen bu kadar mükemmel olamazdı yok bizi böyle dizayn etmiş kafasından kurtulun.

evren mükemmel olmasaydı biz burada olmazdık zaten ama yanıldığın nokta bir kerede oluşmuş ve o da mükemmel olmuş düşüncen.

belki milyon kez oluştu hep bir eksiği vardı ve yok oldu peki bu yaşadığımız 1 000000. ise o zaman nolucak bunun ilk olduğunu kanıtlayabilir misin ilk değilse tanrı 1 000000 kez hata yapar mı yapmazsa ve bu cidden 1 000000. kez ise tanrı var mı ?

bir düşünün ben geliyorum ya da bilemedim takıntılı insanlar ve düşünmek.
zamanın, zaman kavramının ve dahi nice tantananın (tanrı/allah dahil) "sonsuz" diye etiketlendiği yegane alem insan aklıdır. fiziki, bilinen, ölçülen vs. evrende sonsuz diye bir hadise yoktur. peki biz niye uydurduk bu sonsuz kavramını -fizik olsun manevi olsun farketmez-? tek kelime ile: bilmemekten.

fizikçilerin bazı formülleri sonsuz çıkar, mesela karadeliklerin merkezinde olan hadiseleri anlamak için ortaya konan formüller gibi. fizikçi için bunun manası henüz bu konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olunmadığı ve/veya bir yerde bir hata yapıldığıdır. mesela newton fiziği için zaman ve mekan sonsuzdu, daha doğrusu newton'un formülleri zamanın ve mekanın sonluluğu dikkate alınmadan geliştirildi. işe yarar mı, hem de ne biçim, hala o formüllerle uzaya birşeyler gönderiliyor. evreni bir bütün olarak açıklar mı? hayır. bu nedenle einstein çıkıp başka formül ve kavramlar oluşturdu, yine aynı nedenle bugün de daha başka formül, yani bakış açılarına ihtiyaç var.

mesela içerisinde bulunduğumuz evren iki farklı fizik aleminin birbiriyle çarpışması, her ikisinin birleşmesiyle meydana gelen bir sentez olamaz mı? olabilir de, olamaz da; bu doğrultuda ya da bunun aksine hiçbir veri, işaret, iz, vs. yok, kısaca "bil-mi-yo-ruz". gelgelelim sallamak serbest ve bazen de gerekli, nihayetinde bilmiyoruz ve bilmediğimizi algılamaya çalışıyoruz; ne modeller geldi geçti, hepsi de açıklayabilme güçleri dahilinde varoldular, bu güç yoksa doğru fikir çöplüğüne.

şimdi din kafaların anlamamakta israr ettiği bir husus var: şu gün hakim olan ne kadar evren oluşum teorisi, hatta canlı hayatın ortaya çıkışına dair evrim teorisi vs. varsa on sene, elli sene ya da bir asır sonra kullanılamaz hale gelebilir. bilim bile demeyelim, genel olarak insanlık tarihi benzeri örneklerle doludur. aynı şekilde, yüzlerce sene sapasağlam duran teoriler de mevcut, mesela maxwell'in elektromanyetik kanunları kullanış kudretlerini biraz zor kaybederler. bunların hepsi ihtimal dahilindedir. birşey hariç: şimdiki açıklama güçleri gelecekte ne olursa olsun, doğanın çalışma prensipleri ve kaynakları hakkında kimse "aaa bu formül yanlışmış, acaba dinler doğru mu söylüyor, herşey birdenbire akıllı bir yaratıcı tarafından pat diye mi yaratıldı?" diye bir fikre kapılmayacak. neden? çünkü bu rahatlığın ve keyfiliğin konuyu açıklama adına hiçbir gücü yok. "allah ol dedi oldu" formüle bak: bu kafa bulabilir miydi atomu, dna'yı, quantum'u vs. bulamadı da zaten. merak yok ki, insanlığa ve insan aklına komple hakaret, eli ve zihniyeti kadınların kızların donlarının içinde, çünkü oradan anlayacak evreni. aslında anlamak diye bir derdi de yok...

gezegende suyu yüksekten boca etsen herzaman yere doğru yönelir, buharlaşma olmadığı sürece havaya uçmaz. din kafa der ki, "bu allah'ın hikmetidir, hadi becerebiliyorsan sen dök suyu havaya yükselsin". yerçekimi falan derseniz "ee onu da allah yarattı zaten". ancak aynı meydan okuma ile karşılaşsa, mesela desek ki "hadi senin allah'ın suyu havaya yükseltsin" o zaman da lafı dönüp dolaştırıp kıyamete getirir. bu bize doğanın işleyiş mekanizmaları adına ne anlatır? hiçbir şey: hem de sonsuza kadar...
evren olusumu ile ilgili bir baslikta insanlarin inatla tanri vardir & yoktur tantanasina cevirdigi algidir bu ayni zamanda. Ucak motoru nasil yapilir diye a'dan z'ye izah edersin bunda sorun yok. Cunku nasil oldugunu "gercekten" biliyoruz. Dindar bir insan ucak motorunu da allah var etti seklinde dusunebilir, kabulumdur. Inanc kavrami pozitif bilimlerce ispatlanabilir bir sey degildir sonucta. Ancak, her mucizevi olaya, allah yapti oldu yaklasimini sanki olayin ozunu kavramiscasina yoneltmek cehaletten baska bir sey degildir. Cunku, cunku cumlesi ile baslayan her sey mantiksal bir aciklamaya dayanmalidir , bu cumle de dahil, ve tanri mantiksal bir olusum degildir. "Bu neden oldu ? Cunku Allah var" seklinde argumanlar gercekten mantik disi. Ben ucak motoru ve algisi diye bir baslikta tanri sorgulanmasi yapilacagini dusunmuyorum cunku biz gercekten biliyoruz bunu. Milattan onceki sozluklerde " gunes nasil hergun doguyor " diye bir baslikta da deli gibi tanri tartisilirdi, adim gibi eminim. Ne zaman ki nedeni bilinmeyen bir olgu sorgulanir, hemen tanrisinin varligini somutlastirmak isteyen bir cahil tum tartismayi " cunku gunes tanri bizi her gun gozetlemek istiyor " minvalinde aciklama ile bitirmeye cabalar.

Sonsuzluk kavraminin fiziki olarak hic bir yerinin olmadini dusunenlere katiliyorum. Ancak sonsuzluk bir "algi" dir. Matematiksel olarak , mantiksal olarak. Ve biz bu algilar ile evreni aciklariz. Sayi dogrusunda sonsuz tane dogal sayi vardir, 2 ile 3 arasinda sonsuz tane reel sayi vardir , 2 ile 5 arasinda da sonsuz tane reel sayi vardir ve tum bu "sonsuz" lar aslinda hem birbirinden farklidir hem de aynidir. Yani demem o ki, sonsuzluk kavraminin bir algi oldugunu asla bir sonuc olmadigini bilmek ile basliyor her sey. Yoksa aslinda sonsuzu tanrilastirmaktan baska bir sey yapmiyoruz " evren sonsuzdur " gibi seyler soyleyerek.
sevgili tavan iqlular düşünce, tez, hipotezler doğruya ulaşmak için ortaya atılır yoksa bakın ben ne güzel düşünüyorum siz bi boktan anlamıyorsunuz ben mantıklıyım siz malsınız demek için değil. size düşüncenin tutarsız yanlarını söyleyince otomatikman bilim karşıtı, geri zekalı ve yobaz damgası gelir. haliyle amacınız doğruya-gerçeğe ulaşmak olmuyor kendini ispatlama çabasına dönüşüyor yaptıklarınız. yani sizin anlayacağınız ortaya tez koyabilirsiniz ama tutarsızlıklarıyla yüzleşmeniz gerekir.
bir de kendini ispat etme çabası şuradan da anlaşılabilir ki tavan iqlu olduğunu düşünen görüşleri kabul görmeyince hemen saldırıya geçer ve karşıdaki anlayamamakla itham edilmek suretiyle geri zekalı damgası hemen yapıştırır.
ha bir de verdiğiniz misal de yanlış bilim doktor olamaz(doktorluk bilimin bir alt dalıyla alakalı olsa da) bilimin bir çok alanında ispatlanamayan hipotezler oluyor(tıpkı senin hipotezini ispatlayamaman ve bunun bilimsel açıklamasını yapamadığın yerlerde bizim bunu allah'a dayandırmamızı[bilimsel olarak açıklanabilmiş olgularda da olduğu gibi] geri zekalılık olarak değerlendirmen gibi). yani doğruluğu meçhul bir bilime taptığın zamanlar oluyor.
bilimin ve o yüksek aklının yanılabildiğini kabullenmen de iyi bir gelişme olmuş. böylece zaman zaman yanlış olan şeyler için de gelip burada delicesine entry kastığını kabul etmiş oluyorsun.
tavsiyem bizim gibi alt tabakadan insanlarla zaman kaybetmeyin sen gidin ve eğlenmenize bakın, gününüzü gün edin zira siz haklıysanız yok olmanıza 70-80 sene var; biz haklıysak müthiş bir azabın sizi bulması 70 bilemedin 80 sene alır.
bu tesadüf kavramını ve iddiasını ortaya atanlar new age creativistler amerikada. bizde de onlardan kopyalayanlar.

bir tane bilimadamı yok ulan evren tesadüfen oluşmuştur diyen.

"bu adamın ne dediğini anlayabilecek kadar zeki olmamakla birlikte dinleyecek kadar da tahammülüm yok o sebeple tesadüf diyor dediğini varsayıyorum"

diyip diyip buna yanıt vermeye çalışıyorsunuz yalnızca.

big bang öncesinde bir first mover var mıdır? onu bilmiyoruz henüz. var mıdır yok mudur bilmiyoruz. var olması da süper olurdu var olmaması da süper olurdu bilimsel heyecan olarak söylüyorum.

mantık felsefesi ise bize first mover'lar bitmez vatan bölünmez diyor açık açık. o zaman araştırmaya devam edilirdi. tanrı herşeyi yarattı ise onu kim yarattı sorusu gibi belki de.

oraya kadar gitmeye gerke yok aslında bu başlık altında.

evren tesadüfen oluşmuştur diyebilir bir insan bir diğeri de siktir git salak mısın diyebilir. farketmez; her iksii de bilimsel bir iddia olamaz.

öte yandan, evrenin bugünkü hali ile oluşması ve var olması için teorik bilim ile bakarsanız (başka yok ama zaten gerek de yok matemariksel olarak hesaplanması yeterli gibi şimdilik) bir tanrıya ihtiyaç yok.

yani, bu hesap tutumuyor buraya bir çarpan ekleyelim, bir varoluş-yaratılış sabiti koyalım, o da tanrı olsun demeden hesaplanabiliyor. tanrı olmadan da evren aynen bu şekilde oluşabiliyor varolabiliyor ve ne için varoldu ise ona devam ediyor.

bu tanrı yok demek midir değil midir bilemesek de, "probably there is no god" ateist mottosu geçerlidir.