bugün

Kaç abi kaç kaç kaç...
evlilik denen kurum, insanlık tarihinde kurumsallmış olan birçok şey gibi kurumsallaştığı andan itibaren insana yapışan şeylerden yalnızca biri. farklı dönem,coğrafya,kültür ve yönetim şekilleri gibi unsurlar altında evlilik'in farklı yansımalarını görüyoruz. bireyselciliğin de yükselmesiyle gitgide daha da özgürleştiğini düşünen postmodern ben'ler, diğer birçok şeyde olduğu gibi evlilik'i de özünde olduğu şeyden uzaklaştırmaya veya uygunlaştırmaya çalışmaya başlamışlardır.

bunun sosyolojik analizini yapmak niyetinde değilim. genel hatlarıyla sunmak konusunda yardımcı olabilirim. çağdaş insan, düşünce sistemlerinde ortaya çıkan devrimler ve bilimsel gelişmelerin sonucunda aklına öyle güvenir hale geldi ki; bu yerleşik sosyal kurumları da sorgulamaktan çekinmedi. ilişkileri ilgilendirecek hususlar anlamında bakacaksak olaya, ilişki için başka olasılıkları da keşfetti. çeşitli -izm'ler ve sloganların o renkli dünyası, pas tutmuş modern-öncesi olan şeylerden daha çekici hale gelmeye başladı. burada kadın ve erkek için ayrı ayrı konuşmaya gerek yok; kadının toplumdaki yerinin değişmesi evlilik gibi bir birliktelik türünün motive'ini değiştirme noktasında en etkili şeylerden biri olmuştur. birbiriyle ömür boyu hayat geçirmek "zorunda olmayan" ancak bir yandan da toplumun en temel yapı taşlarından biri olan evlilik'i hayatın zorunlu bir aşaması olarak gören bireyler kendileri için reçete edilmiş olan hayat biçiminden yoksun kalmışlardır. evlilik artık zorunlu değil, olumsal hale gelmiştir ancak birey bu anlamda yalnız bırakılmıştır.

illaki evlenilecekse bunun "kurumsal" yönünün vurgulanmadığı daha yumuşak bir hali geliştirilebilir. burada kadın-erkek, kadın-kadın, erkek-erkek ve birçok tip birliktelik söz konusu olabilir. düğün denilen şu merasim yerine yalnızca resmi işlemlerin yapılmasını anlayabiliriz. düğünden önce nişan falan oluyordu sanırım. onu da geçiniz. evliliğin nişanesi olarak yapılacak asgari düzeyde tutulmalı. kına, nişan, düğünden tamamen vazgeçilmeli. aslında bu kısımlar çok önemli değil. iki ailenin, sizin taraf, bizim taraf bunu yapacaktı, gibi aptal muhabbetleri olmasın istiyorum. bunları geçelim. asıl önemli olan evlenen (hayatlarını birlikte geçirmeye karar veren) kişilerin evlilik denen şeyi olabildiğince otonom ve özgün hale getirmeleridir. ne yapıyorlarsa bunu sadece kendileri öyle istediği için yapmalılar. yaşayacakları yerde çocuk odası, vitrin, içbükey televizyon gibi nesneleri örüntü haline getirmemek de dahil. eşlerin kendilerine ait bir odaları olmalı. yani, benim kendime ait ve sadece tek başıma bir şeyler yaptığım bir odam olmalı. içerisindeki her şey benim tasarımım sonucu olmalı. kitaplık, kahve masası, bilgisayar, küçük bir balkon ve benim seçtiğim tablolar, benim istediğim plaklar gibi. eşler her zaman birlikte uyumak zorunda da olmamalılar. ayrı odalar bunun için kullanılabilir. eşler sadece evde değil, dışarıda da birbirlerinden bağımsız vakit geçirebilmeliler, şehir değiştirebilmeliler. bir iş icabı için olmak zorunda da değil. dünürlerle zorunlu bağlar da oluşturulmamalı. eşler birbirine birbirilerinin ailelerini ziyaret etmeyi şart koşmamalı. aslında bu ayrıntıları belirtik hale getirmek böyle bakıldığında saçma. kişiler özgürlükten ve bireysellikten anladıkları şeyi yaşayabilmeye devam edebilecek şekilde bu yola girmeliler. vurgu her zaman çiftlerin tek bir organ halinde hareket etmeyecekleri vurgusudur. bu vurgunun çizdiği sınırlar içerisinde birleşmiş olan çiftler erkeğin özgürlüğünü kapı dışarı ettiği, kadının erkeği için yaşadığı türden geleneksel bakış açısını yıkabileceklerdir.

ben evlenmeyeceğim, ne öttüm.
Bunu hakikaten yazdın mı üşenmeden emeğine beğenilir yav.
sevdigin insani devlete bildirmektir. Hakkinda uydurulan diger her sey stereotype.
şu sıralar yoğun olarak içine itilmeye çalışıldığım vakadır.

adaylar iyi güzel ama korkuyorum.
Takım arkadaşına gol atmak demektir. Evet.
Türk kızlarının anneleriyle birlikte gözlerine kestirdikleri bir enayiyi ölene kadar sömürmeleridir.

Kızı desen yağ tulumu, cahil, paragöz bir yarrak delisi. Anaları desen dedikoducu, fitne fesat. Acıyorum lan hala türk kızı başka muhabbeti yapana. enayi ahmak sürüsü.
Sadece yaşıtlarim değil benden küçükler de evleniyor (Üzgün surat).
Çok garip. Yani yıllarca aynı suratı görmek, sabah ağzından akan salyalara, ağız kokusuna, göz çapağına yakından şahit olmak.neyse iğrençleşmeden konuya giriyorum.

Her genç kız evlilik ve gelinlik hayali kurar. Nasıl bir erkek istediklerini çoktan zihinlerinde tasarlamışlardır. Peki ya ben? Ne istediğimi gerçekten biliyor muyum? Hayır.

Çevreme, evli arkadaşlarıma, ablalarıma nasıl evlilik yaptıklarını ve bundan memnun olup olmadıklarını ya da keşke dedikleri şeyler oldu mu diye çokça sorular sordum. Tespitlerim şu yönde:

Aşk evliliği yapanlar bana; "amaan essy, aşk zaten kalmıyor emin ol. Evliliğin ilk günleri iyi ki hayatımın aşkıyla evlendim derken artık aylar sonra geçim sıkıntısına bağlı evde huzursuzluk ve tartışmalar başlıyor. iyisi mi hali vakti yerinde birini bulup evlen rahat edersin. Kafan bozuldukca alışveriş edersin"
Derken, mantık evliliği yapanlar ise;

Ulan hâlâ okuyonuz mu? Yatın uyuyun sdsjfmabl.
Evlilik, insanları diğer canlılardan ayıran davranış biçimlerinden birinin kurumlaşmış şeklidir. insanoğlu, cinsel eşini bütün bir yaşam için seçtiğini bildirerek içinde bulunduğu topluma onaylatır.

Bir sözleşme.
Toplumun dayatmasıdır.
evlilik günümüz gençleri tarafından beklentisi çok yüksek tutulduğu için bu kadar karamsar bakılabiliyor.

benim babam annem ile 18 yaşında görücü usulü ile evlenmiş ve inanın evlenmeden önce bu kadar düşünme şansı yoktu. yoktu derken düşünsede bir şeyi değiştiremezdi. çünkü onun zamanında alternatif sınırlı idi.

bir şeyi ne kadar çok gözünüzde büyütür iseniz o kadar sorunla karşılaşırsınız. evlilik güzeldir, ciddi bir iştir elbette lakin yavrunuzun olması hiç bir şeye değişilmeyen bir duygudur.
prangadır.
Boş beleş insan eylemi.
Yapmayın. Yapan herkes mutsuz.
bir müslüman için; ölene kadar ve öldükten sonrada yanında isteyeceğin kişiyle bütün olma hali.
Evlilik niye allahın emri olsun, gerizekalı mısınız? Asıl büyük alimlerin çoğu kendini böyle şeylerden soyutlamıştır.

Ne meraklısınız o yaşınıza kadar tanımadığınız biriyle ölene kadar aynı yatağa girmeye. Kızların derdi para, erkeklerin am işte. Bu kadar basit. Bi işe de dini alet etmeyin.
doğru insanla ise cennet bahçesi,
yanlış insanla ise cehennem çukuru.
Resmi cinsellik. Yoksa hicbir mantikli aciklamasi yok.
Çok güzeldir.
burada "ayy abi ne o öyle ömür boyu aynı kişi" diyenleri ciddiye almayın.
Erkek tarafı olupta adettir, usuldür psikolojik buhranlara gireceğiniz olaydır.
yani ne bileyim, bana uzak bir şey.
çok farklı karakterlerin, bir imza ile birbirlerine bağlandıkları kurum.
geçmişte önemli bir yeri olan ama günümüzde değerini kaybetmiş bir ilişki biçimi.
kadınlar için çevresine hava attığı, kendini tatmin ettiği bir mastürbasyon durumundayken aynı zamanda erkeği bağlamak olarak da görülmektedir.
erkekler içinse genellikle pişmanlıkla sonuçlanandır.
zira kiminle konuştuysam pişman, evlenmeyin diyorlar.

kadınlara güvenemeyen benim gibi biri için gayet uzakta bir kavramdır kendileri.
zira bugüne kadar o hanım hanımcık namuslu kızların yaptıklarını gördüm.
pisliklerine bizzat ortak olmuşluğum da var, o sebeple bana gayet uzaktır.

daha da kişiselleştirirsem ben birkaç gün üst üste aynı insanla muhatap olunca rahatsız oluyorum.
kadın erkek hiç fark etmiyor kimseye güvenemiyorum.
Zor bir süreç veya başlangıcı denilebilir. Masalda bahsettiği gibi çiftlerde yaralar açar. o yaraları birlikte sarmayı öğrenmektir, belki de tutkuyla yaşamı paylaşmaktır.
görsel
klişesi kimse boşanmak için evlenmez denilen bir durumdur evlilik. saçmalar saçması. ya tamam da kardeşim evlilik ciddi bir meseledir ya. adı üstünde eş. erkek evliliği bedava seksten işte ne bileyim kızlar zaten belli. zengin erkeğe kapağı atayım gerisi tamamdırdan ibaret görüyor. sırf bu yükümlerle evlilik yolu almak doğru mu bilmiyorum. çocuk oyuncağı değil sonuçta.