bugün

sebebi ne olursa olsun evden ayrı kalınma süresi içinde hissedilendir. en kısa evden ayrı kalma yolculuğu için, sabahın köründe işe gitmiş olmak, akşama kadar yorgan yastığın hayalini kurmak. kapının önünde anahtarın çevrilme sesiyle fresh bir mutluluk yaşamaktır. ve ev kapısının önüne welcome gibi paspaslar koyanları kınamıyorum, artık onları aptal bulmuyorum. aksine şirin bile geliyor. bazı film isimleri de sempati uyandırır oldu "lassie yuvaya dönüş" gibi..hayat işte sürprizlerle dolu.
Bazen güzeldir. eger özleyebileceginiz bir eviniz yoksa ya da eviniz varsa fakat siz parça parçaysanız, hiçbir yere ait değilseniz, bu yüzden de özleyebileceğiniz belli bir yer yoksa, evi özlemeyi de özlersiniz.
Zaten bu durumdaysanız, yılmaz erdogan'ın dediği gibi bir durumdasınızdır;

"...ve bu hasret öyle uzun sürdü ki,
adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.."
anneyle aynı yumuşatıcıyı kullansan bile aynı zevki vermez.
yaptığın yemek hoşuna gitmez.
telofonla konuşmak yetmez.
kendini bir anda otogarda bilet alırken buluverirsin.
o yol bitmez...
evet yol sonunda sığınmışsındır aileye, huzur...
feci bir durumdur. o anda neyle meşgulsek onu birakip gitme hali yaratır insanda.
bulundugun ortamdan kurtulmak istersin. annenin o meşhur yemeklerini tekrardan yiyebilmek için yapmayacagın sey yoktur. artık o raddeye kadar gelmiştir bünye,gözbebklerin büyümüştür. tıpkı hanımeller reklamındaki gibi özledim koştum geldim dersin anneye. (bkz: en cok cocuklugunu ozlemek)
icinde bulundugum ruh halinin sebebi...
saplantılı bir yengeç burcuysanız, küçükken gidilen tatillerde daha yoldayken evden 100 km uzaklaşıldığında ortaya çıkan duygu. evden ayrı kalmak, başka bilmediğin bir yerde uyuyacak olman seni içten içe öyle bir üzer ki bunu kimseye anlatamazsın. hep teselli etmeye çalışırlar ama onlar bilmez ve acıtırlar...
Yurttan içeri her girdiğinde, bir an kek kokusu aldığını sanırsın ama hepsi burnunun bir aldatmasıdır. Annenin 'hadi çay koydum, kek de var' diyen tiz sesini duyacakmış gibi olursun. Ama tek duyabildiğin öğrencilerin birbirine giren sesleridir. Yatağına yatarsın, dünyanın en rahat yatağı olsa bile annenin kullandığı yumuşatıcının kokusu olmadığı sürece anlamsızdır. Etrafındakilerle kavga ettiğinde, sevilmeme duygusuyla yıkılır, seni dünya yıkılsa bile sevecek olan ailenin yanında olmak istersin. Şimdi evde olsam, bana bakan sevgi dolu gözlerle televizyon izlesem, kestane pişirsek mesela diye düşünürsün. Ama o fırsat arada bir geçer eline, göz açıp kapayana kadar da geçer, gider.. En çok da evin içindekileri özlersin, evi özlemenin sebebi de zaten, içindekilerdir.
evi özlemenin bir diğer anlamıda samimiyeti, sevgiyi,saygıyı,naz yapmayı,kendi işini evdeki başka birine sen yapıver ya diyebilmeyi,surat yapmayı surat yaptığında eninde sonunda barışacağınızı bilmeyi,güveni,cümlelerini yanlış anlar mı diye korkmadan söylemeyi,kahkahanın ve şımarıklığın dibine vurmayı özlemektir..belkide hayatta en güvenilir yerdir ev. ve yine evi özlemek demek; sıcak sohbetler eşliğinde kahvaltıları özlemek demektir, gece yarılarına kadar süren uzun muhabbetleri,kıkırdamaları baban gelip 'hadi evladım saat kaç oldu yatın ya' demesini özlemek demektir.evi özlemek huzuru özlemek demek..
eğer taşınma il, ülke değiştirme durumlarını yaşadıysanız artık eviniz neresi pek bilemezsiniz özlediğiniz sadece cocukluğunuzun geçtiği yerdir. bu yüzden de gurbet denen şey insanın çocukluğunun geçtiği büyüdüğü yerden uzağa düşmesidir neresi olursa olsun geri dönüşünüzde hissettirdikleri hüzündür gülümseten ve ağlatan bir hüzündür özlemdir...
gurbetteyken uyumak için 1 saat harcayan bünyenin, evinde yattığı anda uyumasıyla vuku bulan duygular bütünüdür.
Bodrum' da ailemin yanındayım. Bir haftadır da izmir' de gezip duruyorum. Yine de;
Hani o her odasında sigara içtiğim evimi, Kokumun sindiği yatağımı, o gürültü ile çalışan ısıtıcı niyetine kullandığım laptopumu özledim...
Evim daha tatilin ilk haftasında burnumda tütüyorsun!
ev aslında bi simge. ama özlemek bildiğin bir duygu. öyle hoş, umutla kaplı da değil. acı, acıyla dolu. her şeyin her şey olmadan önceki halinin olduğu yer ev. derdi tasa etmekten uzak. ah biraz daha kalabilseydim diyebileceğin bir yer.

bazen yüreğin ağırlaşır, düştüğünü hissedersin ya hani. eve dönmek istersin, ama dönemezsin. sanki zincirlenmiş gibi kalıverirsin gözünde yaşla olduğun yere. gözünde yaş dediğime de bakma. ağlayamazsın çünkü. ağlasan doluşurlar belki etrafına ama yardım için değil, rahatsız oldukları için. duygudan yoksunlar biliyorum. azıcık kalmış bir vicdanla belki bir anlığına üzülebilirler ama o kadar. dahası evden başka bir yerde olmaz çünkü.

evi özledim ben.
evden uzaklarda her noktası, kapısı, penceresi özlenendir. hiçbir yatak kendi yatağın gibi rahat, hiçbir koltuk kendi koltuğun gibi ferah ya da hiçbir çay evde içtiğin gibi demli ve lezzetli değildir. ev daima özlenir.
üniye gidilince yapılacaklar listesinde 4. sırada yer alır.
Evi özlemek, o evdeki eski neşeyi özlemektir. Zile bastığınız an şarkılar söyleyerek kapıya yaklaşan anneyi özlemektir. Saat 7 de yükselen haber seslerini özlemektir. Kocaman bir kızken bile, babanın yanaklarınızı öperken 'yanaklarına bal mı sürdün?' Deyip sizinle uğraşmasını özlemektir.
Yani evden ziyade, o evin içindekileri ve tatlı tatsız her anı özlemek desek daha doğru olur.
Evet çok özlediğim doğrudur.
üniversiteye yeni başlayan çoğu öğrencinin yaşadığı duygudur.
4 yıl boyunca yurtta kalanlar iÇin körelmiş bir duygudur.
bir hafta boyunca 12 saat çalışan kişinin isyanıdır. amk ev otel oldu. böyle hayatın.
Yaşamak istediğim. Daha doğrusu test etmek. Amk.
(bkz: anneyi özlemek) ev neysede anne
özlemi yıllarca yurtta kalınsa bile geçmiyor. Canım anam...
Hiç demesemde yaşamayı sevmediğim durumdur. Benim evim özlenilecek ev değil galiba.
An itibariyle yaşadığımdır. Pazartesi sendromunu had safhada yaşıyorum lan sözlük. Ölüyorum.
An itibariyle içinde bulunuyorum. Evden uzak kaç gün oldu sayamadım.
Rüyamda Kuşadası'nda master yapıyorum. Ailemi bir özle bir özle.

Rüyadır su iç.
Bu soğuk ve küçük şehirde daha çok hissediyorum bu özlemi. Annemi bu kadar özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Gerçekten eve gitsem, yine kardeşlerim ve annemle o güzel zamanlara dönsek.
eskiden paramız yoktu ama mutluyduk. Şimdi çalışıyorum, param var ama mutsuzum.