bugün

yapmak istenendir. bir gün akşam 4-5 gibi evdekilere ekmek alacağınızı söyleyip evden çıkarsınız. hatta istediğiniz bir şey var mı diye sorarsınız ve anneniz "gelirken yarım kilo da toz şeker al" der. ayakta terlikler, cepte sadece pasaport, 5 dakika önce internetten ayırttığınız biletinizin çıktısı ve 200 liralık tek bir banknot, üstte ise şort ve tişörtle evden çıkıp bakkala doğru gidersiniz. siz hariç herkes bakkala gidip 3-5 bir şey alıp geri döneceğinizi düşünür fakat öyle olmayacaktır. herhangi bir normal vatandaş gibi havaalanına giden otobüse binersiniz ve havaalanında inip münih ve washington aktarmalı olarak kingston veya montego bay'e inersiniz. yanınıza telefonunuzu bile almamışsınızdır ve biraz pahalıya da patlasa kesinlikle birkaç gün çok eğleneceksinizdir. zira şairin de dediği gibi:

ain't no rules, ain't no vow, we can do it anyhow
i'n'i will see you through,
cos everyday we pay the price with a little sacrifice
jammin' till the jam is through.

edit: eksileyen kardeşler, bir am için ta erzuruma gidiyorsunuz ya lan...
(bkz: yazarların görmek istediği ülkeler)
(bkz: burdan angara yürüyerek kaç dakika gardaş)
mariuhana alma amaçlıdır.
(bkz: into the wild)
(bkz: survivor emin)
kıç açıkta kalmışken görülen bir rüyadır. *
(bkz: kaybolmak)*
hamam diyerek bursaya gitme durumunu abartmaktır.
Zaman zaman istenen ütopya kokulu istektir.
Her şeyin üstünüze geldiği, her kişi ve nesneden sıkıldığınız, bedenen ve ruhen dibi boyladığınız anlarda hissedilir.
Jamaika olur, guatemala olur, honolulu olur, hiç farketmez!
http://www.youtube.com/watch?v=d_P2qP8v1Lk

bilmeyenler için.
millet ne kafalar yaşıyor.
ilk gelen otobüse binip, gittiği yere gitmek gibi, kaçış.