merhabayın.

bir dönem bazı özel hisler hissettiğiniz veya hissettiğinizi sandığınız insan ile karşılaşma durumu.

uzun süredir yazmıyordum, gecenin bir yarısı iki cümle karalayayım dedim. artık entryler eskisi gibi okunmuyor, ileride bir gün anılarımı hatırlamak isterim diye bira fıstık eşliğinde yardırayım gitsin dedim sevgili kardeşim. rahatsız ettiysem özür dilerim.

hanımla geçenlerde markete gittik. ben her zamanki gibi evin ihtiyaçlarını alıyorum, hanım da ihtiyacımız olmayan, tek özelliği ekstreyi üçe katlamaya yarayan ürünlere bakınıyor. her şey rutininde devam ediyor yani. ben meyve sebze reyonunda gezinirken yanıma geldi:

hanım: vendetta neye bakıyorsun?
vendetta: yaprak var mı diye bakıyorum. bulursam alayım da güzel bir yaprak sarması yiyelim.
h: hani sen dikkat ediyordun kilona? yaprak sarması yersen nasıl olacak o iş? doktor pirinci yasaklamadı mı sana?
v: kızım yeşillik işte. doktor yeşil olan her şeyi yiyebilirsin demedi mi? dışı yeşil, içini görmeden atacağım ağzıma.
h: offf neyse. yukarı katta çok güzel biberonlar var, bakalım mı?
v: aa harbi mi? tabi ki bakalım.

aga bak durumu özet geçeyim, sen anla. hanım hamile değil, o biberonu alıp kullanabileceğimiz hiç bir alan yok yani. biz her alışverişe gittiğimizde 2-3 kutu mum alırız, o mumlar evde eritilir, yeni mumlar yapılır ama yakılması yasaktır. geçen aylarda bir gece uyandım, aman yarabbim o nasıl bir karın ağrısı? acilen sıçmam lazım ama elektrik yok. yaktım telefonun flaşını hanımın mum dolabına gittim. hayvan şeklinde olanlar, kokulu olanlar, pasta şeklinde olanlar, kapiçino şeklinde olanlar, dondurma şeklinde olanlar... ulan dedim çakmak bulayım, ilk elime hangisi gelirse yakayım, gidip güzelce sıçayım diye düşündüm. aga çakmağı aldım, elime hangi mum geçse yanmıyor, dondurma gibi olanı alıyorum yanmıyor, renkli olanı alıyorum yanmıyor, kokulu olanı alıyorum yanmıyor, ama benim bağırsaklarım alev almış, ateş atıyor. dikkatlice bakınca gördüm ki; hiç birine ip koymamış. ben de gittim flaş ışığı ile sıçtım. ertesi gün sordum, ip olsa yakarsın sen diye koymuyorum dedi. aferin dedim. sen beni tanımışsın, bravo dedim.

bu arada böyle özetin amk. neyse...

biberonların olduğu yere gittik, a a o da ne? benim hanım yine birinin kucağında çocuk bulmuş seviyor. bu sırada da "ayyy vendetta, şunun tatlılığına bak, bembeyaz bir çocuk, maşallah ne kadar güzel bir bebek, gel de bak vendetta." gibisinden sevecen sevecen konuşuyor. dönüp bakınca direk bebeğin annesi ile gözgöze geldim aga. zaten karşı taraf ismimi duymuş duruma hazırlıklı, benim için ama hiç ipucu yok amk. sadece bebek var, bebek beyaz tenli, güzel bir bebek. ama annesinin eski sevgilim olduğuna dair hiç bir emare bulunmuyor. zaten göz göze geldiğimiz gibi çocuğu koynuna bastırarak uzaklaştı hemen.

bizimki bozuldu tabi, ne olduğunu anlayamadı. bende marketten çıkana kadar bir şey demedim. araba ile eve dönerken baktım hala insanlığın bitmiş olduğundan, bir çocuk sevdim sanki çocuğu kaçırıp zorla dilendirmeye götürecekmişim gibi nasıl kaçırdı vs. gibi sövmeler devam ediyor, insanlığı kurtarmak adına 3 ay boyunca kavga etmeyi göze alarak durumu söyledim. dürüst davrandığım ve durumu açıkladığım için önce kahkahalarla güldü, sonra marketten aldığımız mumlardan brini yakıp mum ışığında yaprakları bana sardırdı.

saygı, sevgi ve diğerleri...
Eski sevgilim olmadığı için bilmediğim durumdur.
Eski dost düşman olmaz deyipte sitem etme yalnızlığın suçunu lütfen bana şey etme durumudur .
Eski bir giysini bulmaya benzer sevindirir ama ne yazıkki modası geçmiştir.
az önce başıma gelen hadisedir. üzerinden o kadar zaman geçtikten sonra iş yerine gelmesi ile olmuştur. çok sakin bir şekilde kaldık ikimizde. zira kendisi artık evli. saygı duyduğum için çok fazla sorgulamadan bir kaç kelam ettik. sonra gitti.
ilişki süresince ne kadar iyi olursanız olun terkedip yada terkedilseniz bile yolda karşılaşınca;

kadın: adi, şerefsiz, tipe bak...
erkek: tekrar mı konuşsam acaba...

hiç zarar vermedim, anlayışlı davrandım, sürprizler yaptım ve kötü bir dönemdeyken ayrılalım dedi ki bilmesine rağmen o dönemi. sonuç yine aynı şerefsiz, adi ben oldum. insanlar nankör varlıklar şahsen ben bunu yine yapmam. inandığım bir şey daha varsa bu tip insanların çok huzurlu bir hayat geçireceğini düşünmüyorum.
sevgilinin ne kadar eski olduğu ve kişinin içindeki duygularının büyüklüğüne göre değerlendirilmesi gereken olay.
Korktuğum durum, başıma gelirse elim ayağım titrer konuşamam. Oysa ne sövmek isterim ama gel gör ki kekeleme bile oluşur.
eğer bir kaza bela olmazsa seneye mayıs ayından itibaren bir daha asla karşılaşmayacağım kişidir.

bir süreden sonra sıradan bir kişi olmaktan öteye gitmeyendir.
insanı allak bullak eder.elinizi nereye okuyacağınızı şaşırırsınız.güzel bir vedayla bitmişse hal hatır sorulabilir.hatıralar canlanır.
ayni binada oturuyoruz asansorde mi merdivende mi karsilasiriz artik hayirlisi demistim. an itibariyle binanin önün de o, annesi, babasi, ben, babam,annem ve diger komsular cay ictik. bunun uzerine karsilasma hikayesi de tanimiyorum.
Daha önce tuttuğun elin ve o ele dokunduğunda verdiği sıcaklığın kaybolduğunu hatırlatması dışında bir ekşını yoktur.
Merhaba der geçer hayatına devam edersin.

Hadise bu kadar nettir aslen...
yüreğinize hüzün kırıntıları serpiştirebilecek rastlantı.

ve aslında ilginç olan; 'kırıntı' diye tarif ettiğim parçacıkların, tamamen 'ne kadar sevdiğiniz' ile orantılı olarak 'yok olma' ve 'astronomik boyutlara ulaşma' eşiğinde belirsiz bir yerlerde yer almasıdır.

olabilecek en az hasarla atlamanızı temenni ediyoruz.. zira mevzubahis gerçek anlamı ile 'sevgili' ise şayet, bu noktada 'hasarsız' atlatma ihtimaliniz maalesef yok.
Bazen, anlık olarak arzulanan, istenen. Sonra hemen geçen.
Ve selam bile vermemek.
zor bir durumdur. ama sevdiysen.

Aradan 3 yıl geçmişti, beni terk ettiği için 3 yıl boyunca psikolojik tedavi gördüğüm sevgili karşıma çıkmıştı.

Başkasıyla,
el ele.

Koydu be, çok koydu.
Telefoncuda karşılaştım hayır koskoca izmir 'de başka telefoncu mu kalmadı da geldin benim girdiğime girdin be allahsız neyse artık bişey ifade etmeyendir.
Ben surekli arkadaslari ile karsilasiyorum, koloni gibiler mubarek.
Ben karşılaştığımda sevgilisiyle burgerde tıkınıyodu amk. Tam patatesi ağzına attı hayvan gibi yiyor çaaat diye dikildim karşısına. Yanındaki esmer bayanın yüz ifadesi değişti, sevgilisi tasmasını tutmasa saldıracak bana. Sırıttım, başımla selam verdim son bir bakış attım tek kaşımı kaldırıp... içimden dedim, elveda 3 yılım. Hakettiğin buydu..

(10 dakika sonra çıktı gitti, kızı tek başına bıraktı. Ağlamasını istemedim)
Kafanı hafif yere eğip gözlerini ondan kaçırmanız . Yanınızda arkadaşın varsa siklemeyiniz .
kötü bir duygu birlikte geziyorsun yiyorsun içiyorsun sonra yanında başka birisiyle görüyorsun geçmişinden nefret edebiliyorsun bile ben ne yaptım diye pişmanlık bile duyuyorsun fakat yaşandı diyede seviniyorsun gidip barışmak falan da isteye biliyorsun ama imkansız olduğu hiç aklına gelmiyor neyse fazla uzattın kötü işte inşallah benim başıma gelmez (amin)..
her ne kadar "senden önce de yaşıyordum, sensiz de yaşıyorum ulan" mesajı verilmek istense de duruma göre gününüzü bok gibi veya gülücüklerle geçirmenizi sağlayacak rastlantıdır.
Aralıksız her sabah yaşadığım lanet ve aptalca durum. insan üzülüyor sözlük üzülüyor....
karınız bir ay sonra seksten bıkacağı için saçma bir eylemdir...
Iki tarafinda suskun suskun birbirini suzmesi ve yasanan bi kac saniyelik o durumu 2 saat dusunmesi ile sonuclanan bi hayli kotu durum.