bugün

Yıllar önce fatih anadolu lisesinde dersime giren on numara tarih öğretmenidir. Hayatım boyunca öyle bir tarih hocası daha göreceğimi sanmıyorum. Adam, öyle bir adamdı ki sözlük. Göçmen asıllı olmasına rağmen dünyada 2 türk varsa 1 i benim derdi ve herkes de ona hak verirdi. Vurgusu, tonlaması, karizmatikliği, jest ve mimikleri... Hani bazı iğrenç dersler vardır, o hoca olmazsa hayatta katlanmam diyeceğiniz, öyle bir hocadır işte kendisi. Bütün fatihlilere tarihi sevdiren bir öğretmendir. Yeri gelir giyer bez ayakkabılarını çim sahada bizimle maç yapar, yeri gelir elimizden kolayı alır tuvalete döker ve bize ayran ısmarlardı.

Bir anım var kendisiyle hiç unutmam. Büyük iskenderi anlatıyor bize. Bir savaşından bahsetti, toplanan esirlerden. Biz de pür dikkat dinliyoruz tabii. Şimdi cem yılmazın bir lafı var, herkes dinleyip gülmeyi bilir ama anlatamayınca sıçarsınız diye. Ben onun gibi anlatamayacağımdan özet geçiyorum. Dedi ki bize, büyük iskenderin lakabı bir savaşta topladığı bütün esirleri 3 uzun kavak ağacı etrafına bağlatıp, büyük bir ateş yakıp onları canlı canlı pişirip yemesinden geliyormuş. Biz, adamın ağzından çıkan her lafa inancağımızdan dolayı, ders çıkışında gidip "bu olay gerçek mi hocam?" sorusunu sorabilecek kadar inanmıştık kendisine.