bugün

pkk'lı olmadığı için akp'liler tarafından lanetlenen emekli paşa.
halbuki gazeteciler yerine, teröristleri tebrik etse idi ondan iyisi olmazdı şimdi.
(bkz: sayın öcalan aldığı kellelerin hesabını veriyor)
çevik bir in yancısıdır. dönemin içişleri bakanı (bkz: meral akşener) i, yağlı kazığa oturtmakla tehdit etmiş şahsiyettir. Akşener in;
- sizde (bkz: kazıklı voyvoda) özentisi seziyorum. kazıklı voyvoda nın enşinsel olduğunu hatırlatırım,
cevabı ile, kariyerinin en büyük ayarını yemiş, asker emeklisi, şimdilerde silik, olası bir darbe sonrasında bir şehrimizin başındaki müstakbel belediye reisi veya vali.
28 şubatın omzu geniş paşası çevik birin medya regülatörüdür.bugün recep tayyip erdoğana isnad edilen medyaya baskı yapıyor saçmalıklarının kralını yüz mislini o günlerde medyaya yapmıştır ve utanmaz sıkılmaz yüzsüz merkez!!! medyamız ses çıkarmak,direnmek,ağzı bantlı eylemler yapmak yerine,gözlerini bağlayıp avuçları patlarcasına alkışlamışlardır.
28 Şubat sürecinin Çevik Bir'le beraber muktedir paşalarından biridir kendisi.Bakmayın bugünlerde adının sanının duyulmadığına.sıranın kendisine ne zaman geleceğini hesap etmekle meşguldür kuvvetle muhtemel.Kendilerinin hafızamda kalan en büyük vukuatı dönemin başbakanı Tansu Çiller'e yapmış olduğu çıkıştır. Tansu Çiller belki biraz da askeri erkana yaranma amacıyla kanser hastası olan bir paşa için "amerika'da tedavisi için yardımcı olabilirim" lafına karşılık Erol özkasnak:" o ........ söyleyin biz paşamızı tedavi ettirebiliriz" diyebilmiştir.Anlayacağınız böyle zıvanadan çıkmışlardı.
görsel
gün itibariyle hakkında gözaltına alınma kararı çıkmıştır. bu cengaveri tanımayanlar için ergun babahan'ın kaleminden kısa bir özet:

"28 Şubat ve Özkasnak Paşa

Metehan Demir, çok doğru ve yerinde bir iş yaptı ve 28 Şubat nedeniyle, dönemin karargahının kilit isimlerinden Erol Özkasnak'ı konuşturdu.
Böylece, bu büyük devlet adamının sadece 28 Şubat'a değil, ülke, demokrasi üzerine görüşlerini de net bir biçimde öğrenme fırsatı bulduk.
Bu vesileyle gördük ki, Özkasnak Paşa, demokrasi, basın özgürlüğü, insan haklarına karşı tutumundan zerre kadar geri adım atmış değil.

Aradan geçen zaman içinde askerin demokratik sistem içindeki rolünün hangi noktaya geldiğini okumakta bir adım ileri gidememiş.
ispanya'da olan bitenleri izlememiş.
Orada 40 yıla yakın süren faşist bir rejimin ardından demokrasiye geçilmiş ve daha geçen aylarda Kara Kuvvetleri Komutanı siyasi içerikli demeç verdiği için önce evinde göz hapsine alınmış, ardından da emekliye sevk edilmişti.

Hasan Cemal, bu konuya ilişkin yazısını "Bizim demokrasi de ispanyol demokrasisi gibi olsaydı, Türkiye'de komutan dayanmazdı" diye bitirmişti.
Özkasnak, bu sözlerin ne kadar haklı olduğunun canlı bir kanıtı.
Basına müdahale, hukuku yönlendirme, insanların ifadelerine katkıda bulunup Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand gibi isimleri karalamaktan hiç pişmanlık duymadığını, her cümlesi, tavrı bir kez daha ortaya koyuyor.

Özkasnak'ın bir hakkını teslim etmek lazım elbette. Dönemin karargâh subaylarının kimileri gibi, yüksek ücretlerle yönetim kurulu üyelikleri üstlenmedi, uluslararası silah tüccarlarıyla haşırneşir olmadı.
Müdahaleci paşadan, tüccar paşaya dönüştürmedi kendisini.

Köşesine çekilmeyi bildi.

Ancak, Türkiye'de demokrasinin geldiği bu noktada bile, o hala 28 Şubat'ı yaşıyor. O günlerin özlemini çekiyor belli ki... Atatürkçülüğün sadece din söz konusu olduğunda hatırlanıp yolsuzluk, zulüm, işkence, faili meçhul, insan onurunun ayaklar altına alınması konusunda ise hiç akla getirilmemesi üzerinde durmuyor.
28 Şubat döneminde Türkiye'nin nasıl bir yağma sürecine girdiğini ya bilmiyor veya bilmezden geliyor.
Banka hortumlarının bu dönemde doruğa çıktığını, kamu kaynaklarının utanmazca yağmalandığını fark etmemiş görünüyor.
Amerika'nın 28 Şubat'ta hiç rolü olmadığını savunabiliyor.
Emekli Amerikan büyükelçilerinin Genelkurmay, iş dünyası, medya kuruluşları arasında nasıl mekik dokuduğunu unutmuşa benziyor.
insan hafızası böyle bir şey zaten. Ayıklama yöntemiyle çalışıyor. işine gelenleri hatırlıyor, işine gelmeyenleri zihin ardına itiyor.
Hala direnişçi bir ruh taşıyor.
Seferberlikten, topyekun mücadeleden bahsedebiliyor. Önemli bir oyuncusu olduğu son topyekun müdahalenin ülkenin, aydınlarının başına ne işler açtığını, ne çoraplar açtığını hala fark etmiyor.

Özkasnak, Türkiye'nin yakın döneminin önemli bir oyuncusuydu.
Türkiye'de gazeteciler onu, medya yöneticilerine açtığı hakaret ve tehdit dolu telefonlar, gazetecileri süngüye oturtup Taksim Meydanı'nda dolaştırma arzusu ile hatırlayacak."
Postmodern bir darbenin tetikçisi olarak kendi yalnızlığını yaşamaya mahkum aslında.
tutuklanıp cezaevine atılmış 28 şubat generali.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
28 şubat sürecine postmodern darbe adını koyan..
kendi halkına karşı "gerekirse süngü bile kullanan" 28 şubatçı..
bizim bildiğiniz asker milletini düşmanlara karşı savunur, kendi milletine süngü çekmez..
şimdi hapiste..