bugün

su damlacıklarının coslamasına ve mükemmel sesler çıkmasına vesile olan seksi hareket.
elleri 5 dakikada bir yıkamaya sevk eden, oyuna dönerek cıvıyan hareket.
buz gibi su ile ellerin yıkanması sonrasında soba yanan odaya girilip eller yatay vaziyette açılarak sobaya yaklaştırılıp ısıtılmaya çalışılırken başparmak dışındaki diğer dört parmak kıvrılarak başparmaktan "tettirilmek" suretiyle üretilen meşgale.
(bkz: zevk alınan ufak sapıklıklar)
(bkz: yanan sobaya kolonya dökmek)
akabinde ebeveynlerden ve bilumum yetişkinden azar işitmek.
çocukluğun en eğlenceli haylazlıklarındandır. anne-baba ellerinizden şapır şupur damlayan suyun soba ile temas ettiğini görünce ne kadar kızsa da çemkirse de duştan çıktıktan- ellerinizi yıkadıktan sonra yapmaktan en çok zevk alacağınız şeydir.
köy sobasına az tükürmedim ya. eski günleri hatırlattı.
tükürüğün zıplaya zıplaya küçülerek kaybolması, bunun verdiği heyecan, tekrar tekrar tükürme isteği... kafaya yenen şamarla son bulur ama gerçekten her şeye değer. bide salon güzel koksun diye kolonya dökülür üstüne. cosss diye sesler çıkar. (bkz: insanları mutlu eden küçük şeyler)
(bkz: the waterdance)
elleri yıkadıktan sonra yanındaki kişinin suratına su sıçratmanın kimseye zararı olmayan versiyonudur.
Hey gidi çocukluk. *
harlı sobanın su ile raksı, sesler ve hareler.

antakya da soba biraz dekor. çocukluk resimlerinin vazgeçilmez figürü. iki tepe dağın arasından sarı güneş alışkanlığı. ille de mırlangoz bir kedi, en güzel köşesi. elimde kurumamış su zerreciklerinin ateş kesmiş yüzeyinde çıkardığı melodik cazlar, kedinin blues ezgisi. en fazlasından kuyruğunu şöyle savurur saksafonun sert la'sında.
sobayı kucaklayamazsın sataşırsın iki damla. homurdanır sanki soba ateş dilinde. ateş dilini severim sobanın, küçük penceresinde gizli, açarsın mitolojik ejderha.
çaydanlık ve demliği yerleştirirken sobaya, ellerin artık serinliği bu kez bateri tadında, tempolu cas cas. ışıkları yakmam, loş dostumdur, ıslak tenimin sobayla sevişmelerinde. ama en güzeli, çaydanlığın ağırdan kaynama serüveninde pan flüt nağmeleri. ellerim yorulmuştur, çaydanlığın aşkın ve arsız damlaları maestro. soba sırtına çörekli misafirden kızgın galiba, sacı kırmızı tablo karanlıkta, arada dil çıkarmalar muzip, çaydanlık dayanamaz fokurdar gibidir, lokomotif. burnundan solur yetmez, buharı suya havale sobada patırdarken, demliği zorlar gibi. bir hareket, devim. ellerim demliği havalandırır, buharlarını damlacık fırlatır sobaya, oyunun ilk perdesi sona ermekte sanki, çayı demlerim, çaydanlığa yeni su koyarken biraz mahsus gibi damlatırım suları, ama biraz çok. zıplayan zerreler ateş dansında, ateşin dili kaybolur sanki hayalet misali.
muhtemelen çocukluğunda evinde soba bulunan bütün çocukların yaptığı eylem.
muhtemelen çocukluğunda evinde soba bulunan bütün çocukların yaptığı eylem.
o eylemden çıkan casss seside güzeldir *, bide bardağın dibinde su bırakırım azıcık onu dökerim, bide bayram şekerlerinin poşetlerini eritirim, bide bide bide... *
yanan sobanın üzerine kar topu bırakmak kadar zevkli değildir.
sobalı evde büyümüş her insanın vazgeçilmezleri arasında bulunan eylemdir. ayrıca bunu yapan kişiler vantilatörün karşısında ses denemeleride yapıyordur.
annelerin sevmediği durumdur, yan tarafına su geldiği için iz bırakmaktadır, kızarlar.
çocukluğumun en güzel eylemlerindendir.

kalorifer geldi mertlik bozuldu. *
sobalı evde büyümeyen insanların haz alamadıkları eylemdir. bir de sobanın üstüne portokal kabuğu koyardık odayı güzel kokutsun diye.
ç.ıısss sesiyle sonlanacak olan eylemdir.
kizgin tavaya elleri islatip su sicratmak kadar eglenceli bir durumdur.
çıkan sesi dinlerken bir yandan da damlaların yok olmasını izlemek bir zamanlar zevk alınan eylemlerdendir.
Annemin olum duvara sıçrıyor yapma demesiyle sonlanan eylem.
cazır cazır şeklinde çıkacak seslerden hoşlanıldığının ve su damlaların anında buharlaştığını görmekten keyif alındığının göstergesidir.