bugün

EĞiTiM KARANLIĞA GÖMÜLDÜ

istanbul'un göbeğindeki Güngören izzet Ünver Lisesi'nde, elektriklerin birikmiş borçtan ötürü kesilmesi nedeniyle 2 gündür eğitim ve öğretim yapılamıyor. 140 bin YTL'lik elektrik borcu bulunan okuldaki 3 bin 200 öğrenci ve ıoo'e yakın öğretmen elektriklerin kesilmesi nedeniyle 2 gündür zorunlu tatil yaparken, okuldaki sınavların da kesinti nedeniyle yapılamadığı öğrenildi.

140 BiN YTL ELEKTRiK BORCU
Konuyla ilgili olarak bir basın açıklaması yapan Eğitim Sen istanbul 1 No'lu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Yunus Öztürk, okulun 1989 yılından beri 70 bini anapara, 70 bini de faiz olmak üzere 140 bin YTL'lik elektrik borcunun bulunduğunu söyledi. Yetkililerle kesinti ile ilgili görüşmeler yapıldığını ama bir sonuç alınamadığını ifade eden Öztürk, imkânsızlıklar yüzünden okulda sınavların da yapılamadığını ifade etti. Eğitime yeterli bütçe ayırmayan Maliye Bakanlığı ve bu duruma sessiz kalan Milli Eğitim Bakanlığı'nı suçlayan Öztürk, Eğitim Sen'in uzun zamandır bakanlığı ve hükümeti eğitime yeterli bütçe ayrılması konusunda uyardığını, konuyla ilgili toplanan bir milyon imzayı da bakanlığa ilettiklerini belirtti.

'EĞiTiME BÜTÇE, OKULLARA ÖDENEK'
Eğitimin anayasal bir hak olduğunu ifade eden Öztürk, Güngören'deki okulların yoksul ve kaynaksız olduğunu söyledi...

http://www.birgun.net/bol...ber-32121.html#haber_basi
hep merak ederim. devletin bir kurumu diğer kurumundan nasil alacaği olur diye. ikiside ayni firmanin farkli bölümleri değil mi?

cok eskiden dogalgaz daha dörtbir yanimizi salmadan okullar,evler kömürle ısınırken okula gelen kömürleri müdür ve yardimlarin direktifleri dogrultusundan okumasina imkan verilmeyen okul cocuklarina tasitilirdi.

üstüne üstüne üstlük bu cocuklar doğayi sevdirme ayağinda okul bahcesine agac diktirme islemi yaptirilir bahcevan parasindan yirtilirdi.

çok uzun zamandir dillerde bir kelime sarf edilir, 'eğitim sart' diye. fakat sadece sarf edilir ve kalir. içi doldururmadan it ürür kervan yürür mantalitesi kaskati oldugu yerde durur.

ger, devlet eliyle isletilen ibişlikler üzerine ibişlikler yapilan devlet kanalinda bangir bangir bağirmasindan anlamamiz gerekirdi. hani ödediğimiz vergiler yol, su, elektirik olarak bize geri döner diye yahu. gerci nah geri döndü ödediğimiz vergiler.

iski skandali, civangate, bilmeme ne skandali falan fistan olarak döndü. az gelişmiş bir ülkede bunlarin olmasi gayet normaldi tabi ki. türkiye hala az gelişmiş daha dogrusu hala gelisemeiş bir ülke değil mi?

bakmayin mostralik bir kaç sehirdeki cilaya. al sana istanbul. üc ilcesini cikar, geriye kalan ilcelerini al birebir taşi tasra illerin ilceleri arasinda bir farki olmadiği göreceksinizdir.

olan biten ve ahval bu seriatta ilermekte bakalim böyle gelmiş gitmişlik ne kadar devam edecek...
tuvaleti olmayan okul, el yıkamak için bile çeşmesi olmayan okul, kitabı olmayan okul, elektriği kesilen değil hiç olmayan okul, kaçak elektrik kullanmaya mecbur edilen okul gibi örneklerine çok benzeyen okuldur.

evet bu devletin en başlı görevlerindendir. madem eğitim ücretsizdir kitap dağıtmakla olmayacağı anlaşılmalıdır. ücretsiz ders kitabı konusunda elbette hükümet mükemmel bir iş yapmıştır çünkü şehir çocuğu çoğunluk olarak güç bela alacak imkan bulsa da köy ve beldelerde bu pek mümkün değildi. sadece para açısından değil cehalet ve devletten bekleme konuları da dahil. bu konu başlıbaşına bir işkence olmaktan çıkmış öğretmenler kitapsız ders işlemekten kurtarılmıştır. minicik bıcırlar da utanmaktan kurtarılmıştır. elbette ulaşım da önemlidir ama güngörene metro döşemeye ayırılacak parayla da bir çok güzel eğitim faaliyeti yapılıp daha bilinçli bir nesil yetiştirilebileceği de düşünülmelidir. elma armut karşılaştırılması değil bu belediyenin bu kadar ödeneği olmasa istanbulu baştan başa afişlerle donatamazdı sanırım. sadece oraya harcanan reklam gideri yerine az da işin özüne bakılmalı sonradan eğitim şart denmemelidir.

ama sadece devleti suçlamakla boşalmamalı insan. 1989dan bu yana nası birikir bu borç hiç mi ödenek almamış hiç mi okul aile birliği adı altında para toplamamıştır gelmiş geçmiş müdürler. okulu tanıdığımı burada belirtmek isterim.

tabi ki devleti ve devletin memurunu suçlamakla da bitmemeli.

burada kendi öyküme geçiyorum;

suçlama yerine sorguya çekmeliyiz kendimizi. götümüzü yırtarak eğitimden dem vurduk fakat biz bu konuda ne yaptık. nice ağlak köy öğretmeni tanıdım onum yok bunum yok diyen. burada eleştiri ağlak olmasında değil *, elini kolunu bağlayarak oturmasındandır. vatandaş olmanın bilincine okumakla yazmakla değil eylemlerle varılır.

örnek olarak; birgün bilmemne vakfının bir okula tuvalet yapılması, binanın onarılmasıyla ilgili bir vaadini alıp hemen öğretmen arkadaşımın yanına koştum. gel la dedim buldum sonunda al şu adresi bir iki mektup çizittir, bir de okulunun fotoğraflarıyla başvur nah bu da numarası. tamam dedi. neyse vakıfla ilgili personeli bir kaç ay sonra arayıp arkadaşımın başvuru yapıp yapmadığını sordum. daha doğrusu başvurunun kabulünü sordum zira bu fırsatı kaçıran ancak eşşek olabilirdi ve ben bir eşeği farkedemeyeceğime ihtimal vermemiştim. neyse arkadaşıma ulaşıp başvuruyu yapmasını vaktin geçtiğini söylediğimde ise aldığım cevap "yaa bu işlerden usandım baya bir şey yaptım zaten kafa dinlemek istiyorum" oldu. ohaa lan atsineği okulunun tuvaleti yok hangi baya bir şeyden bahsediyorsun sen. neyse sonuç olarak götünün rahatı, belki on yıl boyunca taş gibi kullanılacak yüzlerce öğrencinin işini görecek bir tuvaletten daha önemliymiş demek ki. fırsat elimizden kaçtı a dostlar başka okul bulmuşlar.

iş bu olayda okulu yapıp tuvaleti yapmayan devlet, çocuklarının tuvaleti olmadığı halde evlerinde kahvelerinde rahatça sürten köy ahalisi, üşengeçliğini bahane edip fırsat tepen okul öğretmeni, okulla alakalı olmasam da bir insana güvenip işin ucunu bıraktığım için ben suçluyum. işte bu zincir gibi daha nice bahaneler suçlamalar üretebiliriz, fakat silkinip kendimize gelmezsek daha çok ağlarız. evet nerde sosyal devlet; ama nerde bireylerin sosyal sorumluluğu.

küçücük bir şehir olan bitlis te eren holding sahipleri tarafından bir sürü okul, spor salonu, onlarca okula yardım yapılmaktadır. tabi vergileriyle de bağlantılı. örneği neden verdim. bu zenginlerde iş var kardeşim kullanmasını koparmasını bilene. fakat özellikle milli eğitim bakanlığı projeleri dahilinde her şubeye bu kampanyalarla ilgili sorumlular, kendini bu işe adayacak öğretmenler bulup sadece bu görevi yapmaları sağlanıp sistemi oturtmadıktan sonra bunları aşmak çok çok zordur. öyle tek tük vakıfla dernekle olmaz bu iş. tümden teşkilatlanmalıyız. yardımla ne olur devlet istese bir senede temizler demeyin, bilip bilmeden konuşmayın kalbimi kırmayın * **