bugün
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi13
- arkadaşlar bik bik geldi11
- küçük memeli kadınlar8
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı10
- icardi190522
- anın görüntüsü9
- kadıköy de pidecide yediğimiz efsane kazik13
- heykel sanatını putla bağdaştıran yobaz13
- jose mourinho40
- magicovento14
- sözlükteki tipleri çok takmamak lazım10
- içine şeytan girse ne yaparsın14
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü9
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik8
- uludağ sözlük'ün en çekici erkeği kim12
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi14
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar21
- yazarların sevdiği şehirlerarası yollar8
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması17
- bursa10
- albay kemal15
- istan ekini türkçeden kaldırmak8
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi40
- yazdan nefret etmek10
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift14
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- güçlü kadınların ortak özellikleri14
- türklere peygamber gönderilmemiş olması9
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- zalbert ramstein16
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- gizli samyel ile evlenmek12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi16
- yahudileşmiş türk13
- erdoğan yargılanınca akplilerin savunmaları13
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak22
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı16
- tek eşliliğin çok güzel bir şey olması10
klasik kapitalizm tartışması bir tarafa bırakılırsa gerçekten de kaynaklar hızla tükeniyor ve doğa mahvedilmeye devam ediliyor.
ekonomik büyüme finansal kaynakların doğru kullanılarak fayda sağlayabilir düzeyde olmasıyla doğru orantılıdır. nitekim tüketici bir toplumda bu kaynakların doğru kullanılması, doğru finansal argümanlarla olmalıdır.
insan üretir ancak ürettiğinden fazla tüketir. bu bağlamda mutlak faydaya bakıldığında sürekli azalan bir eğri ortaya çıkacaktır.
konuya sektörel olarak baktığımızda ise ekonominin büyümesi demek temelde maksimum fayda ile üretim demektir. bu süreçte ise üretim aşamasında kullanılan hammaddelerin, doğaya bırakılan kimyevi maddelerin, atmosferi yokeden zehirli bacaların etkisi ile ekonomik büyüme ile doğa ve çevre arasındaki ilişki çok basit bir şekilde algılanabilir.
şöyle ki; inşaat firmalarının yeşil alanları yok etmesi, tekstil fabrikalarının nehir, dere vb. akarsulardaki doğal hayatı bitirmesi, en önemlisi de "biz kazanalım ki ülke ekonomisi kazansın" mantığı ile yaşanılabilir doğal alanlarımızı kısıtlıyor olmaları...
bir de bizde ülke olarak eldeki kıt kaynak değer mantığı oturmamış üstadım, mesela basit bir örnek ile amerikada suyun sodadan pahalı olması kaynak suyunun "kıt kaynak" olması mantığı ile açıklanır. bize deniz suyu, kaynak suyu, kullanılabilir yeşil alan bol malum sizde kesin, biçin, yiyin, tüketin... sizden sonraki nesile "sözde ekonomik büyüme" başlığı altında anti-doğal hayat bırakacaksınız çünkü...
insan üretir ancak ürettiğinden fazla tüketir. bu bağlamda mutlak faydaya bakıldığında sürekli azalan bir eğri ortaya çıkacaktır.
konuya sektörel olarak baktığımızda ise ekonominin büyümesi demek temelde maksimum fayda ile üretim demektir. bu süreçte ise üretim aşamasında kullanılan hammaddelerin, doğaya bırakılan kimyevi maddelerin, atmosferi yokeden zehirli bacaların etkisi ile ekonomik büyüme ile doğa ve çevre arasındaki ilişki çok basit bir şekilde algılanabilir.
şöyle ki; inşaat firmalarının yeşil alanları yok etmesi, tekstil fabrikalarının nehir, dere vb. akarsulardaki doğal hayatı bitirmesi, en önemlisi de "biz kazanalım ki ülke ekonomisi kazansın" mantığı ile yaşanılabilir doğal alanlarımızı kısıtlıyor olmaları...
bir de bizde ülke olarak eldeki kıt kaynak değer mantığı oturmamış üstadım, mesela basit bir örnek ile amerikada suyun sodadan pahalı olması kaynak suyunun "kıt kaynak" olması mantığı ile açıklanır. bize deniz suyu, kaynak suyu, kullanılabilir yeşil alan bol malum sizde kesin, biçin, yiyin, tüketin... sizden sonraki nesile "sözde ekonomik büyüme" başlığı altında anti-doğal hayat bırakacaksınız çünkü...
dünya genelinde giderek önemi artan sürdürülebilir kalkınma kavramı ile yoluna koyulması planlanan ilişkidir.
ha biz neresindeyiz bunun derseniz, bir kaç büyük şirketin dışında henüz daha pek uyanan kurum görmedim.
ha biz neresindeyiz bunun derseniz, bir kaç büyük şirketin dışında henüz daha pek uyanan kurum görmedim.
Ekonomik büyüme X Doğa ilişkisi birbiri ile ters orantılıdır.istisnaları var mıdır?Evet vardır ama nadirdir.
çevre meselesine gelmeden önce ekonomik düzenin devamlılığını sağlayan tüketim hakkında, daha doğrusu döngüsel tüketim hakkında konuşalım biraz.
klasik piyasa ekonomisinin temelinde yatan şeyin şu anki sistemde işlemeye devam etmesini istediğimiz zaman, durmasına veya adamakıllı yavaşlamasına bile izin verilemeyen bir para değişim modelinden ibaret olduğunu görürüz. ekonomide 3 temel oyuncu vardır; çalışan, işveren ve tüketici. çalışan işverene kazanç karşılığı işgücü satar. işveren bunun üretim hizmetlerini ve ürünleri kazanç için tüketiciye satar ve elbette tüketici dediğimiz kişi de aslında döngüsel tüketimin sürmesini sağlamak üzere sisteme geri harcama yapan işveren ve çalışanın üstlendiği bir diğer roldür. başka bir deyişle, küresel piyasa sistemi şu varsayıma dayanmaktadır; bir toplumda devam eden tüketim sürecini koruyan bir oranda para dolaşımını sağlayacak ürün talebi her zaman olacaktır. tüketim hızı arttıkça "sözde" ekonomik büyümenin de o derece artacağı varsayılır. düzen böyle sürer gider. ama şöyle bir sorun var; tasarruf sağlama olayı nerde? bu terimin kendisi zaten muhafaza etme, yeterlilik sağlama ve savurganlığın azaltılması anlamına gelmiyor mu? peki tüm bunlara rağmen nasıl oluyor da tüketim talep eden ve "ne kadar çok, o kadar iyi" mesajını veren sistem yeterlilik ya da "tasarruf" sağlayabiliyor? sağlayamıyor işte. aslında piyasa sisteminin asıl amacı gerçek bir ekonomiden şu anda beklenenlerin tam aksine hayat için gerekli olan ürünlerin üretim ve dağıtımı için ihtiyaç duyulan materyalleri etkili ve tutumlu bir yolla yönlendirmektir.
biz sınırları olan bir gezegende sınırlı kaynaklarla yaşıyoruz. örneğin kullandığımız petrolün gelişmesi milyonlarca yıl sürüyor. bu nedenle "sözde" ekonomik büyümenin sağlanması için tüketim artışını kasten teşvik eden bir sisteme devam etmek doğayı parçalayan bilinçli bir deliliktir. yeterlilik, israfın olmamasıyla sağlanır ancak. ama şu anki sistem, şimdiye kadar dünya üzerinde varolmuş bütün sistemlerden daha da savurgan. şu an hayat düzeninin ve sisteminin her aşaması bir kriz, bir mücadele, bir çürüme ya da çökme durumunda. son 30 yılda yayınlanmış bağımsız değerlendirmeye dayalı hiçbir bülten size farklı bir şey söylemeyecektir. tüm yaşam sistemleri çökmektedir. sosyal programlar gibi, suya erişimimiz gibi çökmekte. şu an tehlike altında olmayan herhangi bir yaşam biçimi söyleyemezsiniz.
klasik piyasa ekonomisinin temelinde yatan şeyin şu anki sistemde işlemeye devam etmesini istediğimiz zaman, durmasına veya adamakıllı yavaşlamasına bile izin verilemeyen bir para değişim modelinden ibaret olduğunu görürüz. ekonomide 3 temel oyuncu vardır; çalışan, işveren ve tüketici. çalışan işverene kazanç karşılığı işgücü satar. işveren bunun üretim hizmetlerini ve ürünleri kazanç için tüketiciye satar ve elbette tüketici dediğimiz kişi de aslında döngüsel tüketimin sürmesini sağlamak üzere sisteme geri harcama yapan işveren ve çalışanın üstlendiği bir diğer roldür. başka bir deyişle, küresel piyasa sistemi şu varsayıma dayanmaktadır; bir toplumda devam eden tüketim sürecini koruyan bir oranda para dolaşımını sağlayacak ürün talebi her zaman olacaktır. tüketim hızı arttıkça "sözde" ekonomik büyümenin de o derece artacağı varsayılır. düzen böyle sürer gider. ama şöyle bir sorun var; tasarruf sağlama olayı nerde? bu terimin kendisi zaten muhafaza etme, yeterlilik sağlama ve savurganlığın azaltılması anlamına gelmiyor mu? peki tüm bunlara rağmen nasıl oluyor da tüketim talep eden ve "ne kadar çok, o kadar iyi" mesajını veren sistem yeterlilik ya da "tasarruf" sağlayabiliyor? sağlayamıyor işte. aslında piyasa sisteminin asıl amacı gerçek bir ekonomiden şu anda beklenenlerin tam aksine hayat için gerekli olan ürünlerin üretim ve dağıtımı için ihtiyaç duyulan materyalleri etkili ve tutumlu bir yolla yönlendirmektir.
biz sınırları olan bir gezegende sınırlı kaynaklarla yaşıyoruz. örneğin kullandığımız petrolün gelişmesi milyonlarca yıl sürüyor. bu nedenle "sözde" ekonomik büyümenin sağlanması için tüketim artışını kasten teşvik eden bir sisteme devam etmek doğayı parçalayan bilinçli bir deliliktir. yeterlilik, israfın olmamasıyla sağlanır ancak. ama şu anki sistem, şimdiye kadar dünya üzerinde varolmuş bütün sistemlerden daha da savurgan. şu an hayat düzeninin ve sisteminin her aşaması bir kriz, bir mücadele, bir çürüme ya da çökme durumunda. son 30 yılda yayınlanmış bağımsız değerlendirmeye dayalı hiçbir bülten size farklı bir şey söylemeyecektir. tüm yaşam sistemleri çökmektedir. sosyal programlar gibi, suya erişimimiz gibi çökmekte. şu an tehlike altında olmayan herhangi bir yaşam biçimi söyleyemezsiniz.
malesef üzerinde çok fazla çalışılmayan konu.
üzerine yapılan çalışmaların nispeten daha az olduğu ilişkidir. malesef ekonomikler büyüdükçe çevre bozulmakta , sınırlı olan doğal kaynaklar her geçen gün tükenmektedir.
güncel Önemli Başlıklar