bugün

annesinin karnından yeni fırlamış bir bebeğin duygu dünyasıdır.

nereye düştüm acaba ben diye yabancı bakışlar fırlatır çevresine, kendisini kucaklayanların hepsini dost sanır, her agucuk yapana gülecek kadar saf ve temizdir; çok tatlı olmasının verdiği artıyla kucaktan kucağa atlar,sevilmeye doymaz hiç.insanları büyüdükçe tanır ve her tanıdığında "yuh ulan yine mi" der, maç izlerken "bu da mı gol değil bu da mı bu da mıııı" diye haykırır... hayat böyledir der sonra kendine. bazen hisli bazen hissiz davranır çevresindekilere, tam bir şizofren gibidir aslında bebekler... hisleri de çok sorgulanmamalı.
herhalde ilk aşamada bilinç "ne oluyoruz lan" modunda çevresini algılamaya çalışacaktır.
sonrası malum temel ihtiyaçlar çerçevesinde dönecektir.
esasen bilincin olmadığı dönemden ziyade çevreye ilginin başladığı dönem daha gizemlidir.
neyi ne amaçla yaptığı yahutta insanlara bakarken ne düşündüğü her daim merakımı celb etmiştir.
(#12988870)
Acaba burası neresi , niye geldim ben buraya, ne yapacağım ki şimdi derdimi bile anlatamıyorum. bu insanlar kim bu kadın bana çok sevgiyle bakıyor tuhaftırki bende ona karşı öyle . nedenini bilmiyorum galiba sadece içgüdü. bunlar ne işe yarıyor diye bütün gün uğraşıyorum ama anlam veremedim sürekli (bkz: el ve ayaklar). gözlerimden yaş geliyor sürekli birşey istediğim zaman bu nedendir ki. bende onlar gibi olabilecekmiyim.
20 yaşına gelince hatırlayamayacağı histir.
"kim çıkardı lan beni, sokun beni tekrar oraya" hisleridir. hala kendini anne karnında sanır ve iki büklüm durur. merak edenler için fotoğrafı: görsel

(bkz: benim oğlum)
bu ne gürültü amk ben pembe dünyamı istiyorum bana neeeee uuuuvvvvaaaa uuvvaaa....
"yarak var geldik aq" şeklinde hislerdir. kara kara koca bir ömrü nasıl tamamlayacaklarını düşünürler ve sonunda çıkmaza girip ağlamaya başlarlar göte yedikleri şaplağın akabinde.
"arif'in peçeteye attığı dölü arıyordum, nereye geldim amk..."
vurma lan... dur şu nefesi bir alayım, soracağım sana.
hayatın sıfırındadır. ne olduğunu anlamaya çalışır. etrafa şaşkın gözlerle bakar. ağlar sürekli. kakası gelir ağlar, gazı gelir ağlar, pişik yapar ağlar, karnı acıkır ağlar, uyanır ağlar, güler sonra yine ağlar.. onun için önemli olan annesinin memesini emmektir.
ebemde güzelmiş heee !
beni büyüyünce çok üzecekler, hayallerimi benden alıp geri vermeyecekler.. bari şimdiden ağlamak yerine gülebilsem..
Sanırım hayat ; ağlayarak yaşanılıyor.
düşünüyorum, o halde varım.
''şimdiki görevim hayatımın geri kalanını çıktığım yere geri girerek bitirmek''*
büyüdükçe kimbilir nasıl hasta insanlarla karşılaşacağım, nasıl psikopatlar saracak etrafımı, nasıl bir manyağı seveceğim diye sürekli ağlayan bebektir.
plasentaya özlem.
- bu ne ya?
'erkeğe baba derim kadına anne derim yada amaaan sağlıklı olsunlarda' diye düşünür. *
yapılan ölçümlerde bebek dünyaya gelirken epifiz bezinin aşırı derecede dmt salgıladığı görülmüştür ve bu yüzden en uç hayallerin ötesindeki tarifsiz alemlerde gezinmeye dair bir daha asla anımsayamayacağı hislerdir.

yani bu hisleri başka birinin bilmesi anlaması imkansızdır.
yeniden doğmuş gibi hissetmek.
ağladığım için mi dayak yiyorum, adayak yediğim için mi ağlıyorum? dünya bu muydu? ağlamak ve dayak yemek mi?
bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete...!
- çek lan elini popomdan. lan kime diyom ben alooo!