bugün

bendeki yeri apayrı olan filmdir. hayatım boyunca izlediğim en güzel, en anlamlı film çingeneler zamanı, bildiğim en iyi yönetmen emir kusturica 'dır. kelimeler yetmiyor bu filmi ifade etmeye. herşey o kadar gerçek, o kadar insana ait ki, tıpkı hayat gibi, bu filmi izlerken katıla katıla güldüğüm sahnelerin hemen akabinde boğazımda birşey düğümlenerek göz yaşlarıma hakim olamadığım sahneler oldu**. müzikler için zaten söylenebilecek çok fazla söz yok. bütün kusturica filmlerinde olduğu gibi çingeneler zamanı'nda da mükemmeldi.

ahh kusturica! sen yaptın bana bunu. gecenin bir vakti oturdum ağlıyorum yine. bu filmi ne zaman izlesem ağlıyorum zaten. gülüyorum da ama. gülerken gözlerimden süzülen yaşlar hayatın ne kadar acı, ama acı olmasına rağmen ne kadar güzel olduğunu anlamamı sağlıyor "yeniden". hayır biliyorum, biliyorum ne içtiğim şaraptan, ne de gecenin mateminden kaynaklanıyor bu akan yaşlar. gözlerimden süzülen yaşlar da, dudağımdaki tebessüm de hayatın ta kendisine. bir yandan bu kadar acıtırken bizi, bu kadar yorarken, bir yandan o kadar güzel ki, o kadar mutluluk verici ki herşey. her defasında parçalanan ruhlarımız yeniden, yeniden onarıyor kendini sanki tekrar parçalanmak istercesine. bir mazoşist gibi zevk alıyor çektiği acılardan; var olduğunu duyumsamak için muhtaçmışçasına bu acılara.

öyle değil mi ama gerçekten? acılar olmadan mutluluğun gerçek tadını bilebilir miydi insan? acı çekmeden mutluluğun kıymetini anlayabilir miydi? insanı insan yapan, ruhunu, beynini, karakterini olgunlaştıran çektiği acılar değil mi yaşadığı mutluluklardansa? insan olmak o kadar garip ki, yaşamak o kadar garip ki. garip olmasınının yanında o kadar güzel ki. tıpkı ustanın da daha önce söylediği gibi bir mucizedir yaşamak*.
(bkz: kanatsız bir ruh ne işe yarar ki)

"bulamadan yitirenlerin öyküsüdür en çok, perhani..."
müzikleriyle de beyinlere kazınan emir kusturica başyapıtı.

perhan karakterini oynayan Davor Dujmovic 1999 yılında intihar etmiştir.

iyi bkz: http://www.perhan.com/
herkesin hayatta birkez izlemesi gerektiğini düşündüğüm filmdir. 89 yapımıdır. müzikleri goran bregovic'e aittir. etkileyici müzik ve sahne bol miktarda bulunmaktadır.
çingeneler zamanı olarak bildiğimiz, ederlezi ile unutulmazlar arasına girmiş film. perhan rolündeki oyuncunun intihar etmiş olduğunu duymak daha garip kılmıştır filmi.
talijanska, man from reno, lullabye vs gbi mükemmel ötesi şarkılara sahip olan bir film ya da başyapıttır bu.
--spoiler--
kendime yalan söylediğimden beri kimseye inanmıyorum.
--spoiler--
bu film öyle bir filmdir ki o kadar olur diyecek bişey bulamıyorum. hele o hıdrellezin kutlandığı sahnede iki sevgilinin tabutta masumca cilveleşmeleri... bu arada filmde milano'da geçen bir sahnede adamın arabadan birini kovarken(kim olduğunu tam hatırlamıyorum) söylediği 'siktir' lafı beni dumurdan dumura uğratmıştır.
izledikten sonra uzun süre etkisinde kaldığım, sanki birazda bizi anlatıyormuş hissi veren film. çok duygusal anınızda izlediğiniz takdirde; bulunduğunuz yer bir anda kasvetli ve buğulu oluveriyor. hele filmin sonundaki sahne bir ölünün gözyaşını bile ağlatabilir.

(bkz: tutunamayanlar)
film sırf goran bregoviç müziklerini yaptı diye izlenir de sizi çingenelerin dünyasına götürür; gerçek hayatta intahar etmiş perhanla.
bunu izleyen bunu izleyebilir.
(bkz: gadjo dilo)
kendisi ne yazık ki artık aramızda olmayan ferhan karakterinin barda ederlezi avela şarkısı eşliğinde oynadığı sahne, ömre bedeldir.
mükemmel, çağının ötesinde bir film. hatırlıyorum da çok küçükken kanal d vermişti bunu. annem ağlamıştı ben de annem ağlıyor diye ağlamıştım. ama sonradan ne zaman bir şeyleri idrak edebilecek yaşa geldim ve bu filmi izledim. tekrar doldu gözlerim. tek başıma.
bu kadar geç izlediğim için kendime kızmama sebep olan film olmuştur. abuk subuk piyasa filmleri izleneceğine izlenmesi gereken bir yapım. izlenip perhan'a hayran olunası, müziklerle değişen ritmi yakalayıp gözler yaşartılmalı, bittiğinde içinizden bir parça gitmeli. üstüne tez yazılacak film.
filmin müzikleri adamı mesteder. (bkz: goran bregoviç)
soundtrackleri bu kadar güzel olan başka bir film daha yoktur herhalde dedirtir insana.
tekrar tekrar izleyip, tekrar tekrar aşık olduğum filmdir.
film deyip geçmemek lazım hoca. bu filmde oturup düşüncen. içine girdinmi çıkamassın. film o kadar doğaldır ki kendinizden bir parça görürsünüz. müziklerinin etkisinden kurtulamassınız üç beş gün kolay kolay. izlenmesi ve arşivlenmesi şiddetle önerilir.
'kendime yalan söylediğimden beri, kimseye güvenmiyorum'

döneminin en iyi filmi olmakla beraber, bu görsel şölen ve şenliğinin içine -hem de tam odak noktasına- 'hüzün' öğesini yerleştirmeyi başarmış ustalıklı bir film. emir kusturica'nın o balkan şivesiyle hollywood şarkısı söylemeye çalışmadığında nasıl da pek güzel işler ortaya koyabildiğininin ispatıdır. o hıdırellez sahnesi ki anlatmaya lisan yetmez. ulan incelikli haytasın emir.
harika bir film. çok iyi.

--spoiler--
kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum
--spoiler--

--spoiler--
inancını yitirirsen tanrı sana sırtını döner
--spoiler--
"hayatımı mahfetmek istiyorlar!
beynime iğneler yapıp beni sıkıştırıyorlar ama kaçtım.
o kadar aptal değilim.
bana zorla ilaç veriyorlar, hap yutturuyorlar; haplar...
ruhumu zaptedip dans eden bir ayıya çeviriyorlar.
kanatlarımı koparmak istiyorlar, kanatları olmayan bir ruh nedir ki ?
benim ruhum özgür bir kuş gibi.
yükseklere çıkıp sonra aşağıya iner.
bazen göz yaşı döker, bazen de şarkılar söyleyip kahkahalar atar..."
the season of the cingenesssssss
ölmeden önce izlenmesi gereken filmlerden.
türkçe sloganı " Tanrı dünyaya geldi ve çingeneleri gördü. ilk uçakla geri döndü " olan. Mükemmelin ötesinde bir film.
nihayet bugün izleme fırsatı bulabildiğim filmdir,çok etkileyici, çok içten sıcacık bir film. duygular o kadar içten ve sahici veriliyor ki seyirciye, elinizde olmadan her sahneye bir şekilde eşlik ettiğinizi farkediyorsunuz,gülerek ya da gözleriniz dolarak.