bugün

genelde duygu sömürüsüyle hayatını sürdüren insanların yanından geçerken bir kere bile düşünülmeyen birşey..
dilenciye verilen para, o acıdığınız insanların sayısının her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Dilenciye vererek başımın gözümün sadakası olsun dediğiniz para, dilenci mafyasına finansman sağlamaktır.

o parayı gözden çıkardıysan denize at.. en azından kimseye zarar vermemiş olursun
(bkz: sadaka tasi)
sadaka verecek kadar fakir değilim.

böyle buyurdu zerdüşt.
kayıt dışı ekonomiye katkı yapmak, mafyaya ve çetelere bağışta bulunmaktır.
cahil insanın yapacağı eylemdir. genellikle fakir insanlar tarafından tercih edilen vicdan rahatlama eylemdir. sadakayı alan kişi genelde sadakayı veren kişiden zengindir.
eğer sadakanın önemi kavranmışsa verilmesinde herhangi bir sakınca yoktur,hatta insanlara yardım etmek güzeldir.özbenliğin yaptığı kötülükleri örtmek için sırf istemeden laf olsun diye verilirse önemi yoktur boşundadır,parayı sokağa atmaktır.
(bkz: dilenciye neil sedaka vermek)
(bkz: dilenciye sakatat vermek)
- abi be 2 gündür bişey yemiyom bi çorba parası be abi hadi be.
- tamam gel seni şurdaki lokantaya götüreyim yemeğinin parasını vereyim.
- yok abi sen para ver ben alırım yemek
- yok olmaz öyle gel işte doyurcam karnını.
- (homurdanarak olay mahalinden uzaklaşır)

bu örnek bile sadaka vermemek için yeterli bir sebep.
dünyanın neresinde yaparsınız yapın, pek de fark etmeyecek eylemdir. sadece şu var ki, sözgelimi hamburg'da 10 cent verdiğiniz bir dilenciden, alışkanlıkla "allah razı olsun.." ve devamındaki cümleleri beklerken, kocaman bir sırıtış eşliğinde ağızdan çıkan "Danke schön" ifadesini duyarsınız. dilenirken de, "allah rızası olsun.." diyerekten değil de, "bitte" ile başlayan cümleler kurarlar genelde.
yolculuğa çıkmadan önce başa gelebilecek bir kazaya karşı olayın ardından kurtulunup 'verilmiş sadakası varmış' desinler diye gerçekleştirilen eylem.*
Karşıyaka sahil şeridinde dolaşırken ordaki ağaçarın altında* yaşlı bir kadın bardak uzatarak bana birşeyler demeye başlamıştı. aramızdaki mesafa 50m olmasına rağmen ısrarla bardağı bana uzatarak sesini duymadığımı bildiği halde bişeyler diyordu. cebimden çıkardığım bozuk 2 lirayı yanından geçerken bardağın içine bıraktım nerden bileyim bardağın içinde çay olduğunu.. bana bardağı çöpe atmam için uzatıyormuş. arkamdan baya bir söylendi ama dönüp bakmaya utandım sanki* ve o günden beri dilenci görsem yolumu değiştiririm.
insanların bir lirayla manevi kişiliklerini tatmin etme yöntemi.